Hastalığın tam tanımı, kimlerde daha çok görüldüğü, nasıl tedavi edilmesi gerektiği ve tedavi sonrası nelere dikkat etmek gerektiği gibi bilgileri sizin için hazırladık...
Özel Optimed Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Ayhan Akbıyık ile Dünya Glokom Haftası özelinde tıbbi adı "Glokom" olan, halk dilinde "Karasu Hastalığı" olarak bilinen göz hastalığını konuştuk. Hastalığın tam tanımı, kimlerde daha çok görüldüğü, nasıl tedavi edilmesi gerektiği ve tedavi sonrası nelere dikkat etmek gerektiği gibi bilgileri sizin için hazırladık...
Glokom nedir?
Glokom gözün içindeki basıncın artması durumudur. Basitçe anlatırsak, gözün içinde bir sıvı yapılır bu sıvı gözün içindeki dokuları besledikten sonra çok ince kanallardan gözü terk edip damarlardaki kana karışır. Eğer bu sıvının rutin çıkışında sorun olursa, yani o kanallarda tıkanıklık darlık olursa o sıvı gözün içinde birikmeye başlar, bu da gözün içinde basıncı artırır. Bu basınç artışı da gözün içindeki dokulara, hücrelere zarar vererek hasara yol açar.
Bu hastalığın halk dilindeki adı "Karasu Hastalığı"'dır.
"Karasu hastalığının görülme oranı ortalama %1-2 oranında iken, ailesinde olanlarda bu oran %10'a kadar çıkıyor."
Glokom neden oluşur?
Glokom hastalığının birden fazla sebebi vardır. Gözün içindeki olaylardan kaynaklanabilir, çeşitli göz hastalıklarından kaynaklanabilir.
Bizim en çok gördüğümüz glokom türü tipi Primer Açık Açılı Glokom dediğimiz, yaşla birlikte artan ve gözün yapısına bağlı olan bir tip. Ayrıca bu hastalığın genetik geçişi olduğunu da düşünüyoruz. Çünkü anne babasında ya da akrabalarında olanlarda daha sık görülüyor. Bütün toplumda bu hastalığın görünme oranı %1 – 2. Fakat anne ve babada varsa bu %10'lara kadar çıkıyor.
Glokom rahatsızlığının belirtileri nelerdir?
Bu hastalığın ilk safhalarında yakalanan kişilerin anlamaları mümkün olmuyor. Ancak en çok görülen tipi Primer Açık Açılı Glokom hastaları genelikle görmelerinin etkilenmesi şikayeti ile bize başvuruyorlar. Bir de Kapalı Açılı Glokom dediğimiz gürültülü bir glokom türü var. Kırmızı göz, gözde ağrı şikayeti ve bulanık görme şikayetleriyle başvururlar. Ve hastalar bu belirtiye dayanamayacakları için hemen doktora başvururlar. Fakat hastalığın bu en çok rastlanan Primer Açık Açılı tipinde oldukça sinsi ilerlediğinden, hastalar son aşamaya kadar bir şey fark etmeyebilirler.
Glokom rahatsızlığını artıran risk faktörleri nelerdir?
Primer Açık Açılı Glokom için rahatsızlığı artıracak bir risk faktörü damar sertliği, hipertansiyon gibi hastalıklarda, Kapalı Açılı Glokom için bazı ilaçlar, göz ile ilgili geçirilen çeşitli operasyonlar ya da yaşanan çeşitli göz rahatsızlıkları bu riski artırır. Aynı zamanda en önemli artıran faktörlerden biri de diyabet.
Glokom tedavisi...
Öncelikle hastaların göz tansiyonlarını takibe alıyoruz, bunu belli bir seviyede tutacak ilaçlarımız var, bunların kullanımını öneriyoruz. Eğer bu ilaçlarla göz tansiyonunu belli bir seviyede tutamıyorsak o zaman cerrahi müdahale düşünüyoruz. Cerrahi müdahalede de kanalların yetersizliği nedeniyle yeni kanallar açıyoruz. Bu kanallardan gözün içindeki sıvı gözde birikmeden kana karışıyor. Böylece hastanın şikayetlerine çözüm bulmuş oluyoruz.
Glokom'u görülme yaş oranı nedir?
Bu hastalıkta birçok hastalıkta olduğu gibi yaş oranı var. 40 yaşından sonra görülme oranı oldukça yüksek ve yaş ilerledikçe de bu oran artmaya devam ediyor.
Glokom'un beslenme ile bir bağlantısı var mı?
Beslenme ile direkt bir bağlantısı yok. Ama damar sertliği, hipertansiyonu olan kişilerde görülme oranının daha yüksek olduğuna dair bir teori var. Ayrıca bu rahatsızlıklara sahip kişilerde glokom çok daha çabuk ilerliyor. Bu kişilerde beslenme düzeni ve diyet programları damar sertliği ya da hipertansiyonu düşünülerek yapılması gerekir. Böylece riski azaltmış olurlar.
"Tüm bireylerin her 2 yılda bir gözlerini kontrol ettirmelerini istiyoruz, çünkü artık rutin kontrollerde göz tansiyonu ölçümü yapılıyor."
Glokom sonrası hastalara önerileriniz var mı?
Evet mutlaka takip öneriyoruz. Hastalarımızdan ilaçlarını çok düzenli kullanmalarını istiyor ve göz tansiyonlarını sürekli ölçtürmelerini istiyoruz. Hastaların gözlerindeki hasarı bazı filmlerle takip ediyoruz. Eğer o hasar artıyorsa ilk olarak ilaçlarını değiştiriyoruz, daha da ilerleyen bir durum olursa o zaman da cerrahi müdahaleye karar veriyoruz.
Tüm bireylerin her 2 yılda bir gözlerini kontrol ettirmelerini istiyoruz, çünkü artık rutin kontrollerde göz tansiyonu ölçümü yapılıyor, biz Optimed hastanesi olarak mutlaka göz muayenesi yaptığımız tüm hastalarda göz tansiyonu ölçüyoruz, bununla ilgili risklere bakıyoruz ve böylece erken teşhis gerçekleştirebiliyoruz.