KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Odyoloji, Ses ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı İrem Konakçı kekemelik ve tedavisi hakkında bilgi veriyor!
Kekemelik ses, hece, sözcük tekrarları ve uzatmaları, duraklamalar, konuşmaya başlamada zorluk gibi belirtilerle konuşmanın akıcılığı ve ritminde meydana gelen bozukluklardır. Kekemelik kişiler arası iletişimi olumsuz yönde etkileyen bir sorundur. Aslında normal konuşan bireylerde günlük konuşmaları içerisinde zaman zaman kekelerler. Ancak bunu çoğu kez fark etmez ya da üzerinde durmazlar.
Toplumun ortalama %5'i belli bir dönem kekemelik sorunu yaşamış kişiler olmakla birlikte %1 kekeme bireylerdir. Erkeklerde kızlara oranla çok daha sık görülmektedir. Kekemelik daha erken dönemde de görülmekle beraber genellikle 3 - 4 yaş civarında ortaya çıkar.
Bu dönemde birçok çocukta herhangi bir terapi desteği almadan kendiliğinden geçer. Özellikle erken dönemlerde yani çocukların dil ve konuşma becerilerini edindikleri ilk yıllarda kekemelikle sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bu durum genellikle “normal akıcısızlık “ olarak tanımlanır. Kekemelik erkeklerde kızlara oranla 3 - 4 kat daha fazla görülmektedir.
Kekemelik tek başına gözlenmekle beraber, eşlik eden farklı konuşma bozuklukları ile de sıkça karşılaşılmaktadır.
Kekemeliğin nedenlerine ilişkin birçok görüş bulunmaktadır. Ancak kekemeliğin kesin ve tek bir nedeni yoktur. Yapılan bilimsel çalışmalara bakıldığında genetik psikolojik ve fizyolojik faktörlerin, öğrenme ve alışkanlıkların etkili olduğu görülmektedir. Ancak bunlardan hiç biri tek ve kesin neden olarak düşünülmemelidir.
Ülkemizde konuşma bozuklukları konusunda uzmanlaşmış kişilere 'Odyoloji ve Konuşma Bozuklukları Uzmanı' ya da 'Dil ve Konuşma Patoloğu' denmektedir. Kekemelik ortaya çıktığında bu uzmanlara başvurularak, mevcut durumun değerlendirilmesi, sorunun kendiliğinden mi yoksa terapi desteği ile mi düzeleceği konusunda görüş bildirmeleri istenmelidir.
Erken müdahale önemli olmakla beraber yetişkinlik dönemi de dahil her yaşta terapi uygulanabilir. Ülkemizde birçok yerde kısa ve kesin çözümler önerilmektedir. Ancak bilimsel olarak her bireye özel değerlendirme yapılması, uygun terapi yönteminin belirlenmesi ve en önemlisi bu alanda uzmanlaşmış kişiler tarafından bu desteğin verilmesi önemlidir.