Her yıl okula başlama zamanı hem aileler hem de çocuklar için sevinç ve sıkıntıyı bir arada barındırır. Okula başlanan ilk günün her insan için özel bir hatırası vardır. Ev ortamının, sıcak, korunaklı, biricik olduğunu hissettiren yapısından çıkıp; hiç tanımadığı yaşıtlarının arasında, kural ve bilgilerle dolu bir yere girmek pek çok güçlüğü de beraberinde getirir. Çocuğunuzun hem psikolojik hem de davranışsal olarak sürece hazır olması, adaptasyon sürecini kolaylaştıracaktır.
İlkokula başlayacak olan birçok çocuk bazı endişelere sahiptir; "Okul dedikleri nasıl bir yerdir? Annem de okula gelecek mi? Oradaki çocuklar neler yapar? Neden okula gidiyorum? Okulda annem olmadan istediklerimi nasıl söyleyeceğim?". Belirsizlik uzun vadede kaygı yaratır; bu nedenle tüm soruların cevapları çocuğa okula başlamadan önce verilmeli ve gerekli açıklamalar yapılmalıdır. Çocuk, neyle karşılaşacağını bilmeli, yaşadığı zorluklar karşısında baş etme becerileri geliştirebilmelidir.
Okulun sadece ders yapılan bir yer olmadığı, orada da oyun oynayacağı, arkadaşları ve öğretmeni ile güzel vakit geçireceği ifade edilmelidir. Anne babalar, okula hazırlık sürecinde çocuğun "okul" algısında yanlış yorumlara neden olabilecek ifadeler kullanabiliyorlar. En sık karşılaştığımız örneklerden bazıları "artık sen büyüdün, okula gidiyorsun, bundan sonra her şey farklı olacak, bu kadar oyun oynamak yok artık" gibi ifadeler, çocuğun endişesini arttırmaktadır.
Okul ile ilgili çok uzun ve detaylı konuşmalar yapmamak, çocuğun kendi deneyimlerini yaşamasını beklemek ve anlatmak istediğinde onu dinlemeniz yararlı olacaktır. Gün içerisinde sık sık bu konuşmaların yapılması çocuğu sıkabilir ve endişelerini arttırabilir.
Okulun ilk günü hem aile hem de çocuk için heyecanlı bir deneyim olacaktır. Çocuğunuz ilk gün ağlayabilir. Ağlama, iletişim yöntemidir ve normaldir.
İlk gün ile ilgili küçük tüyolar;
- Çocuğunuz sizin duygularınızı ayna gibi yansıtır. Sizin ne hissettiğinizi anlamaya çalışacak ve sık sık yüz ifadelerinizi kontrol edecektir. Duygularınızı kontrollü yaşar ve soğukkanlı olursanız; çocuğunuzda bir o kadar rahatlayacaktır.
- Okul hakkında kısa ve genel bilgilendirmeler yapın. Okul binasını ve kullanım alanlarını gezdirin. Lavabo, kantin, sınıflar vs.
- Vedalaşmayı kısa tutun. Ağlamanın sizi geri döndüren bir yöntem olduğunu keşfetmesin. Bazı anne-babaların saatlerce okulun bahçesinde ve sınıf kapısında beklediği görülmektedir. Bu durum uyum sürecinin, süresini uzatır. Siz, her an ulaşabileceği biryerde bulunduğunuz sürece kaygı duygusu tetiklenecektir.
- Kol saati kullanın. Çocuğunuzun koluna okulun başlangıç ve bitiş zamanlarını gösterebilceğiniz bir kol saati taktığınızda; belirsizliği hafifletmiş ve onu rahatlatmış olursunuz.
- Çocuğunuzu söylediğiniz vakitte okuldan almaya özen gösterin.
- Okul hakkında konuşmak istediğinde sizinle gün içinde yaptıklarını paylaşacaktır. Onu ilk gördüğünüz andan itibaren soru yağmuruna tutmayın. ''günün nasıl geçti?'' gibi genel bir soruyla onun anlatmasını teşvik edebilirsiniz.
Okul sendromunun hızlı şekilde atlatılabilmesi, çocuğun istikrarlı bir şekilde okula devam etmesiyle sağlanır. Okula gitmemek ya da geç gitmek konusunda taviz vermeyin. Mümkün olduğunca okul ve sınıf değiştirmeyi düşünmeyin. Cesaretlendirici konuşmalar yapın. Bir süre sonra kendiliğinden ağlama ve yakınma belirtilerinin azaldığını göreceksiniz. Tüm bu zorlu süreçte çocuğumuz yeni bir dünyaya adım atarken onun korkularını anlayarak, iletişime açık bir şekilde ve stresle baş etme yöntemlerini öğreterek okul yıllarına daha kolay alışmasını sağlayabiliriz.