Sofadan tuzu eksik etmemek, yemeğin tadına bakmadan tuz atmak ve kuruyemişlerin bol tuzlu olanını tercih etmek… Eğer siz de yiyeceklerin lezzetinin tuz oranı ile paralel olduğunu düşünüp, bu yanlışları sık tekrar ediyorsanız; bu durum, potansiyel bir böbrek hastası olduğunuz anlamına gelebilir. Memorial Ataşehir Hastanesi Nefroloji Bölümü’nden Doç. Dr. Pınar Şeymen, böbrek sağlığının korunması için yapılması gerekenler hakkında bilgi verdi.
Hipertansiyonu olanlar dikkat!
Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği’nin çalışma verilerine göre; erişkin yaş grubunun yaklaşık %33’ünde hipertansiyon hastalığı görülmektedir. Hipertansiyon ve şeker hastalığı, böbrek yetmezliğinin en önemli iki sebebidir. Hipertansiyonu olan kişilerin tespit edilmesi, tedavilerinin sağlanması ve tuz kısıtlaması yapılması çok önemlidir.
Günde 18 gr tuz tüketerek hastalıklara zemin hazırlıyoruz
Sağlıklı bir kişinin günlük tuz tüketimi 5-6 gr civarında olabilmekteyken; hipertansiyon, kalp ve böbrek hastalığı olan kişilerde bu miktar 2-3 gr ile sınırlı tutulmalıdır. SALTurk (Türk Toplumunda Tuz Tüketimi ve Kan Basıncı ) çalışmasına göre; ülkemizde günlük ortalama tuz tüketimi 18 gr civarındadır. Tuz alımının azaltılması konusunda okul çağından itibaren bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır. Tuz tüketiminin azaltılması; böbrek, kalp ve damar sağlığı açısından çok önemlidir. Özellikle kontrolsüz hipertansiyonu olan ve bacakları ile vücutlarında şişlikler görülen kişiler bir de genç yaşta hipertansiyon tespit edilen hastalar vakit kaybetmeden nefroloji uzmanına başvurmalıdır.
Böbrek rahatsızlığı ilerleyicidir
Böbreklerimiz vücudumuzda su ve tuz atılımı, tansiyon düzenlenmesi, D vitamini yapımı, kan yapıcı hormon üretimi, zararlı maddelerin idrar yoluyla atılımı gibi çok önemli fonksiyonlara sahiptir. Böbrek fonksiyonlarında herhangi bir nedenle azalma olduğunda böbrek yetersizliğinden söz edilir. Böbrek yetersizliği 3 aydan fazla sürdüğünde kronik olarak kabul edilir ve bu durumun ilerleyici olduğu bilinmelidir.
Hipertansiyon, şeker ve kalp hastalığı, obezite, taş hastalığı, ailede böbrek hastalığı varlığı, bilinçsiz ağrı kesici ilaç kullanımı ve sık idrar yolu enfeksiyonu böbrek rahatsızlıkları için risk faktörlerini oluşturmaktadır.
Basit bir test ile tespit edilebiliyor
Böbrek hastalığı, kan ve idrar testi ile saptanabilir. Gerekli tedbirler alındığı takdirde ilerlemenin yavaşlatılması hatta önlenmesi mümkün olabilmektedir. Böbrek fonksiyonları %15’in altına indiğinde son dönem böbrek yetmezliğinden bahsedilir. Böbrek hastalığının bu döneminde hastalar diyaliz tedavisi ve böbrek nakli konusunda bilgilendirilmelidir.
60 bin kişi böbrek yetmezliği sorunu yaşıyor
Ülkemizde halen son dönem böbrek yetmezliği nedeniyle diyaliz tedavisi gören yaklaşık 60 bin hasta vardır. Bu sayının önümüzdeki 4-5 yıllık sürede 100 bin civarında olması beklenmektedir. Son dönem böbrek yetmezliği, hasta sağ kalımını önemli ölçüde azaltmaktadır. Bu hastalarda kalp damar hastalığı ve enfeksiyon riski önemli ölçüde artmıştır ve bu durum erken ölüm riskini arttırmaktadır.
Zamanında tedavisi yapılmalı
Kronik böbrek yetersizliğinin önlenmesi, belirlenmesi ve zamanında tedavisi risk gruplarının belirlenmesi ile mümkün olabilir. Türk Nefroloji Derneği tarafından yapılan CREDIT çalışması, Türkiye’de erişkinlerin yaklaşık %16’sında çeşitli evrelerde kronik böbrek yetersizliği olduğunu ortaya koymuştur. Yine bu çalışmaya göre; kadınlarda erkeklere göre böbrek hastalığı riski daha yüksektir.
Bacaklarda şişme, idrarda köpüklenme varsa
Ülkemizde şeker hastalığı böbrek sağlığını tehdit eden en önemli etkenlerden biridir. Erişkinlerin yaklaşık %12’sinde şeker hastalığı vardır. Kontrolsüz ve tanı konulmamış şeker hastalığı yıllar içerisinde böbrek yetmezliğine neden olmakta; hatta bazen kişi şeker hastası olduğunu bilmeden böbrek yetersizliği veya idrarda protein atılımı ile başvurabilmektedir. Şeker hastası olup; bacaklarda şişme, şeker düzeylerinde düşme, idrarında köpüklenme olan kişiler doktora başvurmalı ve böbreklerde bir bozukluk tespit edildiğinde nefroloji uzmanının kontrolünde takip edilmelidirler.
Böbrek sağlığını korumak için…
Böbrek yetersizliği kanda üre ve kreatinin yüksekliği ile saptanır. Hastanın kreatinin değeri normalin üst sınırında bile olsa bu hastada böbrek yetersizliği olduğunu gösterebilir. Böbrek sağlığının korunması için; günlük 1.5-2 litre sıvı alımına dikkat edilmesi, gelişigüzel ağrı kesici ilaç kullanılmaması, normal vücut ağırlığının korunması çok önemlidir. Sabahları iştahsızlık, bulantı, kusma, halsizlik, gece idrara kalkma, idrarda köpüklenme, ayaklarda ve göz çevresinde şişme, cilt renginde kirli sarı renk görülmesi, hipertansiyonun kontrol altına alınamaması durumlarında mutlaka doktora başvurulmalıdır.
Diğer hastalıkları da tetikler
Böbrek yetmezliğinin kalp, damar hastalıkları, sinir sistemi hastalıkları, iskelet sistemi bozuklukları gibi birçok hastalığa yol açtığı unutulmamalıdır. Bu nedenle böbrek sağlığımızın korunması, mevcut böbrek hastalığının tedavisi çok önemlidir. Son dönem böbrek yetmezliği olan hastalara böbrek nakli ya da diyaliz tedavisi yapılmaktadır. Ülkemizde kadavra bağışı çok az olduğundan hastaların büyük çoğunluğu yaşamlarını diyaliz tedavisi ile sürdürmektedirler. Tüm bunlar göz önüne alındığında; kronik böbrek yetersizliği tıbbi, sosyal ve ekonomik açıdan ülkemiz için çok önemli bir sağlık sorunudur. Bu durumun ortadan kaldırılması için toplumsal bilinç çok önemlidir.