Eşcinsellik Bir Hastalık Değil Tercihtir!

Türkiye'nin çok farklı gündemi eşcinseller oldu. Eşcinselliğin kader mi yoksa tercih mi olduğu tartışmasına açıklık getiren CİSED, eşcinsellikten kurtulmak için neler yapılması gerektiğini de açıklıyor.

Son dönemde eşcinsellikle ilgili tartışmalar medyanın gündeminde sıkça yer alıyor. Özelikle Perihan Mağden'in yeni romanı "Ali ile Ramazan"ın piyasaya çıkması ile birlikte eşcinsellik konusu tekrar gündeme geldi. Romanda iki erkek arasındaki aşk ve bu aşkın trajik sonu anlatılıyor.

Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), bu konuda çok çarpıcı bir basın açıklaması yaptı.

Eşcinselliğin tedavi edilebileceği ile ilgili görüşlerinin tam olarak anlaşılamadığını söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. A. Cem Keçe eşcinselliğin kader olmadığını söyledi.

"Eşcinsellik kader değildir" adında bir de kitabı bulunan Dr. Keçe, eşcinselliğin doğuştan olmadığını, çocuklukta aile içinde yaşanan bazı travmalardan kaynaklanan gelişimsel bir kusur olduğunu ve kişisel bir tercih olmadığını düşündüğünü söyledi.

Eşcinselleri bir hasta olarak değerlendiren ve tedavilerini bu doğrultuda gerçekleştiren CİSED Başkanı Keçe, derneğin tüm eşcinselleri tedavi etme çabasında ve ısrarında olduğu, onları zorlandığı şeklideki ididaları sert bir dille yalanlayarak şunları söyledi: "Biz CİSED olarak, tedavi arayışında olan, tedavi olamayacaksa intihar etmeyi düşünen ve değişim isteyen eşcinsellere de tedavi şansının verilmesi gerektiğine inanıyoruz.

Çünkü biz, eşcinselliğin doğuştan olmadığını, çocuklukta aile içinde yaşanan bazı travmalardan kaynaklanan gelişimsel bir kusur olduğunu ve kişisel bir tercih olmadığını düşünüyoruz. Bize göre eşcinsellik bir tercih değildir, ancak kişi eğer eşcinsel dürtülerini eyleme dökerse yani eşcinsel ilişki yaşarsa o zaman bu onun bilinçli seçimidir. Buna da kimse birşey diyemez. Ancak eşcinsellik konusunda her ruh sağlığı profesyoneli gibi bir duruş sergilemek de gerekmektedir.

Bir grup ruh sağlığı profesyoneli, eşcinselliği değişemez tek bir yapı olarak ele alma eğilimindeyken; bir grup ruh sağlığı profesyoneli de eşcinselliğin tek bir yapı olarak ele alınmaması gerektiğini ve bazı tiplerinin tedavi edilebileceğini görüşünü savunmaktadır. Biz CİSED olarak ikinci görüşteyiz."

Eşcinsel yönelimlerinden duyduğu rahatsızlığı ifade eden ve tedavi arayışında olan kişilere “hasta” denilebileceğini ve isterlerse tedavi olabileceklerini ifade eden CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe sözlerine şöyle devam etti: ''Eşcinsellikte tek bir yapı değildir, çeşitli alt tipleri vardır ve eşcinselliğin bazı tipleri tedavi edilebilir. Bu bağlamda, kendi özgür seçimi ile eşcinsellikten kurtulmak isteyenlere tedavi imkânı sağlamamak, “bu tedavi edilebilen bir hastalık değildir” demek, gerçekte eşcinselleri küçük düşüren ve ahlaki olmayan bir tutumdur.

Eşcinsel yönelim birçok farklı şekilde ortaya çıkabilmektedir. Egosintonik dediğimiz kendisiyle ve benliğiyle uyumlu gerçek eşcinsellik tipine giren bir kişi, eşcinsel kimliğinden memnundur, kendisini böyle kabul etmiştir ve  duygu, düşünce ve eylemlerinden rahatsızlık duymaz.

Bu kişiler zaten cinsel kimliklerinde bir sorun olmadığı için değişim ve onarımı içeren bir tedavi arayışında da olmazlar. Kimse de onları tedavi olmaya zorlayamaz. Çünkü gerçek eşcinsellik, 1974’ten beri psikolojik ve ruhsal hastalık sınıflamasına göre bir hastalık olarak kabul edilmemektedir. Ancak kendini bu şekilde kabullenemeyen yalancı, geçici ya da eyleme vurmayan eşcinseller de vardır ve bu kişiler tedavi arayışı içersindedirler.

Eğer kişi eşcinsel bir yaşam sürmek istiyorsa buna saygı duyulmalıdır, ancak eğer kendini bu şekilde kabullenemiyor ve  değişmek istiyorsa buna da saygı duyulmalıdır. Farklı görüşler olmasa, herkes aynı görüşte olursa toplum gelişebilir mi? Biz de sunduğumuz ve tüm dünyada saygı gören ve hızla yayılan görüşlerimize saygı duyulmasını bekliyoruz.''

CİSED olarak vurgulamak istedikleri konunun ''tüm eşcinseller tedavi olmalıdır'' mantığı olmadığını ve sadece bu durum yüzünden acı çeken kişilere destek verilmesi gerektiğini savunduklarını belirten CİSED Genel Sekreteri Psikolojik Danışman Fatma Ayrık'ın görüşü şöyle: “Biz eşcinselliğin altında yatan nedenin ne olduğunu kişinin eşcinsel yönelim terapisi ile keşfetmesini sağlamaya çalışıyoruz. Terapi süreci kişinin kendini adamasını gerektiren ve uzun soluku bir süreçtir.

Tedavi 6 aydan başlayıp 6 yıla kadar devam eden uzun bir süreçtir. Bunu istemeyen bir birey zaten tedaviye başvurmaz veya terapiye devam etmez. Bu nedenle eşcinselleri tedaviye zorlamak mümkün değildir, çünkü önce değişmeyi kişinin kendisinin istemesi gereklidir.''

 

İlgili Sağlık Konuları