Takıntılarınızı Abartmayın!

Obsesyon, kişide anksiyete oluşturan, inatçı, tekrarlayıcı ve rahatsız edici düşünce, imge veya dürtülerdir.

Uz.Psk. Esra Akpınarlı

Kompülsiyonlar ise, bu rahatsız edici düşüncelerin oluşturduğu kaygıyı azaltmak ya da düşüncelerin korkulan sonuçlarından korunmak veya kaçınmak için yapılan tekrarlayıcı davranış veya zihinsel eylemlerdir.

Obsesif Kompulsif Bozuklukta  (OKB), hastanın obsesyonları ve kompulsiyonları vardır.Kompulsiyonlar, büyüsel bir düşünme biçiminin sonucu olarak, hastayı veya yakınlarını ölüm, hastalık ya da uğursuzluk gibi felaketle sonuçlanabilecek durumlardan korumak amaçlı yapılmaktadır.

Bir dönem "ruh kanseri" olarak da tanımlanan ve yaşam kalitesini belirgin olarak düşüren OKB'nin tedavisinde bugün en etkili pskikoterapi yaklaşımının Bilişsel Davranışçı Terapiler olduğuna ilişkin pek çok teori vardır.

Basit bir ifadeyle, Davranışçı  modele göre, öünde korkutucu olmayan ve herkesin aklına gelebilecek düşünceler )örneğin mikrop kapma, hastalanma gibi) koşullanma yoluyla bireyde anksiyete (kaygı) gibi duygularla asosiye olmakta (linklenmekte), ve rahatsız edici özellikler (bu düşünceleden korkma) kazanmaktadırlar.

Bu tür düşüncelerin akla gelmesi artık bireyde anksiyete oluşturmakta birey, anksiyete (kaygı) dan korunmak için kaçma veya kaçınma davranışları (düşünceyi akla getirmemeye çalışmak, eğer düşünce kontrol edilemiyorsa, kirli olduğunu düşündüğü yer ve kişilerden uzak durmak, kirli yerlere dokunmamak mikrop aldığını düşünüyorsa yakınlarına dokunmamak) gibi zihinsel ve davranışsal faaliyetler geliştirmektedir.

Bu kaçma ve kaçınma davranışları ise, anksiyeteyi o an için azalttığından, bir tür pekiştireç rolü oynayarak, giderek tekrarlayıcı ve kalıcı hale gelmektedirler.

Hasta, kaçma kaçınma davranışlarının yanı sıra bir dizi tekrarlayıcı davranışlar (kompulsif) geliştirerek de (sık sık el yıkamalar, banyo yapmalar, çamaşır yıkamalar) gibi, anksiyetesini azaltmaya çalışmaktadır. Bu tür kompulsif davranışlar da anksiyeteyi azalttığı için pekiştireç gibi rol oynayarak, aynı davranışların artmasına yol açmaktadır.

Hasta anksiyeteyi azaltmak için; yalnızca kaçma,ve  kaçınma tekrarlama gibi stratejiler kullandıkça, bu stratejileri daha çok kullanmakta ve böylece kısır bir döngü içine girmektedir.

Bu görüş, alıştırma tedavisi ve tepkiyi engelleme olarak bilinen davranışçı terapi yaklaşımının gelişmesine neden olmuştur. Bu yaklaşımda kişi kaygı veren ve kaygı verdiği için kaçınma davranışlarını oluşturan düşüncelerle )obsesyon) karşılaştırılmakta ve bu karşılaşmanın oluşturduğu anksiyeteyi azaltmak için devreye giren tekrarlayıcı hareketler önlenmektedir (tepkiyi engelleme).

Örneğin çocuğuna zarar verme düşüncesi olan bir anne anksiyete hissettiğinde, bu anksiyetesine bağlı olarak çocuğuna gerçekten zarar verebileceğini düşünür anne artık düşüncelerinden korkar hale gelebilir.

Hastalar düşünmemeye çalışarak sorundan kaçamadıklarını anladıklarında, daha başka stratejiler geliştirirler. Örneğin yukarda sözü geçen anne, çocuğuyla evde yalnız kalmamaya, evde çocuğuna zarar verebileceği kesici aletleri saklamaya başlar (yeni kaçma kaçınma straejileri).

Ya da bazı tekrarlayıcı davranışlar ortaya çıkar (anne aklına bu düşünce geldiğinde içinden dua okuması veya kirlenme, hastalık bulaşması korkusu olan kişinin defalarca elini yıkaması gibi).

Bilişsel modele göre ise, OKB tanısı konulan hastalar, diğer anksiyete bozukluğu olan hastalar gibi, çeşitli bilişsel (zihinsel) hatalar yaparak bazı düşünceleri tehlikeli olarak algılarlar. Ancak, bu düşüncenin içeriği olan yorum, yalnızca tehdit veya tehlike üzerine odaklandığında, ortaya çıkması beklenen tablo anksiyetedir.

Obsesif tablo, düşüncenin oluşturabileceği zarardan, kişinin kendisini sorumlu tutmasıyla gerçekleşir. Bu sorumluluk, bir yandan huzursuzluk ve anksiyete oluştururken, bir yandan da sorumluluğu azaltmaya yönelik nötralizasyon çabalarına yol açacaktır.

İlgili Sağlık Konuları