Birincioğlu, şunları söyledi:
"Her organ gibi beynimiz de yıllar geçtikçe yaşlanıyor ve performansı teklemeye başlıyor. Burada teklemeden kastım tabii ki şiddetli davranış değişiklikleri, lisan işlevinde bozulma ya da aşırı derecede unutkanlık değil; eğer hayatınızı etkileyecek ölçüde bir bilişsel değişiklik fark ediyorsanız hemen doktora gidin. Burada demek istediğimiz çoğumuzun yaşlandıkça eskisine göre daha yavaş anımsaması, dikkatimizin daha kısa zamanda dağılması ya da matematik, çizim, anlatım gibi çeşitli fonksiyonlarda günlük hayat işlevini bozmayacak ölçüdeki performans düşüşü yaşamamızdır. Nasıl insan henüz ana karnındayken beyinsel temelleri atılmış olan lisan işlevlerine rağmen ancak 2 yaşında konuşabilme olgunluğuna ulaşıyorsa, aynı şekilde belirli bir yaştan sonra da daha yavaş 'öğrenir'. Bu biyolojik süreç doğaldır."
Süper yaşlanma araştırılıyor
Son yıllarda bilim dünyasında "süper yaşlanma" kavramının araştırıldığını belirten Birincioğlu, 'super – ager' (süper yaşlananlar) ismi verilen ve bildiğimizden farklı şekilde yaşlanan bir grup olduğunun fark edildiğine dikkat çekerek "Günümüzde Journal of Neuroscience dergisinde yayınlanan makaleler ile Harvard Tıp Fakültesi'ndeki çalışmalar başta olmak üzere, beynin zannedilen gibi yaşlandıkça yavaşlamasının 'doğal' bir olgu olmadığına yönelik bir inanç gelişiyor. Yapılan araştırmalar genetik, nöropsikolojik değerlendirme ve – Arka Planda Çalışır Haldeki Beyin Aktivite Ağları - (Brain Default Mode) nörogörüntüleme gibi üç temel ayak üzerinden yürüyor ve süper yaşlanan grubun 'normal' yaşlı gruba göre ne gibi farklılıkları barındırdıkları anlaşılmaya çalışılıyor" diye konuştu.
Süper yaşlanma için bu önerilere kulak verin
Genetik faktörler her zamanki gibi başı çekse de süper yaşlıların hayat tarzlarında bazı farklılıklar olduğunu vurgulayan Birincioğlu, bu konuda yapılan araştırmalar sonunda elde edilen tavsiyeleri ve püf noktaları da şöyle sıraladı:
"Sigara içmemek.
15 dakika da olsa her gün egzersiz ya da yürüyüş yapmak, sosyal etkileşime dair herhangi bir etkinliğe düzenli olarak katılmak, tansiyon ve kolesterolü dengede tutacak şekilde beslenmek.
El işi içeren ve bilişsel işlevleri arttıran hobilerle uğraşmak; bu puzzle yapmak da örgü örmek de; çizim yapmak da; tamirat işleri ile uğraşmak da olabilir.
Alkol ve madde kullanımından uzak durmak.
Herhangi bir sağlık sorunu olduğu fark edildiğinde doktora gitmeyi ertelememek.
Kaliteli uyku.
Kafa travmalarından korunmak."
Bilinçsiz ilaç kullanımı beyni yaşlandırıyor
Yaşlanma sürecine bilgisizce ilaç kullanımın olumsuz etkileri olduğuna dikkat çeken Birincioğlu, "Psikiyatri ve nöroloji alanında uzman kişilerin verdiği medikal tedavi dozu ve şekline hasta ya da hasta yakınlarının kesinlikle müdahil olmaması gerekiyor. Mesela gerekli olan bir ilacı 'iyi' olduğu gerekçesiyle bırakan kişi, semptomlar tekrarladığında benzer hiçbir ilacın hiçbir dozundan aynı iyileştirici etkiyi alamayabiliyor. İşin kötüsü kişinin şikayetleri çok daha fazlasıyla ve beynin yaşlanmasıyla sonuçlanabiliyor" diye konuştu.
Uzman Kilinik Psikolog İnci Birincioğlu, beynin, gen – fizyoloji - kimya – biyoloji – psikoloji ve sosyoloji gibi birçok alan tarafından araştırılan üst düzey mekanizmalara sahip bir organ olduğunu hatırlatarak "Bilgisizce yapılan ilaç kullanımı ve doz değişimi de aynı madde ve alkol kullanımı gibi beyni yaşlandırabilir" uyarısında bulundu.