Liv Hospital Ankara Hastanesi Üroloji Uzmanı Dr. Ziya Akbulut, prostat kanserinin akciğer kanserinden sonra en sık ölüm sebeplerinden birisi olduğunu söyledi. Yaşa bağlı bir hastalık olan prostat kanserinin erkeklerde çok daha önemli bir hale geldiğini belirten Uzm. Dr. Akbulut, "Prostat kanseri, erken teşhis edildiği zaman tedavi etme imkanımızın daha fazla olduğu ve erken teşhisin çok önemli olduğu bir kanser türüdür. Dolayısıyla biz prostat kanserinde erken tanımayı ve erken tedavi etmeyi tercih ediyoruz. Prostat kanseri erkeklerde 60 yaşından sonra sık görülüyor. 40'lı yaşlara kadar tespit ettiğimiz hastalarımız da var. Özellikle erken yaş gurubunda teşhis konulduğu zaman erkeklerde cinsel fonksiyonlarının etkilendiği bir hastalık. O yüzden genç hastalarda tedavi çok daha özellikli hale geliyor" diye konuştu.
'HASTANIN FARK EDECEĞİ BİR BULGU YOK'
Prostat kanserinde genetik ve çevresel faktörlerin yer aldığını ifade eden Uzm. Dr. Akbulut, şunları söyledi:
"Özellikle genetik bir geçiş tespit edilmemiş. Ancak genç yaşta tanı konulan hastalarda genetik geçiş daha fazla. 50 yaş ve altında prostat kanseri teşhis ettiğimiz hastaların özellikle 1'inci derece erkek akrabalarının takibi önemli, onlarda da prostat kanseri gelişme riski var. Ama ileri yaşlarda tespit edilen prostat kanseri genellikle genetik geçişli değil yani sadece o kişiye özel. Ayrıca prostat kanserinin en önemli noktalarından birisi hastanın fark edeceği bir bulgusunun olmaması. Genellikle hastalar yaşa bağlı prostat hastalığı şikayetleriyle başvuruyor. Hastada bir belirti ortaya çıkmıyor. Kanserin teşhisini de prostata özel bir kan tahlili tarama testi ile muayene yaparak ve görüntülemeyle koymuş oluyoruz. Hastada direk hastalığa bağlı bir bulgu görülmeyebiliyor. Biz erkeklere 50'li yaştan sonra mutlaka prostat kanseri açısından test yaptırmalarını öneriyoruz. Ailede eğer prostat kanseri öyküsü varsa, 40 yaşından itibaren tarama testini yaptırmalarını öneriyoruz."
'HAYAT KONFORUYLA İLGİLİ ÖNEMLİ İKİ FAKTÖR DE ETKİLENİYOR'
Prostat kanserinin tedavisinde öncelikle teşhis edilen evrenin çok önemli olduğunu vurgulayan Akbulut, "Erken evrede prostat kanserini teşhis edersek çok daha kolay tedavi edebiliyoruz. Tedavi seçenekleri arasında takip dahil cerrahi tedavi, radyoterapi ve kemoterapi seçenekleri var. Son zamanlarda yeni bir tedavi yöntemi olan 'Nanoknife' tedavisi ile erken evre prostat kanseri tanısı koyulan hastalarda, tüm prostat bezini çıkarmadan sadece kanserli hücrelerin yok edilmesi sağlanıyor. Prostatın belli bir bölgesinde hastalığı erken teşhis ettiğimiz zaman önceki tedavi yöntemlerinde prostatın tamamına bu yöntem uygulanıyordu. Bu tedavinin özelliği sadece hastalıklı kısmı tedavi etmek. Bu her organ için önemli ama prostat kanserinin ayrı özellikleri var. Biz prostat kanserini tedavi ederken hastada kanserli hücreyi tedavi etmenin yanında onun hayat konforunu etkileyen önemli iki faktör de etkileniyor. Bunlar idrar tutma ya da idrar kaçırma, cinsel fonksiyonlarını devam ettirme özellikleri çünkü prostat, bu iki mekanizmaya çok yakın bir organ. Prostata uygulanan tedaviler bunları da etkiliyor. Yeni tedavilerin özelliği bu faktörleri koruyabilmek."
'TEKNOLOJİK BİR YAKLAŞIM'
'Nanoknife' tedavi yönteminin yüksek akımlı bir elektrik uygulaması olduğunu belirten Uzm. Dr. Akbulut, "Bu teknolojinin avantajı pankreas tümörlerinde uzun yıllar kullanıldı. Şimdi biz bu tedavi yöntemini prostatta da kullanıyoruz. Ablasyon tedavilerinin içerisinde yan etkileri daha az ve daha etkili sonuçlar veren bir tedavi. Tekrar uygulanabiliyor, bu tedavi sonrasında diğer tedavi seçeneklerine de engel olmuyor. Dolayısıyla bu teknolojik bir yaklaşım. Prostatta tespit edilen tümör eğer düşük ve orta evre bir tümörse, 2 santimetreden küçükse, 'Nanoknife' yöntemiyle biz sadece o tümörü tedavi ediyoruz. Tümörün etrafına yerleştirilen özel elektrotlarla sadece kanserli hücreyi tedavi ediyor. Prostat dokusunu koruyarak, sadece hastalıklı bölgeyi tedavi eden bir yöntem. Hastanın idrar fonksiyonlarına, cinsel fonksiyonlarına zarar vermeden sanki biyopsi örneği alınır gibi birkaç gün içerisinde de normal hayatına dönebileceği bir teknolojik tedavi bu. Yine söylediğim gibi burada erken tanı, hastalığın evresi, hastanın yaşı çok önemli. Bunlar geleceğin tedavileri, önümüzdeki 5 yıl içerisinde en çok konuşacağımız ve uygulayacağımız yöntemler olacaktır" dedi.