Deniz ürünleri ve sebze ağırlıklı beslenmenin, ilerleyen yaşlarda prostat hastalıklarına yakalanma riskini azalttığı bildirildi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şaban Sarıkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, uzun yaşayan hemen hemen her erkekte prostat büyümesi görülebildiğini, bu durumun ilk etapta bir kanser olmadığını söyledi.
Prostat bezinin sadece erkeklerde bulunduğunu ve prostatın çeşitli faktörlere bağlı olarak belli bir yaştan sonra içinde gelişen iyi veya kötü huylu tümörlerin etkisiyle büyümeye başladığını ifade eden Sarıkaya, şöyle konuştu:
"Prostat büyümesi idrar yapmada zorluğa neden olabilir. Prostatın bir bölümünün ya da tamamının çıkarılmasıyla tedavi edilebilir. Diğer bir durum olan prostat kanseri ise çok daha ciddidir. Büyümeye benzer belirtilerle ortaya çıkan bu kanser, akciğer kanserinden sonra en çok ölüme sebep olan ikinci kanser türüdür. Yavaş büyüyen bir hastalık olan prostat kanseri, her zaman yaşamı tehdit edici özellikte değildir. 50 yaş üzerindeki erkeklerin yüzde 30'unda kanser belirtileri bulunur fakat bunların sadece yüzde 3'ü ölümcül vakadır. Çoğu erkek tanı konulduktan sonra tedavi olmak yerine bekleyip ne olacağını görmeyi tercih ediyor. Bu nedenle prostatı ertelemek ertelenmemelidir. Bu durum, hastalığın ilerlemesine ve yaşamı tehdit edici boyuta gelmesine neden olur."
Beslenme alışkanlıklarının prostat kanseri gelişimini etkilediğinin düşünüldüğünü açıklayan Sarıkaya, kırmızı et ve çok yağlı gıdaların tüketildiği toplumlarda prostat kanserine çok sık rastlandığını, buna karşılık balık ve sebze ağırlıklı beslenme alışkanlığı olan toplumlarda ise hastalığın çok nadir görülmesinin bu görüşü desteklediğini açıkladı.
Babasında prostat kanseri olanlar risk altında
Prostat kanserinin, ölümcül olmaktan çıkan ve ileri evrelerde bile hastanın yaşam süresinin 10 yılın üzerine çıkarılabildiği bir kanser türü olduğunu kaydeden Şaban Sarıkaya, hastalığın erken teşhis ve tedavisinin önem taşıdığını vurguladı.
Prostatın, mesanenin altında yer alan ve mesaneyi penisin ucuna bağlayan tüpü saran, halka şeklinde bir bez olduğunu anlatan Sarıkaya, şu bilgileri verdi:
"Prostat kanserinin ilk döneminde genellikle herhangi bir belirti görülmez. Çoğunlukla geceleri sık sık idrara çıkma ihtiyacı, idrar yapma güçlüğü veya yapamama, idrarda ya da menide kan bulunması, aşağı sırt bölgesi, kalça veya üst uyluklarda sık ağrı görülebilir. Ayrıca prostat enfeksiyonları da görülebilir. Bu semptomların herhangi biri görüldüğünde hemen bir doktora görünmelidir. Prostat kanseri, 55 yaş üzeri erkeklerde görülürken her 10 prostat kanserli erkeğin 8'i 65 yaşın üzerindedir. Babasında prostat kanseri görülen bir erkeğin bu hastalığa yakalanma riski, iki kat fazladır. Erkek kardeşinde görülmüşse, risk daha da fazladır."
Prof. Dr. Sarıkaya, prostatın tedavisinde çok çeşitli yöntemler olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Prostat kanseri erken evrede yakalanırsa tamamen vücuttan uzaklaştırılarak tedavisi mümkündür. Prostat hastalığına yakalanan hastalar için farklı tedavi yolları vardır. Tıp alanında yaşanan gelişmelere bağlı olarak cerrahi tedaviler giderek artan çeşitlilik göstermektedir. Bu nedenle 50 yaş üzerindeki her erkeğin düzenli olarak muayene yaptırması önemlidir." - Samsun