Hareketsiz yaşam kolon kanseri riskini artırıyor

1-31 Mart Dünya Kolon (Kalın bağırsak) Kanseri Farkındalık Ayı nedeniyle değerlendirmelerde bulunan Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Levent Demirtürk, kolon kanserinin ortaya çıkma nedenleri, belirtileri, tanı ve tedavi yöntemleri ile ilgili bilgi verdi.

Prof. Demirtürk "Kalın bağırsak kanseri, genetik yatkınlık ve çevresel faktörlerin etkileşimi ile ortaya çıkan heterojen bir hastalıktır ve erken tanı ile tedavi edilebilir. Hastalığın yüzde 70'i sporadik olarak (çevresel faktörler ile)  ortaya çıkabilir, böylece dengeli olmayan beslenme alışkanlıkları, tütün kullanımı, hareketsizlik ve aşırı kilo kolon kanserini tetikleyebilir " dedi. Kolon kanserinin erkeklerde kadınlara göre daha sık görüldüğünü aktaran Emsey Hospital Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Levent Demirtürk, "Kolon kanseri, Avrupa'da her iki cinsiyette 3'üncü, dünya geneline baktığımızda ise kadınlarda meme kanserinden sonra 2'nci sıklıkta görülmektedir" diye konuştu. Prof. Dr. Levent Demirtürk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Başka neden yoksa hastalık; karında huzursuzluk, karın ağrısı, kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk, kansızlık, dışkıda kan gözlenmesi, dışkılama alışkanlığında değişiklik gibi belirtiler verebilir. Bu belirtiler, kanserin yerleştiği bölgeye göre değişiklik gösterebilir. Makat bölgesine yakın veya bağırsağın sol tarafına yerleşen kanserler daha erken belirti verir."

YAŞ TEMEL RİSK FAKTÖRÜDÜR

Kolon kanserinde yaşın en temel risk faktörü olduğunu, 50 yaşından itibaren kalın bağırsak kanserinin görülme sıklığının arttığına dikkat çeken Prof. Dr. Demirtürk, "Hareketsiz yaşam süren, dengesiz beslenen, alkol, tütün mamülleri tüketen, İltihabi bağırsak hastalığı olan, bağırsağında kanser öncüsü polip bulunan, ailesinde kolon kanseri geçmişi olan ve kendisinde daha önce tespit edilmiş başka kanserler bulunan kişiler risk grubunda" dedi.

EGZERSİZ VE BESLENMEYE DİKKAT

Fiziksel egzersizlerin önemini vurgulayan Prof. Dr. Demirtürk Fizik egzersiz olarak haftada en az üç gün, 45 – 60 dakika tempolu yürüyüşün faydalı olduğunu belirterek, "Kırmızı et tüketimi azaltılmalı, işlenmiş et tüketiminden uzak durulmalı (salam, sosis, sucuk vb.), taze sebze, meyve, kalsiyum, lif, omega 3, folat, B vitamini de içeren dengeli beslenmeye dikkat edilmeli, kömürle doğrudan temas ederek pişen gıdalar mümkünse tüketilmemeli, ideal kilo muhafaza edilmeli" diye konuştu.

50 YAŞINDAN İTİBAREN KOLONOSKOPİ YAPTIRIN

50 yaşın kritik olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Demirtürk, "Ailenizde kolon kanseri olmasa bile 50 yaş kolon kanseri için orta risk grubudur. Bu nedenle 50 yaşından itibaren diğer tarama yöntemlerine göre etkin olan ve günümüzde güncel yaklaşım kolonoskopi tetkikinin önerilen sürelerde yapılması ihmal edilmemeli" ifadelerini kullandı. 

ERKEN TANI HAYAT KURTARIR

Kolon kanserinin erken evrede teşhis edilmediği takdirde ölümcül seyredebilen hastalık olduğunun altını çizen Prof. Dr. Demirtürk, "Erken evrede teşhis edilip takip ve tedavi edilen hastalar normal yaşamlarını sürdürebilirler. Kanser tanısı konulan hastalarda tedavi, kanserin bağırsakta yerleştiği yere, tutulan kısmın uzunluğuna, etrafa veya bir başka organa yayılıp, yayılmamasına göre farklılık gösterir. Bu bağlamda genel olarak tümörlü kısmın veya bağırsağın bir bölümünün alınması veya radyoterapi, kemoterapi uygulanması gerekebilir. Tedavi edici cerrahi şansı olmayan hastalarda ise bağırsak tıkanıklığının önlenmesi amacıyla, tümörün yeri de uygunsa metalik stent takılması veya kemoterapi uygulaması başlıca tedavi uygulamalarıdır" diyerek sözlerini sonlandırdı.

İlgili Sağlık Konuları