EINSTEIN DA DİSLEKSİYDİ
"Disleksi en basit tanımı ile yaygın öğrenme bozukluğu veya öğrenme farklılığı olarak adlandırılır. Okullardaki her 6 çocuktan 1 tanesi ve her 10 insandan 1'i aslında disleksidir. Disleksi korkulacak bir öğrenme bozukluğu mudur? 160 IQ'ya sahip Albert Einstein'ın disleksi olduğu düşünüldüğünde korkulacak bir durum olmadığı anlaşılıyor. Önemli olan erken dönemde bu tanının konulabilmesidir.
En sık görülen problem okuma bozukluğudur. Onun dışında dil problemleri, sosyal yaşama ait problemler, yazma problemleri görülür. Öğrenme bozukluğu kendi içerisinde de bölümlere ayrılır.
Disleksi (okuma güçlüğü): Bu çocuklarda okurken atlama, harfleri karıştırma sık görülür. Harfler ona çok yakın gelir. 'Can' yerine 'çan' diyebilir ve bunu fark etmezler. Hecelerin yerlerini değiştirirler veya kelimeleri tersten okurlar. Kendilerine göre bir okuma tarzı geliştirdikleri için okuduklarını anlayamazlar, özet çıkar denildiğinde başka şeyler konuşurlar.
Disgrafi (yazma güçlüğü): Okurken kendilerine harflerden bir kalıp uydurdukları için yazım hataları sık görülür. 'B' harfi yerine 'd' harfini kullanırlar. Noktalama işaretlerine dikkat etmezler. Özellikle bu tip çocuklar okuma ödevlerini yapmada çok güçlük çıkartmazken yazma ödevlerinde büyük güçlük çıkartırlar.
Diskalkuli (aritmetik bozukluk): Matematik işlemlerinde zorlanma görülür. Sayıları ters yazarlar(15'i 51 yazmak gibi), işlem yapmak onlar için zordur. İşlem yaparken toplama, çarpma gibi sembolleri karıştırdıkları için sonucu yanlış bulurlar. Sayıları karıştırırlar (6'yı 9 algılamak gibi). Günlük hayatta para saymak, para işleriyle uğraşmak hoşlarına gitmez.
AYAKKABI BAĞLAMA, DÜĞMELERİ İLİKLEMEDE SORUN...
Bunların dışında dil konuşma bozukluğu vardır ve erken dönem disleksi belirtilerinden birisidir. Geç konuşma veya konuşurken harfleri yutma, yanlış söyleme görülür. Sözel olmayan öğrenme bozukluğu olan çocuklar sağ-sol ayrımı yapamazlar, yeni bir beceri kazanmada yaşıtlarından geride kalırlar.
Bu kavramların hepsi farklı alanlar gibi görünse de aslında hepsi disleksi içindedir. Yukarıdaki birçok kavram okul çağındaki çocukları anlatmaktadır. Okul öncesi belirtiler ise telaffuz zorluğu, harfleri öğrenmede isteksizlik, ayakkabı bağlama, düğmeleri fermuarları kullanmada sorun, boyaları kalemleri düzgün şekilde kontrol edememek, televizyona ilgisizlik, arkadaş isimlerini karıştırma, hafıza problemleridir. Özellikle ailelerin ve ana okulundaki, kreşteki öğretmenlerin dikkat etmesi gereken önemli noktalardır.
DİSLEKSİYE KARŞI REFLEKS TERAPİ
Refleks Terapi ile beynin yeniden eğitilmesi ve iki hemisfer arasındaki iletişimin yeniden sağlanması temel alınır. Refleks Terapi'yle uyuyan hücrelerin, beyin bölgelerinin aktif hale getirilmesi amaçlanır. Disleksi türlerine göre veya ortaya çıkan özelliklere göre beyinde farklı bölgeleri etkiler ve tedavimizde de bize bu yol gösterir. Bilindiği gibi beynimiz 2 hemisferden oluşur ve bu iki hemisfer arasında bağlantı zayıflamıştır. Dislekside en çok beynin Parietal Lobu etkilenir. Çünkü okuma, yazma ve aritmetik yeteneklerimiz gibi işlevlere sahip olan beyin bölümüdür. Fakat doğru değerlendirme çok önemlidir. Çünkü çocuk okurken sıkıntı çekebilir fakat acaba konuşma bozukluğu olduğu için mi okurken ağzından çıkanlar farklı anlaşılıyor? Eğer böyle bir sıkıntı varsa beynin Frontal Lobu konuşma ile ilgili bölümüdür ve o bölgede bir sıkıntı vardır. Ya da not tutmakta güçlük geçen bu çocuklar yazamadıkları için mi yoksa hafıza problemleri yaşadıkları için not tutamıyorlar. Bu noktada da devreye beynin Temporal Lobu girer çünkü hafıza bu bölümle ilgilidir. Doğru değerlendirme dikkat edilmesi gereken noktadır.
Refleks Terapinin en büyük artılarından birisi bu uygulamayı 2 günlük kurs şeklinde 'aile eğitim programı' adı altında sizlerde alarak evde çocuğunuza uygulayabilirsiniz."