Epilepsi, halk dilinde 'sara' olarak bilinen bir hastalık. Dünya üzerinde her yüz kişiden birinde görülüyor. Bu veri doğrultusunda, 70 milyonluk Türkiye'de, tam 700 bin epileptik hasta olduğunu söyleyebiliriz. Bu, hayli yüksek bir rakam. İşin kötü tarafı ise, hastaların sadece dörtte üçüne tanı konulabiliyor olması.
Diğer dörtte biri, ya bildiği halde sosyal hayatı sekteye uğramasın diye tedavi görmüyor ya da epileptik hasta olduğunu bile bilemeyip bu hastalığın belirtileriyle yaşamını devam ettirmek zorunda kalıyor.
Peki, Yunanca bir kelime olan 'epilepsi' ('epi' üzerine, 'lapse' düşmek anlamında), nasıl bir hastalık? Belirtileri, zararları neler? Ve en önemlisi de tedavisi mümkün mü? Epilepsi hakkında merak edilenleri sorduk, Anadolu Sağlık Merkezi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Türker Şahiner ayrıntılarıyla yanıtladı.
Epilepsi, beynin herhangi bir noktasındaki anormal elektriksel boşalım, anormal deşarj nedeniyle meydana geliyor. Tıpkı bilgisayarın küçük bir devresinin zaman zaman sorun yaratması gibi. Deşarj nerede meydana gelirse ortaya ona özgü bir nöbet çıkıyor. Örneğin, sorun beyindeki hareketle ilgili bir merkezdeyse, hasta düşüyor, çırpınırcasına tepkiler gösteriyor.
Eğer görmeyle ilgili bir merkezden çıkıyorsa, düşme, bayılma olmuyor, hasta sadece hayaller görüyor. İşitmeyle ilgili merkezden çıkan sorunda ise, bu kez hasta anormal bir ses duyuyor. Bu şekilde nöbetlerin sonsuz sayıda çeşidi olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şahiner, şöyle devam ediyor;
Aynı ses tonunu duyduğunda nöbet geçiren insanlar var. Örneğin bir melodi… Bu sesi hasta her duyduğunda, beyninin o ses tonuyla ilgili bölümünde hasar olduğu için nöbet geçiriyor.
Bir de böyle net bulguları olmayan, ama nöbetleri psikiyatrik sorunlar yaratan hastalarımız var. Örneğin hasta nöbet anında bir anda olduğu durumdaki her şeyden uzaklaşıyor; bilinci tam kapanmıyor, dışarı çıkıyor, bilinçsiz bir şekilde gezip dolaşıyor, o an sorulan sorulara kısmen, ufak cevaplar veriyor. O anki davranışların hiç biri beyin tarafından kaydedilmiyor. Bu yüzden hasta çoğu zaman ne yaptığını hatırlamıyor.
Nöbetlerin nasıl olduğuna gelince. En sık rastlanan türü, 'Temporal lob epilepsisi'. Bu nöbet, beynin yan kısımlarında meydana geliyor. Hasta çok nadir olarak bayılıyor; mideden yukarı doğru yükselen garip bir his yaşıyor.
Bu hissin ne olduğu tam olarak anlaşılmıyor; çoğu zaman duygu değişikliklerinde meydana geliyor. Hastaya bir şey sorulduğunda cevap veremiyor ve ilgisiz bir tavır içerisinde oluyor. Nöbet geçtikten sonra, kişi, olayları bölük bölük hatırlıyor.
Çünkü o sırada bilinç tam anlamıyla açık olmuyor. Nöbetler en yoğun olarak 10 ile 30 yaş arasında görülüyor. Bu, hayata alıştığımız, yeni bir pozisyon kazandığımız bir dönem. Aynı zamanda hormonal değişikliklerin en yoğun olduğu yıllar. Ayrıca epilepsi doğuştan olabildiği gibi, trafik kazası, darp, çatışma gibi travmalar sonucunda da oluşabiliyor.