Göz içi basıncının yükselmesi nedeniyle görme sinirlerinin zarar görmesi olarak tanımlanan glokom, kişinin görme yeteneğini kaybetmesine neden olabilen oldukça ciddi bir göz rahatsızlığıdır. 45 yaş üzeri bireylerde sık görülen glokom yani göz tansiyonu, erken teşhiste hayati önem taşırken, sonrasında kalıcı tahribatlara sebep olabiliyor. Çok geç evrelere kadar belirti vermediği için her iki kişiden birinde görülebilen glokomun geç teşhisinden dolayı her dört hastadan sadece birinde tedaviye geçilebiliyor.
Glokomun tedavisi erken tanıyla mümkün
Glokom, erken tanı gerektiren önemli bir göz hastalığıdır. Vücuttaki sinir hücreleri yenilenme yeteneğine sahip olmadıklarından, glokomun görme sinirlerinde meydana getirdiği tahribatın geri dönüşü yoktur. Glokom hastalarını bekleyen en büyük tehlike, tanının gecikmesidir.
Tanı konulmamış ve geç kalınmış glokomlarda görme kaybı kaçınılmazdır. Erken tanı ve tedavi ile görme kayıpları önlenebilirken, glokomun tedavisine yönelik alınabilecek tek önlem ise belirli aralıklarla göz tansiyonunu ölçtürmekten geçiyor.
İlerleyen yaşlarla beraber görülme ihtimali yükselen göz tansiyonu, halk arasında "karasu hastalığı" olarak da bilinir. Göz içi basıncının görme sinirini tahrip edecek kadar yükselmesi nedeniyle görme kaybına yol açan bir hastalık olan ve en sık rastlanılan glokom tiplerini şu şekilde özetleyebiliriz:
Primer açık açılı glokom: Toplumda en sık rastlanan glokom tipi, açık açılı glokom tipidir. Her yaşta görülebilen glokomun bu tipi sinsi seyreder ve geç bulgu verir. Bulgular ortaya çıktığında ise ne yazık ki glokom tedavi edilemeyecek bir boyuta ulaşmış olabilir. Bu tipte tansiyon yavaş yavaş yükselir ve göz sinirindeki tahribat da yıllar içinde yavaşça gelişir.
Normotensif glokom: Diğer glokom tiplerinin aksine, bu tip glokomda tansiyon normal seyrinde yol alır; ancak göz sinirinde tahribat kaçınılmaz olur.
Açı kapanması glokomu: Açı kapanması tipi glokomda tansiyonun hızlı ve aşırı yükselmesine bağlı olarak şiddetli göz ağrısı, bulanık görme ve bulantı-kusma atağı görülür.
Doğuştan glokom: Glokom daha çok 40 yaştan itibaren görülse de bebeklerde doğuştan da izlenebilir. Bebeklerdeki glokom, yetişkinlerden farklı olarak gözde büyümeye yol açar.
İlaçların neden olduğu glokom: Birtakım ilaçlar da göz tansiyonun yükselmesine ve glokoma yol açabilir. Bu ilaçlar arasında göz tansiyonuna en çok etki eden kortizondur. Kortizonun her formu; örneğin iğneleri, hapları, damla ve puf şeklinde olanları glokoma yol açabilir.
Glokomun belirtileri
Göz tansiyonu, başlangıçta şikayete neden olmayan bir hastalık gibi görülür ancak yıllar içinde yavaş yavaş ilerleme eğilimi gösterir ve göz sinirini harap eder. Görme duyusu gittikçe azalır ve göz kapağının düşmesiyle glokom kendisini göstermeye başlar. Uyanırken yaşanan şiddetli baş ağrıları, gözde kızarıklık ve yaşarma, aniden ortaya çıkan görme kayıplarının yanı sıra karanlıkta görülen ışık halkaları glokomun habercisidir. Bu tip glokom, yaklaşık 1000 kişiden birinde görülür. Özellikle hipermetroplar, yani yakını iyi göremeyenler daha fazla risk taşır.
Yılda bir defa göz muayenesi şart
Göz tansiyonunun tedavisinde en önemli faktörlerin başında erken teşhis geliyor. Glokomun kalıtsal olabileceğini unutmadan, özellikle ailesinde göz tansiyonu olanların çok daha temkinli olmaları ve yılda bir kez göz muayenesi yaptırmaları gerekir; çünkü özellikle birinci derece akrabalarına glokom teşhisi konulanlarda risk altı kat artıyor. Genetik faktörlerin yanı sıra 40 yaş üstü şeker hastalarında ve miyoplarda, glokom daha fazla görülüyor.
Her dört hastadan birinde tedaviye geçiliyor
Glokomun kesin olarak bir tedavisi yoktur ancak belirtiler hafifletilebilir. Her dört hastadan sadece birine teşhis konulup tedaviye geçildiğini göz önünde bulundurduğumuzda, erken tanının ne derece önemli olduğunu anlayabiliriz. Glokomun tedavi sürecinde basınca neden olan göz içerisindeki sıvının oranı düşürülmeye çalışılır.
İlaç tedavisi ile kontrol altına alınmaya çalışılan bu yöntem işe yaramadığında cerrahi müdahale ile gözün içerisindeki sıvı boşaltılır. Glokom, nükseden bir hastalık olduğundan hasta tamamen bu durumdan kurtulamayabilir. Göz tansiyonu tedavisinde, göz damlalarına sıklıkla başvurulur.