Çevrenize baktığınızda her nesneyi, kişiyi ve renkleri görüyorsunuz. Ancak biri size aslında kör olduğunuzu gerçekte göremediğinizi söylerse ne tepki verirdiniz? Muhtemelen dalga geçtiğini söyler ve gördüğünüze ikna etmeye çalışırdınız. Peki, ya beyniniz size oyun oynuyorsa…
Beynin göze yaptığı illüzyon; Anton Sendromu
Beyin ve duyular arasındaki ilişki zannedilenden daha karmaşıktır ve kimi zaman duyularımızdan aldığımız sinyaller yanıltıcı olabilir. Sözgelimi, beyin kanlanmasındaki bir soruna bağlı olarak körlüğün geliştiği Anton Sendromu'nda hasta göremediğini inkar eder. Bunun nedeni, görmesi ama gördüklerinin beynin yorumu ile çarpıtılmasıdır.
Kortikal körlük, beynin oksipital korteksindeki görsel alanın zarar görmesi sonucu normal görünen bir anda meydana gelen, tam ya da kısmi görme kaybıdır. Bu hasar çoğunlukla unilateral ya da bilateral( çift taraflı) posteriorserebral damar tıkanması nedeniyle oksipital kortekse kan akışının yeterli olmamasından kaynaklanır. Kortikal körlüğü olan bir hasta genellikle görme kaybına uğradığının ya çok az farkındadır ya da hiç farkında değildir. Bu duruma Anton Sendromu denir.
Körlük nasıl inkar edilebilir?
Bir göz sinirinin hasarı, oluşan hasarın derecesine göre o gözde körlüğe neden olabilir. Görme yollarının hasarlanması da ilgili gözde tam körlüğe yol açabilir. Beyin kürelerinden kaynaklı körlükte ise kural, her iki beyin yarım küresindeki görme merkezinde hasar olmasıdır. Bu durumda hastalarda (ani, dakikalar veya saatler içinde) görme kaybı gelişir. Genellikle;
Beyin damarlarında tıkanma,
Kafa travması,
Dejeneratif bozukluklar,
Metabolik bozukluklar sebebiyle oluşur.
Hastalar kör olduğunu algılayamaz
Anton Sendromu, kortikal körlüktür ancak sadece bu kadarla sınırlı değildir. Bu hastalarda, görme kaybına ek olarak beyin bölgeleri arasındaki iletişimde de sorun vardır. Anton Sendormu'nda hasar sadece görme merkezinin harabiyetiyle sınırlı olmayıp görme merkezi ile diğer beynin bölgeleri arasındaki bağlantılarda da fonksiyon kaybı gelişir.
Hastalarda, düşünme ve konuşma bölgeleriyle görme merkezi arasındaki bağlantılar bozulur. Buna bağlı olarak kişi, görme kaybıyla beraber bu kaybı algılayabilme yetisini de yitirir. Hastalar sanki görüyormuş gibi, gerçek dışı bilgiler üretebilir ya da başkalarından aldıkları tepkiler nedeniyle bir sorun olduğunu hissederlerse durumu ortamın iyi aydınlanmamış olmasına ya da gözlüklerini takmamış olmamalarına bağlar. Bu durum körlüklerini hem ihmal hem de inkar etmelerine yol açar. Bu da tahmin edileceği üzere kişiyi, önemli tehlikeler içine sokabilir.
Beyin görüntüyü içeride üretir
Anton sendromu hastaları kör değilmiş gibi davranmazlar, görme sorunlarının olmadığına gerçekten inanır ve durumlarını samimi olarak inkar ederler. Gerçekten de görme olduğunu sandıkları bir deneyim yaşamaktadırlar; ancak görüntü tümüyle içeride üretilmektedir.
Anton Sendromu, görme merkezinin de içinde olduğu beynin arka bölümünü sulayan damarların tıkanmasıyla gerçekleşir. Genelde tek taraflıdır ama çift taraflı olursa durum daha da vahimdir. Tek taraflı olduğunda, uzun zaman fark edilemeyebilir. Çünkü hastalar, görme problemi yaşadıklarının farkında bile değildir. Bir şeylerin ters gittiğini anlayana kadar epeyce eşyaya çarpabilirler. Her ne kadar bakmak ve görmek ayrı şeylerdir dense de bu hastalar baksa da görse de olay değişmez. Çünkü hasta, yanılsamalı bir görüş algısı içerisindedir.
Nasıl teşhis edilir?
Bu durumda hastalarda görüş yetenekleri kaybolsa da gözbebeği ışığa tepki vermeye devam eder. Sendromun var olduğunu anlamak için optik sinirlerin ve kortikal olmayan göz fonksiyonlarının normal bir şekilde işlediği test edilir. Bunun için hastaya normal şartlarda kolaylıkla tarif edebileceği şeyleri tanımlaması istenir. Örneğin burada kaç kişi, bu hangi renk gibi. Çoğu zaman hasta sayıları tutturamaz ve renklere tereddütsüz beyaz der. Bu noktada teşhis konulabilir ancak etkili bir tedavisi şu an için yoktur.