Meme Kanserinde Erken Tanı İçin Yapılması Gerekenler Nelerdir?

Kadınlarda en sık görülen kanser türüdür ve her geçen yıl meme kanseri tanısı alan hasta sayısında artış olmaktadır.

Meme kanseri bazı genlerde oluşan mutasyonlar sonucu da gelişebilen bir hastalıktır. Bazı ailelerin soyağaçları izlendiğinde, mutasyona uğramış bu genlerin (BRCA-1, BRCA-2 ve PTEN gibi) geçiş izlerine rastlanabilmektedir. Bu nedenle bir kadının kalıtsal bir risk taşıyıp taşımadığının belirlenmesi, klinik meme muayenesinin ayrılmaz bir parçası olmalıdır. Tüm meme kanserlerinin %5 kadarını oluşturan kalıtımsal meme kanserinin saptanabilmesi için tanı alan tüm hastaların aile öykülerinin yakından değerlendirilmesi gerekir.

Son yıllarda meme kanseri bilincinin artması sayesinde hastalar daha erken tanınabilmektedir. Erken tanı için doğurgan yaş grubundaki her kadının her ay düzenli olarak memesini muayene etmesi ve sorun varlığında genel cerrahi uzmanına başvurması temel unsurdur.

Risk grubunda olmayan kadınların, hiçbir yakınması olmasa bile 40 yaşından sonra senede bir kez klinik meme muayenesi olmaları ve mamografi çektirmeleri akılcı olacaktır. Risk grubundaki kadınlar ise hekimleri ile bu durumu tartışmalı ve kişiselleştirilmiş bir tarama politikası çerçevesinde izlenmelidir.

Ele gelen kitleler dışında meme derisinde çöküntü, ödem, meme başında giderek artan simetri bozukluğu ve meme başında içeri çekilme, kadının genel cerrahi uzmanına başvurması için yeterli gerekçelerdir. Kendiliğinden olan meme başı akıntısı için de hekim görüşü alınması uygun olacaktır.

Meme kanseri, günümüzde multidisipliner yaklaşımla tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle tedavinin başlangıç aşamasında hem cerrahinin hem tıbbi onkolojinin hem de radyasyon onkolojisinin görüşü alınmalı ve tedavi varılan uzlaşma sonrası planlanmalıdır. “Meme kanseri, memenin kaybedilmesine neden olur” önermesi günümüzde geçerliliğini yitirmeye başlamıştır.

Çoğu hastanın memesi korunabilmekte ve cerrahi sonrası gerçekleştirilecek radyoterapi ve kemoterapi sayesinde ciddi başarılar elde edilebilmektedir. Meme koruyucu cerrahi için uygun olmayan hastaların bir bölümüne ameliyat öncesi kemoterapi verilmekte ve tümör boyutunda küçülme sağlanması koşulunda cerrahi yapılabilmektedir.

İlgili Sağlık Konuları