Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada, kış aylarının yaklaştığı bu günlerde bağışıklık sistemini desteklemek için doğru bitkisel ürünlere yönelmemiz gerektiğini, bağışıklık sistemimizin esasında bir “tasarruf hesabı” ya da “kumbara” gibi olduğunu belirtiyor. Ayrıca farklı kaynaklardan sağlanacak farklı özellikteki doğal ürünlerin akılcı bir şekilde kullanılması ile bağışıklık sistemimize yapacağımız katkıların, hastalıklara karşı direncimizi güçlendirmemize yardımcı olacağını vurguluyor.
Üst solunum yolu hastalıkları denince akla ilk gelen bitkilerden biri “ekinezya”dır. Çok güzel bir görünüme sahip olması ve bazı türlerinin son yıllarda bağışıklık sistemi üzerinde ve özellikle soğuk algınlığı şikayetleri üzerindeki yararlı etkileri nedeniyle dikkat çekmektedir. Yapılan bilimsel nitelikteki deneysel (deney hayvanları ve hücre kültürleri üzerinde) ve klinik (insanlarda) çalışmalar bu bitkinin soğuk algınlığı etkenlerine karşı vücudun bağışıklık sistemini desteklediğini ortaya koymaktadır.
Ekinezyanın sağlık için yararları ve önemi konusunda en dikkati çeken husus, ekinezyanın etkisi ve kimyası üzerinde sadece 2009 yılından Ekim 2010’a kadar yayımlanmış 233 (SCOPUS bilimsel tarama motoruna göre) bilimsel çalışmanın bulunmasıdır. Son yayımlanan bir çalışma ekinezya ürünlerinin soğuk algınlığına yol açan (influenza virüsü ve solunum sinsityal virüs) ve uçuk virüsü gibi virüsleri öldürücü etkisi bulunduğunu gösteriyor. Bu çalışma, ekinezyanın solunum sistemi rahatsızlıklarında nasıl etki ettiğini de ortaya koyması bakımından önemlidir. Araştırmanın ortaya koyduğu bulgulara göre, ekinezya hem bu virüsleri öldürüyor hem de virüslerin yol açtığı iltihap etkenlerinin (sitokinler) miktarını kontrol ederek boğaz ve akciğerlerdeki iltihabın yol açacağı hasarı engelliyor.
Ekinezya ürünlerinin soğuk algınlığı ve nezle üzerinde klinik etkinliğini ortaya koyan çalışmalara bakıldığında sonuçların tartışmaya açık olduğu görülmektedir. Bazılarında belirgin etki gözlenirken, bazılarında etkinin kayda değer olmadığı dolayısıyla bardağın boş tarafına bakanlarda ekinezyanın etkisiz olduğu, dolu tarafına bakanlarda ise etkili olduğu savunuluyor.
Prof. Dr. Erdem Yeşilada, konuyu bilimsel olarak, tarafsız bir şekilde değerlendirmeye çalıştıklarında “Bir etki varsa vardır, yoksa yoktur.” Eğer bu şekilde istikrarsız sonuçlar görülüyorsa, o zaman deney yöntemi ve uygulama sorunları söz konusu olduğunu, aslında bitkisel ilaçlarla yürütülen çalışmalarda bunun sık görülen bir durum olduğunu söylüyor. Bunun en önemli etkenleri, deneylerde kullanılan ilacın kalitesi, ilacın uygulandığı süre ve miktarıdır. Dolayısıyla yeterli kalitede güvenilir bir markalı ürün seçilmesinin, önerilen süre ve miktarlarda kullanılmasının önemli olduğunu belirtiyor.
Öncelikle güvenilir kalitede ekinezya ürünü seçilmeli ve önerilen miktarlarda uygulanmalı. Yeterli seviyede etki sağlanabilmesi için en az bir ay kullanılması gerekir. Ancak iki ay kullanıldığı halde yeterince yararlı olmadığı görülüyorsa daha uzun süre uygulamaya gerek yoktur. Çünkü ya kullanılan ürüne ya da sizin bağışıklık sisteminize ilişkin bir sorun olabilir.
Soğuk algınlığı denince ilk olarak aklımıza gelen bitkilerden bir diğeri de sanırım “ıhlamur” çiçekleridir. Prof. Dr. Erdem Yeşilada, birkaç yıl önce yayımladığı bir araştırmanın sonuçlarına göre ıhlamur çiçeklerinin de ekinezya gibi “iltihap giderici” etkisi bulunduğunun deneysel olarak ortaya konulduğunu, yürüttükleri çalışmanın sonucunda ıhlamur içerisindeki bileşenlerden bazılarının (flavonoit) iltihap giderici ve ağrı kesici etki gösterirken, bazı bileşenlerin (müsilaj) de boğazı yumuşatması neticesi boğazda tahrişi önlediğini ve bu suretle soğuk algınlığı şikayetlerinin hafifletilmesinde tedaviye yardımcı olduğunun görüldüğünü belirtiyor. Ayrıca çay şeklinde hazırlandığında bazı uçucu bileşenlerinin (linalool) ve flavonoitlerinin yatıştırıcı etkisi deneysel olarak gösterildiğinden bilhassa inatçı öksürüklerde kişilerin rahatlamasını sağlaması bakımından da yararlı olabileceğini söylüyor.
Ağız ve boğaz iltihaplarında etkili olduğu bilinen bir başka bitki ise “adaçayı”dır. Özellikle bitkinin içerdiği uçucu bileşenlerin ağız ve boğaz iltihaplarında (farenjit, jinjivit gibi) yararlı olduğu bilinmektedir.
Dolayısıyla çay şeklinde hazırlanan adaçayı ile hazırlanan gargaranın bu amaçla kullanılması önerilmektedir. Yeni yayımlanan bir klinik çalışmada, adaçayı ile ekinezyanın birlikte uygulandığında dezenfektan gargaradan daha etkili olduğu gösterilmiş. İsviçre’de son 3 gün içerisinde boğaz ağrısı şikayeti ile hastaneye başvuran 155 gönüllü üzerinde yürütülen bu çalışmada, bileşiminde ekinezya ve adaçayı içeren gargaranın, 5 gün süre ile günde 10 defa kullanılması ile üçüncü günden başlayarak etkili olduğu gözlenmiş. Deneyde paralel olarak bir başka grup hastada yürütülen çalışmada 2 saat ara ile ağıza sıkılan bir dezenfektan çözeltisinden (klorhekzidin/ lidokain) daha yüksek etki bulunmuştur.
Sonuç olarak, özellikle soğuk algınlığı riskinin arttığı sonbahar ve kış dönemlerinde doğanın bizlere sunduğu bu etkili ve güvenilir silahlardan yararlanmak en akılcı yaklaşım olacaktır. Hiç şüphesiz, öncelikli hedef “hastalığa yakalanmamak”, bu konuda bağışıklığı destekleyici bu tip ürünler koruyucu olarak yararlı olabilmektedir. Hastalığa yakalanma durumunda ise bu tip ürünlerden uygulanan temel tedavinin yanı sıra şikayetlerin hafifletilmesinde yararlanılabilir.
Yeditepe Üniversite Hastanesi