Özellikle yaz aylarına rastlayan 16-17 saatlik uzun süreli açlık gerektiren oruç sonrasında iftarda mideye aniden yüklenmek, aşırı tuzlu, yağlı ve karbonhidratlı besinler tüketmek, iftar sonrasında ardı ardına sigara içmek, riskli kişilerde kalp krizini ve ölümcül ritim bozukluklarını tetikleyebiliyor.
Ayrıca oruç süresince vücudun sıvı, tuz ve hormon dengesinde ortaya çıkabilecek bozulmalar, kan basıncında aşırı düşme veya yükselme, böbrek fonksiyonlarında ve kan şekerinde düzensizlikler, baygınlık, beyin kanaması, toplardamarlarda pıhtılaşma ve beyin damar tıkanıklıkları gibi daha pek çok soruna da yol açabiliyor. Bu nedenle kalp hastalarının ilaçlarını aksatmamaları ve beslenme düzenlerine dikkat etmeleri yaşamsal önem taşıyor. Kalbi yoran unsurun oruç tutmak değil, yanlış ve kötü beslenmek olduğunu belirten Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Selçuk Görmez, eğer kendi hekiminiz başka bir öneride bulunmadıysa Ramazan ayında kalp sağlığınızı korumak için dikkat etmeniz gereken noktaları şöyle sıraladı:
Açlık ve susuzluğun etkisini azaltmak için güneşin altında ve sıcak ortamlarda bulunmayın. Sıcak hem su ve tuz kaybına bağlı tansiyon düşüklüğüne hem de vücudun ısı dengesinde bozulma ve damarlarda ani büzüşme nedeniyle tansiyon yüksekliğine yol açabiliyor.
Beyaz et, süt ürünleri, sebze ve salata ağırlıklı beslenme tarzı olan “Akdeniz” mutfağını benimseyin. Kalp-damar sağlığınızı korumak için haftanın her günü kırmızı et tüketiminden, yüksek kalorili hamur işi ve tatlılardan, tuz oranı yüksek ve sağlıksız yağ içeren paketlenmiş hazır raf ürünlerinden kaçının. İftarda hızlı ve aşırı bir şekilde yemek yemeyin. Dolu bir mide, kalbin iş yükünde artışa ve kalbe giden kan miktarında azalmaya neden olarak kalp krizini ve ritim bozukluklarını tetikleyebiliyor. Kalbinizi yormamak için iftar ve sahur arasında yiyeceğiniz besinleri üç öğüne bölün. İftar veya sahur sofrasında sakatat, salam, sucuk ya da pastırma gibi tuzlu ve yağlı besinleri, hamur işlerini, yağda kızartılmış yiyecekleri, şerbetli tatlıları tercih etmeyin. Yemeklere fazladan tuz eklemeyin. Gün içinde ortaya çıkan sıvı kaybını yerine koymak için yeterli miktarda su tüketmeye özen gösterin. Örneğin iftar ve sahur arasında sıvı kısıtlanmasını gerektirecek özel bir durumunuz yoksa en az 2 litre su için. Ayrıca 1 şişe maden suyu içmenizin mineral takviyesi açısından yararı olabilir. Ancak kalp yetmezliği ve yüksek tansiyon hastası iseniz sodyum içeriğine dikkat etmelisiniz.
İftarı bir bardak su ve bir adet hurmayla açın. Yemeğe başlamadan önce su içilmesi tüm gün kaybettiğiniz sıvının yerine konması ve doygunluk hissi oluşması için çok önemli. Ardından bir kase çorba için. Beyaz et, sebze ve salata gibi diğer yiyecekleri ise yavaş bir şekilde tüketin. Tatlı olarak iftardan en az bir saat sonra sütten yapılmış tatlıları, şeker eklenmemiş kompostoyu, elma, erik, armut, kiraz gibi glisemik indeksi düşük meyveleri ya da diyet meyveli dondurmayı tercih edin. Sahuru kesinlikle atlamayın. Ayrıca sahurda yiyeceğiniz besinlere de dikkat edin. Lifli, uzun süre tok tutacak olan yoğurt, peynir, sebze, ceviz, fındık, çiğ badem gibi kuruyemişler ile tahıl ve baklagillerden zengin yiyecekleri tüketin. Yüksek tansiyon hastalığınız varsa ve sahurda kahvaltı edecekseniz kan basıncınızın yükselmesini önlemek için az tuzlu peynir ve zeytin, domates, salatalık, 2-3 dilim kahverengi ekmek (çavdarlı, yulaflı vd.), bir kase az yağlı yoğurt ve salata tüketebilirsiniz. Bu dönemde protein ihtiyacınız olacağı için yine sahurda haftada 2-3 adet yumurta yemeniz fayda sağlayacaktır.
Yorucu günlük işlerinizi ve sporu su, tuz ve enerji kaybını azaltabilmek için iftar sonrasına bırakın. Bu arada unutmayın ki kalp ve tansiyon hastaları için düzenli egzersiz yapmak önemli, ancak aşırı efordan sakının. Yemekten en az 1 saat sonra kısa, yorucu olmayan fiziksel aktivitelerde bulunabilirsiniz. Örneğin 20-30 dakikalık normal tempolu yürüyüşler yapabilirsiniz. Bu aktiviteler sindirime katkı sağlamanın yanında reflü ve hazımsızlık yakınmalarını da azaltıyor.