Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Reha Yavuzer, "Hastalık nedeniyle meme dokusu cerrahi olarak alınan kadınlara meme yapılması, hayatla barışmaları açısından çok önemlidir" dedi. Prof. Dr. Yavuzer, Point Otel'de düzenlenen basın toplantısında yaptığı sunumda, meme kanseri nedeniyle meme dokusunun alınmasının giderek artan sayıda gerçekleştirilen bir operasyon olduğunu ifade etti.
Bazı durumlarda meme ameliyatının gerçekleştirildiği seansta yeniden meme yapılmasının söz konusu olduğunu anlatan Yavuzer, böylece hastanın meme ile girdiği ameliyattan yine yeni bir meme ile çıktığını kaydetti. İleri evrede tanı konulan ya da ışın tedavisi uygulanacak hastalara, hastalıksız geçirdiği birkaç yıldan sonra meme yapılmasının doğru bir yaklaşım olduğuna işaret eden Yavuzer, şöyle devam etti: "Meme dokusu gibi gerek fiziksel, gerekse psikolojik açıdan çok önemli bir organın kaybı kadınlarda psikolojik sorunlara yol açmakta, içe kapanıklılık, eşi ve çevresiyle ilişkilerinin bozulması gibi sonuçlara neden olmaktadır. Hastalık nedeniyle meme dokusu cerrahi olarak alınmış kadınlara plastik cerrahi yöntemiyle meme yapılması hayatla barışmaları açısından çok önemlidir.
Yeniden meme oluşturmak için kullanılabilecek bir yöntemin hastanın kendi dokuları ile meme onarımı olduğunu dile getiren Yavuzer, diğer tedavi seçenekleri arasında doku genişletici ve kalıcı silikon protezlerle yeniden meme oluşturulmasının bulunduğunu belirtti.
Silikon meme protezlerinin bir dönem ABD'de yasaklandığını ve orada yaklaşık 20 yıl süren araştırmalar sonucu bu maddenin kanserle ilişkisinin olmadığının tespit edildiğini, daha sonra da Amerika'da bu yasağın kaldırıldığını vurgulayan Yavuzer, "Silikon protezlerin meme kanserine yakalanma riskini artırıp artırmadığı ve oluşan bir meme kanserinin saptanmasını gizleyip gizlemediği konusu uzun yıllardır tartışma ve merak konusudur.
1995 yılında Kanada'da 11 bin hasta üzerinde yapılan ve bugüne dek yapılmış en fazla hasta sayısına sahip bir araştırmada, meme büyütme ameliyatı uygulanmış hastalardaki meme kanseri görülme oranı, meme protezi olmayan hastalarla karşılaştırılmış ve sonuçta meme büyütme ameliyatı uygulanan hastalardaki meme kanseri görülme sıklığında genel nüfusa oranla istatistiksel olarak belirgin fark olmadığı saptanmıştır" dedi.
Geçen yıllarda dünya çapında yapılan tartışmalar ve yayınların, göğüslerine silikon protez yerleştirilen kadınların daha çok meme kanserine yakalanmadığını ortaya çıkardığını belirten Yavuzer, "Sonuç itibarıyla tıbbi silikon kansere neden olmaz. Protezlerin anne sütünü engellemediği tespit edildiği için protezli kadınlar da normal bir hamilelik ve emzirme dönemi geçirebilir" diye konuştu.
Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesinde genel cerrah olan Canan Uzel de meme kanserinin kadınlarda en sık görülen kanser türü olduğunu, meme kanserinde erken tanının çok büyük önem taşıdığını, erken tanı halinde yüzde 90-95'ler oranında tedavi şansının bulunduğunu söyledi. Meme kanserini önleyecek yöntemin henüz keşfedilmediğini ancak korunma yöntemlerinin uygulanması gerektiğini vurgulayan Uzel, düzenli egzersiz, alkol tüketiminin azaltılması, yağlı yiyeceklerden uzak durmak gibi faktörlere dikkat edilmesi gerektiğini kaydetti.
Uzel, sadece ailesinde meme kanseri öyküsü bulunanların değil, her kadının risk altında olduğunu ifade ederek, 35 yaşında mutlaka ilk mamografinin yaptırılması ve 40 yaşından sonra yılda bir kez mamografi çektirilmesi gerektiği uyarısında bulundu.