Kozmetik ürünleri gelecekte nasıl değişecek?

Kimyasal sektörü, Türkiye'de ihracat açısından öne çıkan sektörlerden biri. Aynı yılda kozmetik sektörü %9,7'lik bir artışla 772,7 milyon dolara ulaştı, Türkiye ihracatında 7. sıraya yerleşti. Peki Kozmetik ürünleri gelecekte nasıl değişecek?

Bir kozmetik ürününün, raf ömrü ve kullanımı boyunca tüketici güvenliğinin sağlanması için mikroorganizmalardan korunması şarttır. Uzmanların, 2020 yılına kadar nüfusun %50'sinden fazlasının nemli tropikal bölgelerde yaşayabileceği yönündeki tahminleri ışığında özellikle uzun raf ömrü olan yüksek kaliteli kozmetik ürünlere talebin daha da artması bekleniyor. Ancak koruyucular, cilt sorunlarına yol açan en yaygın kozmetik içerikleri arasında parfümden sonra ikinci sırada geliyor.

Formaldehit ve parabenlerin yanında şampuanlarda ve banyo köpüklerinde kullanılan izotiazolin, sıklıkla alerji ve cilt tahrişine neden olan maddeler arasında yer alıyor. Sektörde daha etkili alternatif koruma stratejileri aranırken formül üreticileri, artan tüketici ihtiyaçlarıyla kendi ihtiyaçlarını mevcut kısıtlı seçeneklerle birlikte dengeleme sorunuyla yüzleşiyor.

Günümüzde tüketiciler, uzun vadede güvenebilecekleri etkili, doğal, güvenli ürünler ve içeriklerin arıyorlar. Formül üreticileri, geleneksel yöntemlere eşdeğer performansa sahip ve benzer fiyatlara sunulan alternatif koruyucu sistemlerle, yasal düzenlemeleri yerine getirmek ve aynı zamanda pazar taleplerini karşılamak zorundalar.

Dolayısıyla da düşük konsantrasyonda etkili olan ve formülasyon açısından kolaylık sunan çözümler öncelik kazanıyor. Doğru koruyucunun seçiminde formülasyonun türü ve pH değerleri; bakteri, maya ve küfe doğru giden etkinlik spektrumunda hedeflenen nokta ve hedef bölgedeki yasal düzenlemeler gibi çok çeşitli faktörler rol oynuyor. Tüm zorluklara ek olarak, bir formülün yeterli derecede korunabilmesi için genellikle birden fazla koruyucu kullanılması gerekiyor.