Kırım Kongo Kanamalı Ateşi nedir? Kırım Kongo Kanamalı Ateşi belirtileri ve tedavisi

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, genellikle kenelerden bulaşan Bunyaviridae ailesinden, Nairovirüs grubuna ait virüs türünün yol açtığı hastalıktır. İlk olarak 12. yüzyılda ortaya çıkmıştır. Peki, KKKA nedir? Kırım Kongo Kanamalı Ateşi tedavisi var mı? İşte ayrıntılar...

Türkiye'de öldürücü Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı 2002 yılında görülmeye başladı. Ülkenin iç bölgelerinde yaygın olarak karşılaşılan hastalığın kesin bir aşısı veya özel bir tedavi yöntemi yoktur. Baş ağrısı, baş dönmesi, yüksek ateş, bel ağrısı, eklem ağrısı, karın ağrısı gibi kendini gösterir.

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ NEDİR?

Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), keneler tarafından taşınan Bunyaviridae ailesinden, Nairovirüs grubuna ait bir virüsle oluşan ateş, halsizlik, iştahsızlık, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal ve ileri derecedeki vakalarda kanama gibi bulgularla seyrederek ölümlere neden olabilen ve hayvanlardan bulaşan bir enfeksiyon hastalığıdır.

KKKA ilk olarak 12. yüzyılda Tacikistan'da ortaya çıkmıştır. Hastalık; keneler tarafından insanlara geçmesinin hemen ardından idrarda, tükürükte, rektumda ve abdominal kavitede kan görülmesi ve vücutta yaygın kanamalarla tarif edilmiştir. 1944-45 yıllarında Rusya'nın Kırım bölgesindeki Batı Kırım steplerinde çoğunlukla ürün toplamaya yardım eden Sovyet askerleri arasında görülmüştür. Hastalığa Kırım Hemorajik Ateşi adı verilmiştir.

Türkiye'de ilk olarak 2002 yılında görülmeye başlanmış ve 2003 yılında kesin tanısı konmuştur. KKKA vakaları, Türkiye'de bahar ve yaz aylarında görülür. İlk kez Tokat ili ve civarında dikkatleri çeken Kırım Kongo Kanamalı Ateşi vakaları çoğunlukla İç Anadolu'nun kuzeyi, Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu'nun kuzeyinde yoğunlaşır.

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ BELİRTİLERİ

Kırım kongo kanamalı ateşi yani KKKA; bir anda başlayan baş ağrısı, baş dönmesi, yüksek ateş, bel ağrısı, eklem ağrısı, karın ağrısı ve kusma gibi başlangıç ??belirtileri gösterir. Gözlerde, yüzde, boğazda kızarıklık ve damakta kırmızı lekeler yaygın olarak görülen belirtilerdir. Sarılık ve şiddetli vakalarda bilinç bulanıklığı da bu belirtilerdendir.

Daha ileri evrelerde cilt altı kanamalara bağlı deride ciddi morarma, şiddetli burun kanaması ve enjeksiyon bölgelerinde kontrolsüz kanamalar gerçekleşir. Kanama deri ve mukoza dışında, iç organlarda da görülebilir. İç kanama kan dolaşımında çöküntü veya şok sendromu ile sonuçlanabilir. Hastalığın ikinci haftasında karaciğer, böbrek veya dolaşım bozukluğu ölümle sonlanabilir.

KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ TEDAVİSİ

Hayvanların aracılığı ile insanlara bulaşan hastalığın özellikle bir tedavisi bulunmuyor. Tedavi çoğunlukla semptomatik ve destek tedavisini içerir. astalık sırasında sıklıkla gözlenen trombositopeni gerektiğinde düzeltilmeli, pıhtılaşma faktörleri yerine konmalıdır.

KKKA'DAN (KIRIM KONGO KANAMALI ATEŞİ) KORUNMANIN YOLLARI

Sağlık Bakanlığı söz konusu hatalığa yakalanmamak için gerekli önlemleri şu şekilde sıralıyor:

Tarla, bağ, bahçe, orman ve piknik alanları gibi kene yönünden riskli alanlara gidilirken, kenelerin vücuda girmesini engellemek maksadıyla mümkün olduğu kadar vücudu örten giysiler giyilmeli, pantolon paçaları çorapların içerisine sokulmalı ve ayrıca kenelerin elbise üzerinde rahat görülebilmesi için açık renkli kıyafetler tercih edilmelidir.

Kene yönünden riskli alanlardan dönüldüğünde kişi kendisinin ve çocuklarının vücudunda (kulak arkası, koltuk altları, kasıklar ve diz arkası dâhil) kene olup olmadığını kontrol etmeli,

kene tutunmuş ise hiç vakit kaybetmeden çıplak el ile dokunmamak şartıyla vücuda tutunduğu en yakın yerden tutarak uygun bir malzeme ile (bez, naylon poşet, eldiven gibi) çıkarmalıdır.

Kişi keneyi kendisi çıkaramadığı durumlarda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Kene ne kadar erken çıkarılırsa hastalığın bulaşma riskinin de o kadar azalacağı unutulmamalıdır.

Hastalık hayvanlarda belirti göstermeden seyrettiğinden hastalığın sık olarak görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilirler. Bu sebeple hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemelidir.

Hastalığa yakalanan kişilerin kan, vücut sıvıları ve çıkartıları ile hastalık bulaşabildiğinden, hasta ile temas eden kişiler gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, maske v.b.) almalıdır.

Kene tutunan kişiler, kendilerini 10 gün süreyle halsizlik, iştahsızlık, ateş, kas ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma veya ishal gibi belirtiler yönünden izlemeli ve bu belirtilerden bir veya bir kaçının ortaya çıkması halinde derhal en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmelidirler.

Hastalığa sebep olan mikrobun taşıyıcısı, saklayıcısı ve bulaştırıcısı olan keneler uçmayan, zıplamayan, yerden yürüyerek vücuda tırmanan eklem bacaklı hayvanlardır. Vücuda tutunan veya hayvanların üzerinde bulunan keneler kesinlikle çıplak el ile öldürülmemeli ve patlatılmamalıdır.

Keneler üzerine sigara basmak, kolonya, gaz yağı gibi maddeler dökmek kenenin kasılmasına sebep olarak vücut içeriğini kan emdiği kişiye aktarmasına sebep olacağı için yapılmamalıdır.