Yaz mevsimi nedeniyle insanların serinlemek için denize, göle veya havuzlara gittiğine işaret eden Karaaslan, serinleme sırasında en büyük tehlikenin halk arasında ''balıklama atlayış'' olarak bilinen yüksekten atlamak olduğunu söyledi.
Denize ve derinliği belli olmayan sulara yüksekten atlamanın riski, hayatınızla kumar oynamakla eşdeğer'' diyen Karaaslan, şu uyarılarda bulundu;
Deniz ve derinliği olmayan sulara yüksekten atlamak büyük bir risk. Suya atlarken yapılan bir hata boyun kemiğinin kırılmasına, ardından da omurilik yaralanmasına neden olabilir. Balıklama atlamak, su derinliği iki metreden az ise oldukça tehlikelidir. Başın elden önce suyun tabanına çarpması nedeniyle boyun kemiklerinde kırılmalar oluşabilir.
Kırık, omurga içinden geçen omuriliği (bir santim çaplı) zedeleyebilir ve çoğu zaman kopartabilir. Omurilik hasarlarının en tehlikeli olduğu yer boyun bölgesinde olanıdır.''
Başın ani olarak suyun tabanına çarpması ile sonrasında ani ölümler veya ömür boyunca kalacak tam felçlerin olabildiğine de dikkati çeken Karaaslan, balıklama dalma sonrasında boyun hasarı oluşmasa bile başın sert zemine çarpması nedeniyle ani bilinç kaybı gelişmesi sonucu çok iyi yüzme bilenlerin bile boğulabildiklerini kaydetti.
Birkaç saniye içinde gelişen bu olaya dışarıdan birinin yardım etme olasılığının ise oldukça zayıf olduğunu dile getiren Karaaslan, ''Trafik kazalarında olduğu gibi atlama sonucu oluşacak boyun kemiği ve omurilik zedelenmelerinden korunmak için hayatımıza daha bilinçli sahip çıkmalıyız. Derinliği ve taban yapısı tam bilinmeyen sulara dalarak girmekten kaçınmalıyız'' diye konuştu.
Tamer Karaaslan, bulanık göl suları ve sonradan doldurulan kıyılarda riskin oldukça yüksek olduğunu vurgulayarak, özellikle taş ve kaya gibi zemin yapısı düzensiz sulara balıklama dalmanın büyük risk olduğunu sözlerine ekledi.