Gırtlak kanserinin altında yatan en önemli nedenin sigara kullanımı olduğunu belirten Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Arif Şanlı, sigara bırakılsa bile vücuttaki zararlı etkisinin 20 yıl sürdüğünü söyledi. Şanlı, alkol ve sigaranın birlikte alınmasının ise daha zararlı olduğunu söyleyerek önemli uyarılarda bulundu.
Gırtlağın sesin çıkmasını sağlamasının yanı sıra yemeklerin yemek borusuna kaçmasını engellemesi ve alınan havanın akciğerlere gönderilmesi gibi önemli bir görevi olduğunu aktaran Emsey Hospital Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Arif Şanlı, gırtlak kanserlerinin en çok erkeklerde görüldüğünü ifade etti.
TEMİZLİK YAPARKEN DİKKAT EDİN
Günde 10 adetten fazla sigara içilmesi kanserin oluşmasında etkili olduğunu söyleyen Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Arif Şanlı, kanser oluşma riskinin tiryakilerde 20 kat fazla olduğunu, günden 25 adet ve 30 yıl sigara içen bir kişinin gırtlak kanserine yakalanma ihtimali, içmeyen kişiye göre 40 kat fazla olduğunu ve sigara bırakılsa bile vücutta 20 yıl kadar etkisinin sürdüğünü ifade etti.
BESLENME YANLIŞLARI DA HASTALIĞA ZEMİN HAZIRLIYOR
Gırtlak kanserini oluşturan diğer nedenler hakkında da bilgi veren Şanlı, şöyle devam etti:
"Sigara ve alkol bir arada alınması sinerjik etki yaptığı için ayrı ayrı kullanılmasından daha fazla zararlı olmaktadır. Kadınlarda genital sistemde hastalıklara yol açan HPV son yıllarda ağız içindeki kanserlerden sonra gırtlak kanserlerinde risk faktörü olmaya başlamıştır. Çalışma ortamında asbest, ağaç tozu, nikel bileşikleri, kömür tozu, boya dumanı, form aldehit, polisiklik aromatik hidrokarbon, mineral yağlar, temizlik çözücü olarak kullanılan izopropil alkol gibi toksik maddelere uzun süreli maruz kalınması. Son yıllarda uzun süreli larengözefagial reflünün gırtlak kanserine neden olabileceği gösterilmiştir. Beslenme tarzları da etkilidir. Kırmızı ve kızarmış etler, A ve E vitamini eksikliği de etkenler arasında sayılabilir. Haliyle yukarda bahsedilen zararlı maddelerden uzak durmak, sebze ağırlıklı beslenmek, ağız hijyenine dikkat edilmelidir."
GENETİK FAKTÖRLER ÖNEMLİ
Sağlık Bakanlığı'nın 2013 yılı istatistik verilerine göre gırtlak kanserinin erkeklerde yüzde 7 ile altıncı sırada olduğunu söyleyen Prof. Dr. Arif Şanlı, dünyada baş boyun bölgesinin en yaygın kanseri olduğunu ve her yıl ABD de 156 bin yeni gırtlak kanseri vakası görüldüğünü 83 bininin ölüm ile sonuçlandığını ifade etti. Erkeklerde kadınlara göre daha sık görülen gırtlak kanserinin genellikle 40-60 yaş arasında 138 bini erkek, 18 bini kadın olduğunu aktaran Şanlı, son yıllarda kadınlardaki sigara içme oranının artmasıyla birlikte kanser görülme sıklığı da arttığını ve bütün kanserlerde olduğu gibi gırtlak kanserinde de genetik faktörlerin etkili olduğunun altını çizdi. Prof. Dr. Arif Şanlı, gırtlak kanseri olan kişilerde özellikle P53 gen mutasyonun araştırılması gerektiğine vurgu yaptı.
SES KISIKLIĞI İLE KENDİNİ BELLİ EDİYOR
Hastanın sesinde kısıklık, yorulma, eforlu ve hırıltılı, zayıf ses varsa, sigara içenlerde tedaviye rağmen 15 günün üzerinde geçmiyorsa ses kısıklıklarının kanser belirtisi olduğunun altını çizen Prof. Dr. Arif Şanlı, ses telleri dışındaki bölgelerden gelişen tümörler ise daha ileri evrelerde fark edilebilir, kulağa vuran ağrılar ile ortaya çıkabileceğini söyledi. Ses tellerinin üzerinde bir bölgede gelişen kanserin ise ses kısıklığı yapmayacağını, daha çok yutma güçlüğü, boğazda sıcak patates hissi, yumru hissi verdiğini aktaran Şanlı, eğer kanser ses tellerinin altındaki gırtlak bölgesinde gelişmişse önce nefes darlığı, hırıltılı solunum ve öksürük gibi şikayetleri olur" dedi.
"Özellikle erken evrede tedaviyle hastalığın tamamen ortadan kalkar ve nüks oranı çok düşük olur ancak ileri evre kanserlerin başka bölgelere yayılabilir" diyerek uyarılarda bulunan Prof. Dr. Arif Şanlı, üçüncü evre gırtlak kanserinin boyunda metastaz görüldüğünü, dördüncü evrede ise akciğer, sindirim sistemi ve beyin gibi uzak organlara metastaz olabildiğini, uzak metastaz olan hastalarda cerrahi tedavide başarı oranı çok düşük olduğu için radyoterapi ve kemoterapi uygulamasının gerektiğini aktardı.
TEDAVİ GÜNLÜK YAŞANTIYI OLUMSUZ ETKİLEMİYOR
Erken evre kanserlerde uygulanan tedavi yöntemleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Arif Şanlı, "Bu süreçte gırtlağın tamamı alınmaz, ses telinin bir kısmı veya bir ses teli tamamen çıkarılır, hastanın sesi kaybolmaz, biraz kalitesi düşer. Nefes borusuna delik açılmaz veya geçici olarak açılır, belli bir süre sonra kapatılır ve burundan normal nefesini alır. Radyoterapi tedavisi yapılan hastalarda gırtlak tamamen korunmuş olur, ancak ses kalitesi bir miktar bozulabilir" ifadelerini kullandı.
İleri evre kanserlerdeki tedavi yöntemlerine de değinen Şanlı, "Özellikle dördüncü evrede gırtlağın tamamı alınacağı için hastanın sesi olmaz ve nefes borusuna kalıcı delik açılır, hasta bu delikten nefes alır verir. Ancak gelişen teknolojilerle hastanın nefes borusu ve yutak arasına, küçük görünmeyen ses protezi takılarak ve açılan delik valvli kapakla kapatılarak konuşma sağlanabilir. Hastaya yemek borusundan konuşma terapisi uygulanarak protez takılmadan ses çıkarma ve konuşma öğretilebilir" dedi.
Şanlı, ileri evre kanserlerde hastalar boyunda delik olacağı için ameliyat olmaktan kaçmakta ve tedavi şanslarını yitirmektedir diyerek hastaların endişelenmemesi gerektiği söyledi. Çünkü boynun altında dikkat çekmeyen bu delik valvli kanüllerle veya fularla kapatılabilir, yaşamak varken ufak bir kusur yüzünden tedaviyi reddetmek hastanın hayatını kaybetmesine neden olabileceğini hatırlattı.