Ruhsal Grip Salgını: Depresyon

Depresyonda olan birey, çevresindekilere depresif virüsler dağıtır.

                  


RUHSAL GRİP SALGINI: DEPRESYON

               Depresyonun en temel özellikleri, umutsuzluk ve kederdir. Depresyondaki kişi, karar vermekten, bir işi başlatabilmekten ya da herhangi bir şeye ilgi duymaktan acizdir. Kişide, ağlama nöbetleri, yetersizlik ve değersizlik düşünceleri gibi belirtiler görülebilir. Depresyonla anksiyete bir arada ise buna ‘ajite depresyon’ denilir. Kişi kendini hem bitkin ve hayata karşı ilgisiz hisseder aynı zamanda gergin, huzursuz ve gevşeyememektedir. (Atkinson vd 1995 ss: 622).

       Tıpkı grip virüsünde nasıl ki soğuk bir su içmek, üşütmek,  grip olmayı tetikliyorsa, depresyonda da bir yakının kaybı, iş değişikliği, işsizlik, anlaşmazlıklar, umutsuzluk, bitkinlik, içe kapanma gibi stres oluşturacak kaynaklar, depresyonu tetiklemektedir. Ruhsal grip olarak tanımlamak istediğim bu rahatsızlık, bulaşıcıdır. Depresyonda olan birey, etrafına depresif virüsler dağıtır. 

Bu virüsler:

          Hayat umutsuzluk ve çaresizliklerle doludur.
             Zaman hiçbir şekilde geçmiyor 
             Çaresizim
             Mutsuzum, hayat mutlu olacağımız bir ortam değil
             Hiçbir işe yaramıyorum
             Hiçbir şey istediğimiz gibi değil
             Güçsüzüm, hiçbir şeye gücüm yetmiyor
              Mutlu olabileceğim hiçbir şey yok



       Depresyon, toplumun %20 sini etkileyen, sosyo-ekonomik ve kültürel düzey ne olursa olsun tüm ülkelerde ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak karşımıza çıkan, önemli bir bozukluktur. Depresyon hastalığı, nevrotik (gerçeği değerledirme bozulmamış) düzeyde görülen belirtilerden, psikotik (gerçeği değerlendirme yetisi bozulmuş) düzeyde görülen belirtilere kadar çeşitlilik gösterir. Klinik depresyon ise tedavi gerektirecek düzeyde, kişinin günlük uyumunu ve ilişkilerini bozan, ruhsal çöküntü belirtileriyle karakterizedir. (Güleç, 1999 ss: 23).

      Ergenlikte depresyonun görülme sıklığı artmaktadır. Depresyonun çocukluk döneminde görülme sıklığı %3 iken ergenlik döneminde bu oran %14’e kadar çıkmaktadır (Lewinsohn, et all., 1998).



 Majör Depresyon Bozukluğu(AĞIR DEPRESYON)
              14 gün boyunca en az 5 belirtinin olması gerekmektedir. Bu belirtilerin en az biri, çökkün duygudurum ya da ilgisini yitirme, zevk alamama olmalıdır.

 Bu belirtiler: 

              1-Çökkün duygudurum ( çocuk ve ergenlerde kolayca kızan bir duygudurum).
              2-Neredeyse bütün etkinliklere ve nerdeyse her gün ilgisizlikte belirgin ölçüde azalma, zevk alamama
              3-Diyet yapmadan kilo verme ya da kilo alma (ağırlığının %5’inden daha çok olan bir değişiklik)
   Neredeyse her gün,
              4-Uykusuzluk ya da aşırı uyuma
              5-Başkalarınca gözlenebilen, psikomotor ajitasyon (gerginlik, yerinde duramama, gergin hareketlilik) ya da yavaşlık,
              6-Enerji düşüklüğü, bitkinlik, güçsüzlük, halsizlik,
              7-Değersizlik, suçluluk duyguları, sanrısal düzeyde olabilir.
              8-Düşünmekte, odaklanmada güçlük çekme, kararsızlık yaşama,
              9-Yineleyici ölüm düşünceleri, kendini öldürme düşünceleri, girişimleri ya da kendini öldürme planları

      Bu belirtiler işlevselliği bozar veya önemli ölçüde azaltır. Bir maddenin ya da başka bir sağlık durumunun fizyoloji ile ilgili etkilerine bağlanamaz.

       Başka bir psikiyatrik bozuklukla daha iyi açıklanamaz. Hiçbir zaman bir mani (taşkın duygular, mutluluktan çıldırmak) dönemi ya da hipomani (maniden biraz daha hafif, taşkın duygudurum) benzeri bir dönem geçirilmemiş olmalıdır. .(APA, 2013 ss: 92-94)

        Majör Depresif Bozukluk tanısı konulmuş ergen ve çocukların karşılaştırıldığı bir çalışmada; karamsarlık, ilgi kaybı, sosyal içe çekilme, yorgunluk, özkıyım düşüncesi ve girişimi ergenlerde daha sık ve şiddetli iken, çocuklarda ayrılık kaygısı daha sık ve şiddetli bulunmuştur. Bedensel yakınmalar, ağlama ve uyku bozuklukları genel olarak kızlarda daha sık, ergen kızlarda, erkek ergenlere göre iştahsızlık ve öz kıyım girişiminin daha sık olduğu bulunmuştur. Majör Depresif Bozukluk tanısı konmuş çocuk ve ergenlerde temel belirtiler değişmemekte, yaşla ve cinsiyete göre göre sıklık ve şiddette önemli değişiklikler olmaktadır. Bu değişikliklerin bilinmesi çocuk ve ergen depresyonlarının tanınmasına yardımcı olacağı düşünülmüştür. (Erdoğan, 2002).




                                               Uzman Klinik Psikolog Mehmet Kurtoğlu











İlgili Sağlık Konuları