SGK Başkanı'nın Yolsuzluk İsyanı

SGK Başkanı, hekimlerin adının yolsuzlukla anılmaması gerektiğini belirterek "Bir hastane düşünün SGK'ya 124 bin vaka gönderiyor ve bunun 123 bini acil. Orada atom bombası falan patlamadı" dedi.

Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneğince (OHSAD) 7'ncisi düzenlenen "Sağlıkta Ortak Çözüm Toplantıları" Antalya Belek Turizm Bölgesi'ndeki bir otelde başladı. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Mehmet Selim Bağlı, toplantının açılışında bir konuşma yaptı. Bağlı, hekimlerin adının yolsuzlukla anılmaması gerektiğini belirterek "Bir hastane düşünün SGK'ya 124 bin vaka gönderiyor ve bunun 123 bini acil. Orada atom bombası falan patlamadı. Hastane düşünün ölüyü tedavi ediyor, 60 yaşındaki teyzeye doğum yaptırıyor." dedi.

"YOLSUZLUKLA YAN YANA GELMEMESİ GEREKEN KURUMLAR HAKİMLİK VE HEKİMLİK"

SGK Başkanı Bağlı, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, Sağlık Bakanlığından sonraki en büyük iş ortaklarının özel sağlık hizmeti sunucuları olduğuna işaret etti. Yolsuzlukla yan yana gelmemesi gereken iki kurumun hakimlik ve hekimlik olduğunu söyleyen Bağlı, şöyle konuştu:

"ORADA ATOM BOMBASI FALAN PATLAMADI"

"Parayla bir hekimin çok fazla ilişkisi olmaz diye bilinir. Yolsuzlukla, usulsüzlükle hiçbir şekilde bunların yan yana gelmemesi gerekiyor. Bir hastane düşünün SGK'ya 124 bin vaka gönderiyor ve bunun 123 bini acil. Orada atom bombası falan patlamadı. Patlasaydı haberimiz olurdu.

"BİR HASTANE DÜŞÜNÜN 60 YAŞINDAKİ TEYZEYE DOĞUM YAPTIRIYOR"

Hastane düşünün ölüyü tedavi ediyor, hastane düşünün 60 yaşındaki teyzeye doğum yaptırıyor. Evlenmemiş kızımız gidiyor sezaryen ameliyatı oluyor ama ortada çocuk yok. Bir tane çocuk buluyorlar. Geriye dönük resmi bir muamele, evlilik cüzdanı çıkartılıyor. MERNİS'e kayıt yaptırılıyor. Her şey yolunda. 'Faturayı gönderdik, SGK bunu ödesin' diyor. Ben öderim ama emin olun ödediğim para bu Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) fiyatları üzerinde baskılamaya sebep oluyor."

SGK'yı dolandıran hastanelerle birlikte yürümek istemediklerini anlatan Bağlı, hastane kapatma yetkisinin kendilerinde olmadığını kaydetti. Bu yetkinin Sağlık Bakanlığına ait olduğunu belirten Bağlı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz sözleşme yapmıyoruz. 'Beni dolandırıyorsun artık seninle yürümek istemiyoruz' diyorum. Hastane aynı gün gider 800 kilometre ötedeki bir ilde asliye hukuk mahkemelerinin beşine de müracaat eder. Niye beşine onu da anlamayız. Saat bir olur dört tane mahkemeden feragat dilekçesi verir. UYAP'tan uyduracak, bir mahkemeye düşürecek. O hakimi, Hakimler ve Savcılar Meslek Yüksek Kurulu'na şikayet ettim. Onu burada da kamuoyuna teşhir edeceğim. Öyle bir hakim olamaz. Dört tane mahkemeden feragat ediyor, kararlarımızı ve ortaya koyduğumuz cezai şartlarımızın tedbirine karar veriyor. Fesih ediyoruz tedbir kararı alınıyor. Cezai şart yazıyoruz tedbir kararı alınıyor. Ödemesine bloke koyuyoruz tedbir kararı alınıyor. Sadece bir ilde denetlemişiz eski parayla 5 trilyon usulsüz ödeme, 1 katrilyon cezai şart, tahsilatımız sıfır."

"BİZİ DOLANDIRANLARLA YÜRÜMEME HAKKIMIZ VAR"

"Bir ilde 25 müfettiş olabilir mi? diyen Bağlı, şunları anlattı:

"Müfettiş ev kiralamış 3 yıldır orada. Ondan sonra 'SGK siyasi davranıyor' deniliyor. Sağlık hizmetinin siyasalı diye bir şey olur mu? Bizi dolandıranlarla yürümeme hakkımız olduğunu düşünüyorum. Ölü adam nasıl tedavi ettirilir, cezaevindeki adam nasıl diyalize girer. Almanya'daki insan nasıl böbrek ameliyatı olur. Bunları görmüyor musunuz? Görüyoruz, yakalıyoruz. Tedbir kararı koyuyoruz, fesih yapıyoruz. Ondan sonra hemen toplanıyorlar ortaklar kendi aralarında devir yapıyorlar 'Yeni bir şirket olarak geldim benle sözleşme yap' diyor. Şeytan taşlamaktan salavat çekmeye vakit bulamadık. Bu sektör ayakta kalacak. Bu problemleri hep beraber aşacağız."

"ÖZEL SEKTÖRÜN PAYI UNUTULMAMALI"

Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş de "dertli ve zorlu bir alanda çalıştıklarını" söyledi. Sağlık Bakanlığı'na bağlı bin 500 hastanenin hizmet verdiğini ve bunlardan 556'sının özel sektör ve üniversitelere ait olduğunu kaydeden Gümüş, bütün hastanelerin en iyi şekilde çalışması için mücadele verdiklerini vurguladı.

Sağlık Bakanlığı'nın "Sağlıkta Dönüşüm Projesi"nin 14 yıldır uygulandığını ve yeni projelerle çalışmalarını sürdürdüklerini anlatan Gümüş, Türkiye'nin her köşesinde, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde terör eylemlerinin gölgesinde hizmet veren personele teşekkür etti.

Özel hastanelerin 40 bine yakın yatağı ve 20 bine yakın hekimiyle hizmet verdiğini kaydeden Gümüş, "Bu hastaneleri biz yapmaya kalksak 15 yılda yapacaktık. Sağlık sektörü bu kadar hızlı geliştiyse özel sektörün payı unutulmamalıdır." dedi.

Sezaryen konusunun Türkiye'nin önemli sorunlarından olduğunu ifade eden Gümüş, şöyle konuştu:

"Sezaryenleri incelediğimizde kamu hastaneleri kurumunda oran yüzde 40, özel sektörde ise yüzde 70. Bazı özel hastanelerde yüzde 90. Bir çözüm ilan etmemiz gerekiyor. Türkiye'de doğum eylem planını hayata geçireceğiz. Buraya el atmak durumundayız. Bir takım cezalar olacak. Eğer uyarılarımıza rağmen bu oranları devam ettiren özel sektör, kamu hastaneleri olursa kapatacağız. Önce uyarı, ikincisinde SGK ödemelerinin iptali, üçüncüsünde ise kapatacağız. Bunu yapmak zorundayız çünkü Türkiye'de tüm doğumlar sezaryene doğru gidiyor."

"DEPREME KARŞI DAYANIKSIZ HASTANELER VAR"

Türkiye'deki hastanelerin bir kısmının kuruluşunun 50 yılın üzerinde olduğunu belirten Gümüş, bunların bazılarının depreme karşı da dayanıksız olduğunun altını çizdi. Çalışma güvenliği sorunu olan hastaneler bulunduğunu kaydeden Gümüş, şunları söyledi:

"Kısmen boşaltıyoruz. Hemen hemen her ile şehir hastaneleri planlanmış. İmzalar atıldı, hızlı bir şekilde hayata geçecek. Sağlık Bakanlığı olarak her ile kaç yataklı hastane gerektiğini tespit ettik. Bunun fazlasının gereksiz olduğunu belirtiyoruz. Hastane yapımları 2018'den sonra ortadan kalkacak. Toplamda 90 bin yataklı yeni hastaneler yapıyoruz. Bunların yaklaşık 55 bini yenileme. Bazı hastanelerimizi şehir hastanelerine taşıyacağız. Dünyanın en büyük şehir hastaneleri kompleksine Türkiye sahip oluyor."

Toplantılar 17 Nisan'da sona erecek.