Yaz aylarına koronavirüs salgınının gölgesinde giren Türkiye ve diğer ülkelerde Covid-19'un deniz suyu ve havuzda bulaşma riski merak konusu oldu. Yapılan araştırmalar, koronavirüsün deniz ve havuz suyundan bulaşma ihtimalinin çok düşük olduğunu ortaya koysa da uzmanlar, tatil merkezlerindeki ortak alanlarda güvenli mesafeye dikkat etmeleri konusunda vatandaşları uyarıyor.
İstanbul Esenyurt Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Muhsin Öztürk, virüsün havuzdan ve denizden bulaşmadığını teyit ederek, "Bu konuda denize ve havuza girmenin problem oluşturmadığını ifade edebiliriz, fakat özellikle havuzlarda bazı önlemlerin alınması gerekir. Bu önlemler de havuz suyundan bulaştığı için değil, şezlonglar, tırabzanlar, kullanılan malzemeler, soyunma odaları ve bu odalardaki malzemelerin temizlik ve dezenfeksiyonu, tabi ki de insanlarla olan mesafemizin korunmasıdır" dedi.
Havuz suyu dezenfekte edilmeli
Bu hususlara dikkat edildiği takdirde bir sorun olmayacağını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi Muhsin Öztürk, "Denizler daha avantajlı. Deniz suyunun tuzlu olması ve sahillerin daha açık ve geniş alanlar olmasından dolayı virüs bakımından daha güvenli olduğunu söyleyebiliriz. Ancak yine de bazı önlemler almamız gerek. Havuzlarda Covid-19 mücadelesi ve alınacak önlemler ile ilgili sorumlu bir görevli olmalı ve bu görevlinin konu ile alakalı eğitim almış olması gereklidir. Havuz suyunun da dezenfekte edilmiş olması gerekiyor. Bütün yüzme havuzları; tatil yerleri, siteler ve özel havuzlarda belirli aralıklarla kimyasal dezenfektan maddelerle dezenfekte edilmektedir. Bu işlemin daha dikkatli ve aksatılmadan periyodik yapılması gerekir. Dezenfeksiyonda doz çok önemli olup virüsü ve diğer bakterileri yok etmek isterken kimyasalların sağlığımızı bozabileceğini de unutmayalım." diye konuştu.
Şezlonglar arasında bir buçuk metre mesafe olmalı
Dr. Muhsin Öztürk ayrıca sahil ve havuz kenarında kullanılan ekipmanların yine dezenfektanlarla yüzeylere zarar vermeyecek şekilde temizlenmesi gerektiğini belirterek, "Artı olarak mesafe çok önemli. Şezlonglar hiç olmazsa bir buçuk metre aralıklarla düzenlenmeli ve gelen kişilere de gerek yazılı, gerek sözlü olarak mesafeleri korumaları ve maske kullanmaları konusunda da uyarılar yapılmalı. Turistik tesislerde müşteri kaçmasın düşüncesiyle bazen bu uyarılar ihmal ediliyor ancak sağlığımız çok daha önemli" şeklinde konuştu.
Güneş bağışıklık sistemimizi kuvvetlendirir
Havuz kenarında yemek ve içecek tüketme noktasında tavsiyelerini aktaran ayrıca tatilin ve güneşin bağışıklık sistemimize faydalı olacağını da belirten Öztürk, "Kullandığımız yiyecek ambalajlarının temiz olması, sabunla yıkanması yeterli olur. Sonuçta yiyeceklerden virüsün geçmediğini biliyoruz. Bunun yanı sıra Evden dışarı çıkarak tatile gitmenin ve güneş ışınlarıyla muhatap olmak bağışıklığımızı güçlendirir, mikroorganizmalar da belirli oranda azalacaktır. Güneş ışınları vücudumuzda D vitamini sentezlenmesini sağlar. D vitaminin vücudumuzda yeterli düzeyde olmasının da bağışıklık sistemimizin güçlü olmasında çok önemli katkısı vardır. Güneş ışınlarının ve tatilin de böyle bir dolaylı etkisinin olacağını ifade edebiliriz" açıklamasında bulundu.
Şekerli ve yağlı gıdalar yerine meyve tüketmeliyiz
Mesafenin her ortamda önemli olduğuna tekrar vurgulayarak tatilde de yeme içme alışkanlıklarımıza dikkat etmemiz noktasında uyarılarda bulunan Öztürk son olarak da, "Denizde, evde dinlenirken, yemekte kısaca her yerde fiziki ve sosyal mesafenin muhafaza ediliyor olması lazım. Mesafe, maske ve hijyenden oluşan üç önemli kuralı hassasiyetle uygulamamız gerekir. Bunun yanı sıra ellerimizi sadece su ile değil, sabunla sık sık usulüne uygun 20 saniye yıkamalıyız. Aksi halde elimizi ıslatmakla yetinirsek virüsün yayılmasına bile sebep olabiliriz. Beslenmemize, bağışıklık sistemimizi güçlendirmeye tatilde de dikkat edilmesi gerekiyor. Şekerli ve yağlı gıdalar yerine bol sebze ve meyve tüketmek gerekiyor. Yüzme ve egzersizle de bağışıklığı güçlendirme noktasında mücadeleye devam edeceğiz" dedi.