Renk körlüğü tanısı alan bir birey farklı renkleri ayırt etmekte zorlanabileceği gibi aynı rengin tonlarını ayırt etmede sorun yaşayabilir. İnsanlarda genellikle taşıyıcı gene sahip kadınların erkek çocuklarında ortaya çıkar; çünkü genellikle X kromozomu ile taşınan bir hastalıktır. Farklı pigmentlerin olmaması veya az olması durumuna göre bugüne kadar teşhis edilen birden fazla türü vardır. Tam renk körlüğü olan bireyler renklerin önemli olduğu mesleklerde çalışamazlar. Genellikle birey tek başına hastalığı fark etmekte zorlanır. Kalıtımsal faktörler dışında çevresel faktörlerin etkisi ile de zamanla renk körlüğü oluşabilir. Renk körlüğü teşhisinde kullanılabilen ishihara, farnsworth munsell D-15, farnsworth lantern gibi farklı renk körlüğü testleri vardır. Bu testlerden herhangi biri hastalığın teşhisi için kullanılabilir. Bununla birlikte kesin tanı için bir sağlık kuruluşuna başvurularak doktor muayenesinden geçmek gerekir.
Renk Körlüğü Nedir?
Renk körlüğü, bazı renklerin dalga boylarını ayırt eden pigmentlerden yoksun olan bireylerin farklı renkleri veya aynı rengin tonlarını ayırt edemediği bir görme bozukluğudur. Bu bireyler yaygın olarak mavi, yeşil ve kırmızıyı ayırt edemezler. Genellikle erkeklerde görülen bu hastalık, kadınlara çoğunlukla taşıyıcı gen olarak geçer. Bunun sebebi hastalığın X kromozomu üzerinden taşınmasıdır. Kadınlarda 2 adet, erkeklerde 1 adet X kromozomu olması sebebiyle erkeklere geçen gen daha sık hastalığa yol açar.
Renk körlüğü yaşayan bireylerin sosyal ve iş hayatları bu hastalıktan etkilenebilir. Bazı meslek dalları renk körü hastalar için uygun olmayabilir. Bu nedenle kalıtımsal renk körlüğünün erken teşhisi, çocukların gelecekteki kariyer planlamaları için de önemlidir.
Renk Körlüğü Neden Olur?
Gözün 3 ana tabakasından biri olan retina tabakasında çevredeki renkleri algılayan "koni" reseptörleri ve şekilleri algılayan "çomak" hücreleri bulunur. Koni reseptörlerinin genetik olarak eksikliği veya çevresel faktörlere bağlı olarak azalması nedeniyle çoğunlukla kırmızı, yeşil ve mavi renklerden bir veya birkaçı ayırt edilemez hale gelir.
Renk körlüğü yaşayan bireylerin çoğu bu hastalığı kalıtsal olarak taşır. UV ışınları, kullanılan ilaçların yan etkileri gibi bazı çevresel faktörler nedeniyle oluşan hasar sonucu da hastalık oluşabilir. Buna "edinilmiş renk körlüğü" adı verilir. Bazı kronik hastalıkların sonucunda ve bazı bebeklerde doğum anomalilerinin klinik bulgusu olarak da hastalık tanısı konulabilir. Hastalığa neden olan durumlardan bazıları aşağıdaki gibidir:
• Genetik: Renk körü bireylerin birçoğu gen aktarımı yolu ile bu hastalığı taşır. X kromozomunda yer alan bazı mutasyonların nesilden nesile aktarılması ile hastalık taşınır (5).
• Diyabetik retinopati: Diyabetin en sık rastlanan bulguları arasında yer alan retinopati, kan şekeri regülasyonunun uzun süre sağlanamaması sonucu ortaya çıkar. Zamanla retinanın zarar görmesi nedeniyle koni hücrelerinde azalma görülebilir (14).
• Göz tansiyonu: Glokom adı verilen göz tansiyonu, zamanla göze zarar vererek renk körlüğüne sebep olabilir. Verdiği hasara göre görme kaybına da yol açabilir (11).
• Bazı otoimmün hastalıklar: MS (Multiple Skleroz) gibi vücudun bağışıklık hücrelerinin nöronlara saldırdığı hastalıklarda görme sinirleri hasar görebilir ve görme bozuklukları ortaya çıkabilir (12).
• Katarakt: Katarakt ışığın retinaya iletilmesini sağlayan göz merceğinde oluşan hasardır. Hastalar genellikle gözlerinin önünde bir perde olduğunu söyler. Hastalığın ileri evrelerinde retinaya yeterli ışık iletilemez. Bu durumda renk algısı bozulabilir, tedavi edilmezse görme kaybı oluşabilir (13).
Renk Körlüğü Belirtileri Nelerdir?
Tam ve kısmi renk körlüğü olan bireyler farklı belirtilere sahiptir. Genellikle hastalar trafikte kırmızı ve yeşil ışığı ayırt etmekte zorlandıklarını fark ederek hastaneye başvururlar. Sosyal ortamlarda arkadaşları ve aileleri yardımı ile bazı renk tonlarını ayırt edemediklerini fark edebilirler.
Bunun dışında çevresel faktörlere bağlı olarak gelişen renk körlüğünde altta yatan hastalığa veya travmaya ikincil olarak farklı belirtiler görülebilir. Kısmi veya tam görme kaybı, çift görme, bulanık görme, göz kuruması ve göz ağrısı gibi şikâyetler ortaya çıkabilir.
Renk Körlüğü Çeşitleri Nelerdir?
Hastalık tanısı için gelen bireylerin çoğu kalıtımsal renk körlüğüne sahiptir. Hastaların ortak noktası; retinadaki mavi, yeşil ve kırmızı renkler için özelleşmiş koni hücrelerinin bazılarında hasar veya eksiklik olmasıdır. Renk körlüğünün en sık karşılaşılan türleri şu şekildedir:
• Kırmızı Yeşil Renk Körlüğü: Genellikle renk körlüğü denince ilk olarak akla gelen ve en sık görülen kısmi renk körlüğü türüdür. Kırmızı yeşil renk körlüğü olan bazı hastalar yeşili (döteranomali), bazı hastalar ise kırmızıyı (protanomali) algılamakta zorlanır. Bunun sebebi bazı hastaların yeşili algılayan, bazı hastaların ise kırmızıyı algılayan koni reseptörlerinin daha çok hasar görmüş olmasıdır. Yeşili algılayan koni reseptörlerinde hasar olduğunda birey renkleri sağlıklı bireylere göre mat ve cansız görebilir. Kırmızıyı algılayan koni reseptörlerinde hasar olduğunda ise mor, pembe gibi diğer renkleri algılamakta zorlanabilir.
• Mavi Sarı Renk Körlüğü: Daha nadir görülen bu türde mavi rengi algılayan koni reseptörlerindeki anomali sonucu sarı ve mavi renkler birbirinden ayırt edilemez.
• Tam Renk Körlüğü (Akromatopsi/ Akromasi): Tam renk körü olan bireylerin koni reseptörlerinin hiçbiri işlevsel değildir. Bu nedenle birey çevredeki renkleri gri ve tonları olarak algılar. Genetik faktörlere bağlı olarak ortaya çıkan ve nadir görülen bir hastalıktır.
Renk Körlüğü Tedavisi Mümkün müdür?
Genetik geçişli renk körlüğünün bilinen kesin bir tedavisi yoktur, fakat gelişen tıp teknolojileri sayesinde renk kontrastlarını düzenleyen "renk körlüğü gözlükleri" ve "kontakt lensler" üretilmiştir. Bu tarz teknolojiler, hastaların günlük hayatta daha rahat görmesine yardımcı olur.
Tedavi protokolü hastalığın oluşum sebebine göre belirlenir. Bazı renk körlükleri altta yatan hastalığın tedavisi ile azalabilir. Görme bozukluğuna yol açan herhangi bir ilaç tedavisi varsa hekim kontrolü ile tedavi sonlandırılabilir. Bu tarz durumlarda tam bir iyileşme sağlanabilmesi için erken teşhis önemlidir.
Renk körü olan bireylerin günlük hayatta zorlanmaması için bazı durumlara uyum sağlamaları önerilir. Örneğin, kırmızı yeşil renk körlüğü tanısı olan bir hasta araç kullanırken trafik ışıklarındaki kırmızı ve yeşil renklerin sırasını ezberleyerek trafiğe rahatlıkla çıkabilir.
Renk Körlüğü Testi Nasıl Yapılır?
Günümüzde renk körlüğü tanısı için geliştirilmiş birçok test vardır. Kesin tanı ve tedavi protokollerinin belirlenebilmesi için hastalara mutlaka bir göz hastalıkları uzmanı tarafından ayrıntılı muayene yapılmalıdır. Tanı için aşağıdaki testler yapılabilir:
1. İshihara Testi: Dr. Shinobu Ishihara tarafından renk kartları olarak geliştirilen ve günümüzde de aktif olarak kullanılan bir testtir. Yeterli ışığın olduğu bir ortamda hastaya bazı renkli kartların gösterilmesi ile gerçekleştirilir. Bireyden bu kartlarda yer alan numaraları ve işaretleri ayırt etmesi istenir.
2. Farnsworth Munsell D-15 Testi: Farnsworth Munsell 100 Hue testinin bir modifikasyonu olan test Dr. Farnsworth tarafından tanıtılmıştır. En eski renk körlüğü testlerinden biri olup bir tür dizilim testidir. Hastadan aynı rengin farklı tonlarını düzenli olarak dizmesi istenen test bir uzman tarafından uygulanmalıdır.
3. Farnsworth Lantern Testi (FALANT): Fener testi olarak da adlandırılır. Bireyden birkaç saniye boyunca dikey olarak gösterilen bazı renkli ışık kombinasyonlarını tanımlaması istenir. Test bir uzman tarafından uygulanmalıdır.
Siz de çevrenizde renk körlüğüne sahip biri olduğunu düşünüyorsanız veya kendiniz için kontrol yaptırmak istiyorsanız, tanı ve tedavi uygulamaları için bir sağlık kuruluşuna başvurabilirsiniz.