İzmit Körfezi'nde Pusula Denizanaları Müsilajdan Etkilendi

İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar, İzmit Körfezi'nde pusula denizanaları gözlenmesinde müsilajın etkili olduğunu söyledi.

MEHMET YUSUF MELİKOĞLU/ŞENGÜL AZBAY - İstanbul Üniversitesi Su Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Melek İşinibilir Okyar, İzmit Körfezi'nde pusula denizanaları gözlenmesinde müsilajın etkili olduğunu söyledi.
Okyar, su altı görüntüleme yönetmeni ve belgesel yapımcısı Tahsin Ceylan'ın, İzmit Körfezi'nde yaptığı dalışta kayda aldığı pusula denizanaları hakkında, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Atlantik kökenli olan pusula denizanasının Akdeniz ve Ege Denizi'nde de görülen bir tür olduğunu anlatan Okyar, bu türün Marmara'da ilk kez 2000 yılında Erdek Körfezi'nde, o tarihten sonra da Marmara Denizi'nde özellikle kıyısal alanlarda gözlendiğini kaydetti.
Marmara Denizi'nde 2000 yılından itibaren başta denizanaları olmak üzere çeşitli çalışmaları olduğunu anımsatan Okyar, "Pusula denizanasının sayılarında Marmara Denizi'nde ilk kez 2007-2008 yılında gözlenen müsilaj olayından sonra artış yaşandığını gözlemledik. Marmara Denizi'nde özellikle güney kıyılarında, Erdek Körfezi'nde ayrıca Çanakkale Boğazı girişi ile İstanbul Boğazı civarları ve İzmit Körfezi'nde o süreçte çok yoğun olarak görüldü. Sonraki yıllarda bu türün artışını fazla görmedik. Marmara Denizi'nde kıyısal alanlarda tek tük görülüyordu. 2021 yılında meydana gelen müsilaj olayından sonra bu yıl da pusula denizanalarının sayısında artış meydana geldi." diye konuştu.
"Zehri diğer denizanalarına göre daha etkili"
Pusula denizanalarının orta derecede zehir etkisine sahip ve Marmara Denizi'nde rastlanan diğer denizanalarına göre daha yakıcı bir tür olduğunu aktaran Okyar, "Zehri diğer denizanalarına göre daha etkili. Temas ettiğinde insana acı yaşatıyor. Bu sebeple temastan kaçınılmalı." uyarısında bulundu.
Dünyada daha zehirli, öldürücü denizanası türlerinin mevcut olduğunu ancak pusula denizanasının öldürücü bir tür olmadığını kaydeden Okyar, şu bilgileri aktardı:
"Tüm denizanalarında olduğu gibi bu türde de düşmanlarından korunmak ve avlarını yakalamaya yarayan mikroskobik organ olan yakıcı kapsüller bulunur. Yakıcı hücreler tentakül dediğimiz dokunaçlarda ve vücudunun etrafında yer alır. Yakıcı hücrelerin insana teması ile görülen etkileri, yanma ve kaşınmadır. Bu denizanasının değdiği yerde biraz acı veren, kaşınan isilikler oluşur. Fakat alerjik bünyeli insanlarda bu zehrin etkisi daha kuvvetli olabilir.
Ayrıca göz, burun ve ağız çevresi gibi hassas bölgelerin temasından da kaçınılmalıdır. Temas edilen yere hiçbir şekilde tatlı su değdirilmemelidir. Denizanalarının zehirli hücreleri, temas esnasında vücuda yapıştığından ve bu parçalarda deşarj olmamış hücreler bulunabileceğinden ilk yıkamadan sonra temas edilen bölge, kredi kartı veya banka kartı gibi sert bir materyal ile yumuşak bir şekilde taranarak zehirli hücrelerin vücuttan çıktığına emin olunması lazım."
"Tatlı su zehrin daha aktif bir duruma gelmesini sağlar"
Tedavi noktasında en önemli hususun tatlı su ile yıkamadan kaçınmak olduğunu vurgulayan Okyar, "Tatlı su ve duş zehrin daha aktif bir duruma gelmesini sağlar. Bu sebeple ilk tedaviden sonra temas edilen bölgeye amonyak veya sirke dökülebilir. Yanma ve kaşıntıyı almak için lokal anestezik madde içeren merhemler kullanılabilir." diye konuştu.
"Ortamımıza renk kattı"
Gölcük ilçesi Değirmendere Mahallesi Çınarlık mevkiinde yaptığı dalışta 10 metre derinlikte 2 pusula denizanasını görüntüleyen Ceylan ise, kayda aldığı pusula denizanasının birinin 30-35, diğerinin 20 santimetre civarında olduğunu belirtti.
Ceylan, "Gölcük Değirmendere çalışmamızda sıkça karşımıza çıkan tür, büyüleyici görselliğiyle de ortamımıza renk kattı." dedi.