Konuştuğunuz Sözcükler
- Sesinizin tonu- yüksek, yumuşak, sert ya da fısıltılı,
- Mimikler,
- Duruşunuz,
- Yüz ifadeleriniz.
Çocuğunuz sizinle iletişim kurabilmek için, izlemek, dinlemek ve birçok yeni bilgiye tepki vermek zorundadır. Aynı zamanda sıranın ne zaman ve nasıl ona geleceğine karar vermelidir.
Vücut Dili
Söylediğiniz sözler genellikle vücut dilinizden daha az önem taşırlar. Yüz ifadeleriniz ve vücut diliniz yoluyla vermeye çalıştığınız etki düşünülmeye değer.
Aynada bir süre yüzünüze bakın. Nasıl görünüyorsunuz? Kaşlarınızı çatıyor musunuz yoksa gülümsüyor musunuz? Çocuğunuza yumuşak, güler yüzle yaklaştığınızda mesajınızı daha kolay alacaklardır.
Duruşunuzu düşünün. Çocuğunuzla konuşurken onun seviyesine mi iniyorsunuz yoksa olduğunuz yerden mi konuşuyorsunuz?
Bunu Deneyin!
Bir arkadaşınızı bulun ve onlar ayakta dururken siz eğilerek kısa bir konuşma yapın. Sizden yüksekte birinin konuşmasını dinlemek ve onunla konuşmak rahatsız edici olabilir. Çocuğunuz da böyle hissedecektir. O yüzden onunla konuşurken onun seviyesine eğilin.
Önem Vermek!
Çocuğunuz, sevecen davranışınızla sizin onu ne kadar önemsediğini bilebilir ancak gün boyu okulda olup eve geldiklerinde onlara bu mesajı vermek için ekstra emek vermelisiniz. Çocuğunuz büyüdükçe ve ilgileri değiştikçe ona karşı davranış şekliniz de değişecektir.
Beş yaşındayken çocuğunuz hala sizin ilginize kucağınıza gereksinim duyacaktır. Eğer onlara göz kırparsanız ya da omzuna dokunur saçlarını okşarsanız çok mutlu olacaklardır. Okula giderken güle güle demek onun için çok önemli olabilir.
Bunu Biliyor muydunuz?
On üç yaş ve altı çocukların % 80'i düşüncelerini ailelerinden çok kedilerine anlatırlar. (kaynak: 10. Uluslararası İnsan-Hayvan İlişkileri Konferansı, Glasgow, Ekim 2004).
Çocuğunuz sizin ilginize gereksinim duyduğunda bunu size seslenerek ya da yaptığı bir resmi göstererek belli edecektir.
Bu, övünmek değildir. Çocuğunuzun sizin onayınıza ihtiyacı vardır ve kendine olan güveni, sizin ona verdiğiniz ilgide gizlidir. Bu yüzden böyle bir durumda yaptığınız işi bırakın ve onlarla ilgilenin.
Mesajınızı Karşıya İletin
Çocuğunuza yaklaşın. Yaptığınız işi bırakarak ona yaklaşın. Eğer ona uzaktan ya da başka odadan seslenirseniz sizi iyi duyamayabilirler ve mesaj tam olarak alınamayabilir. Ayrıca yüz ifadelerinizi göremeyecekleri için ciddi ya da şakacı bir ifade ile konuşup konuşmadığınızı anlamayacaklardır.
Öncelikle çocuğunuzun ismini kullanın. İnsanlar, isimleri kullanıldığında dikkat kesilirler. Eğer isimleri konuşmanın sonunda kullanılıyorsa, konuşmadaki hedef kişi olup olmadıklarını anlayamazlar. "Cenk, banyoya gider misin" sözü "Banyoya gider misin, Cenk." Den daha çok işe yarar. Verdiğiniz emirleri yumuşak tutmaya çalışın. Örneğin; çocuğunuza ne yapmasını istediğinizi söylemek, ne yapmasını istemediğinizi söylemekten daha iyidir. "Emel, montunu askıya as" sözü; "Emel montunu düşürme" sözünden daha çok tercih edilmelidir.
Çocuğunuza yanıt vermesi için bir şans verin. Genç beyinler söylediklerinizi değerlendirmek ve eyleme dönüştürmek için birkaç saniyeye gereksinim duyarlar.
Cümleleriniz basit olsun. Çünkü çocuğunuz bir cümlede sadece üç sözcüğü aklında tutabilirler. Örneğin; "Can, montunu çıkar, askıya as ve buraya gel" sözleri daha iyi sonuç verecektir. "Can, montunu çıkar, ödevini getir, kalemleri bul ve sonra buraya gel" sözleri ona çok fazla gelecektir.
Açık olun. Seçenekler sunmak iyidir. Bu, çocuğunuzun bağımsızlığını geliştirecektir. Örneğin; "Selin, yemek için bezelye mi istersin yoksa makarna mı?" gibi… Fakat emir niteliğindeki sözlerinizi soru cümlesi halinde sormayın. Bu olumsuz yanıt getirecektir. Örneğin; "yatağına gider misin" gibi. Çocuğunuz "hayır" diyecektir.
Geleceği Düşünün
On beş yıl geleceğe gittiğinizi düşünün. Çocuğunuza küçükken ne gibi mesajlar verdiğinizi hatırladığını sorun. Ne söylerlerdi? "Seni seviyorum" "Benim için özelsin" mesajlarını hatırlarlar mıydı? Nasıl yanıt vermelerini isterdiniz?