Glokom Hastaları İçin Umut Işığı

Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesinde akademisyenlerce yürütülen araştırma projesi kapsamında hidrojen sülfür uygulamasıyla halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen glokom hastalığının tedavisi hedefleniyor.

ATAKAN ÇITLAK - Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesinde akademisyenlerce yürütülen araştırma projesi kapsamında hidrojen sülfür uygulamasıyla halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen glokom hastalığının tedavisi hedefleniyor.

TÜBİTAK tarafından desteklenen proje, Giresun Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Selçuk Takır başkanlığında Göz Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyeleri Yrd. Doç. Dr. Murat Atabey Özer ve Yrd. Doç. Dr. Serkan Özen, Histoloji Embriyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zülayha Erişgin, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Yaşlı Bakım Bölümü Öğretim Görevlisi Ayça Toprak ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji Embriyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Tekelioğlu'ndan oluşan ekip tarafından yürütülüyor.

Hayvanlar üzerinde gerçekleştirilen ve hidrojen sülfür tedavisi uygulanan deney hayvanlarının göz tansiyonlarının düştüğü ve retinadaki hasarın engellendiği yönünde bulgular elde edilen projenin 1,5 yıl sonra tamamlanması ve ortaya çıkacak tedavi yönteminin glokom hastaları için umut ışığı olması amaçlanıyor.

Projenin yürütücüsü Doç. Dr. Selçuk Takır, AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında göz tansiyonu olarak bilinen glokomun, genel olarak pek belirti vermeyen bir hastalık olduğunu belirtti.

Sinsi bir hastalık olan glokomun mutlaka tedavi edilmesi gerektiğine dikkati çeken Takır, hastalığın baş ve göz ağrısı, bulanık görme ve hatta körlüğe yol açabileceğini söyledi.

Glokomun, dünya genelinde tam görme kaybının nedenleri arasında üst sıralarda yer aldığını ifade eden Takır, "Göz tansiyonunda genel olarak göz içi basınç ya gözün ön bölmesinde 'aköz hümör' denen su kıvamındaki sıvının üretimindeki artış ya da bu sıvının drene olmasındaki zorluk nedeniyle yüksektir. Glokom, fizyo patolojik özelliklerine göre açık veya kapalı açılı primer ve sekoder olarak sınıflandırılmaktadır. Dünya genelinde en yaygın görülen glokom tipi primer açık açılı glokomdur." dedi.

Takır, glokom tedavisinde genel yaklaşımın, artmış göz içi basıncı düşürerek retinada geri dönüşümsüz hasar oluşmasını engellemek olduğuna işaret ederek, retinada hasar oluşumunu doğrudan engelleyen veya hasar meydana geldikten sonra bunu geriye döndüren bir tedavi yaklaşımı bulunmadığını vurguladı.

Projeyle dünyada körlük nedenleri arasında üst sıralarda yer alan ve çok sık karşılaşılan glokom hastalığın tedavisine yönelik yeni bir yaklaşım ortaya koymayı amaçladıklarının altını çizen Takır, "Hidrojen sülfür, memeli hücrelerinde endojen olarak sentezlenmekte ve çok sayıda fizyolojik etki göstermektedir. Son yıllarda giderek artan sayıda çalışmada endojen olarak üretilen bu gaz transmitterin (dönüştürücü) gözdeki varlığı ve fizyolojik etkileri de ortaya konmuştur ancak hidrojen sülfürün göz hastalıklarındaki fizyo patolojik önemini inceleyen yeterli sayıda çalışma bulunmamaktadır." diye konuştu.

"Hayvanlarda yapılan deneylerde başarı elde edildi"

Takır, hayvanlar üzerinde yaptıkları deneylerde önemli başarılar elde ettiklerini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Deney hayvanlarında insanlarda görülen primer açık açılı glokoma benzer bir model oluşturduk. Deney hayvanlarının göz içi tansiyonlarını ölçtük ve daha sonra hidrojen sülfürün göz içine verilmesiyle gelişen glokomun ve buna bağlı retina hasarının önlenip önlenmediğini araştırdık. Daha önce yapmış olduğumuz çalışmalarda da yine hidrojen sülfürün gözün retinasını kanlandıran damarları da gevşettiği ve retinanın kanlanmasında rol oynadığını ortaya koymuştuk. Deney hayvanlarıyla yaptığımız bu çalışmamızda göz içine enjekte edilen hidrojen sülfürün göz tansiyonunu düşürdüğünü ve retinadaki hasarı engellediğini gözlemledik."

TÜBİTAK tarafından desteklenen projenin 1,5 yıl sonra tamamlanmasını hedeflediklerini aktaran Takır, ortaya çıkacak tedavi yönteminin glokomun tedavisinde kullanılmasını hedeflediklerini söyledi.

Takır, projede bugüne kadar ortaya çıkan ilk bulgularının bilimsel toplantılarda sunulduğunu ve bir tıp dergisinde yayınlanacağını sözlerine ekledi.

İlgili Sağlık Konuları