Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Başkanı Prof. Dr. Gürhan Özcan, derneklerinin, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi işbirliğiyle organize ettiği ''31. Ulusal Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Kongresi''ne katılmak üzere geldiği Adana'da, yaptığı açıklamada, son yıllarda dünyada hızla artış gösteren meme kanserinin sosyal boyutuna dikkati çekti.
Dünyada her 9 kadından birinin meme kanseri olduğunu, Türkiye'de ise sayının 200-300 bin arasında bulunduğunun tahmin edildiğini belirten Prof. Dr. Özcan, ''Bu üzücü tablonun yanı sıra gelişen tıp imkanlarıyla tümör veya başka bir hastalık nedeniyle memenin alınması sonrası yapılan meme rekonstrüksiyonu, plastik cerrahinin en başarılı ameliyatlarından birisi haline geldi'' dedi.
Prof. Dr. Özcan, tıptaki yeni teknolojiler sayesinde artık cerrahların doğalına çok benzerlik gösteren meme oluşturabildiklerini, isteyenlere slikon yerleştirilebildiği gibi bazı operasyonlarda da hastanın vücudundan yararlanıldığını ifade etti.
Hastanın yağ dokusuyla da meme yapılabildiğini, bu durumda hem karın yağlarından kurtulduğunu hem de gerçeğine en uygun memeye sahip olunduğunu bildiren Prof. Dr. Özcan, şunları söyledi:
''Tümör ya da başka bir hastalık nedeniyle memenin alınması gerektiğinde, estetik operasyon da aynı anda yapılabiliyor. Böylelikle hasta ameliyattan çıktığında memesinin olmaması nedeniyle yaşayabileceği çöküntüden kurtulmuş oluyor. Böylelikle memesiz bir dönemin verebileceği psikolojik sıkıntıdan da kurtulmuş oluyor. Estetik operasyonun psikolojik yönden rahatlatması, hastalığın ameliyat sonrasındaki iyileşme sürecine de olumlu katkı sağlıyor.''
Prof. Dr. Özcan, operasyonların, estetik cerrahlar tarafından uygun ameliyat şartlarında yapıldığında son derece başarılı olduğunu belirterek, ''Türkiye'de bu tür operasyonların yapıldığı ilk yıllarda slikon patlaması vakası gibi haberlerin kadınların hafızalarından artık silinmesi gerekir. Günümüz tıp imkanlarıyla slikonun patlaması gibi bir şey söz konusu değil'' diye konuştu.