Çocuklarda Nasıl Etkili İletişim Kurulur?
Hocam 40 kez söyledim anlamadı!
Yapma kızım dedikçe yapıyor!
Asla söz dinemiyor!
Ders çalış diyoruz, çalışmıyor
Diyorsanız Mutlaka Okuyun!
Çocuk anne ve babası ile nasıl iletişim kuruyorsa hayatla da o şekilde iletişim kurar. Ana-baba ve çocuk üçgeninde, ancak tarafların duygu ve düşüncelerini birbirlerine aktarmaları ve başarılı diyalog kurabilmeleri halinde sorunlarına çözüm bulmaları mümkündür.
İşte yazımızda “Çocukla iletişim nasıl kurulur?” ya da “Başarılı iletişim yöntemleri hangileridir?” gibi soruların cevapları verilmeye çalışılacaktır.
İletişim Nedir?
İletişim bir gülümseme, bir el sıkışma, bir gözyaşı, bir kaş çatma, bir hareket, bir sözcük, bir öpücük, bir tonlama, bir fısıltı, bir göz kırpma, bir kucaklama, bir homurtudur.
Yüzeysel olarak bu süreç sadece alışkanlık işi ve basit gibi görünebilir. Ancak eğer iletişimin içeriğine bakarsanız iletişimin birlikte ve doğru biçimde işlemesi, bütün sürecin işlemesini sağlayan 4 parçadan oluşmaktadır.
Kaynak: İletişimi başlatan, aktaran kişidir
Mesaj: İletmek istediğiniz şeylerin konusu ve içeriğidir
Kanal: İletmek istediğiniz düşünceleri aktardığınız araçlardır. Ses tonu, kelimeler ve beden dilidir
Alıcı: Söylediğiniz kişi ya da sizi dinleyendir.
Bir davranışı yorumlarken değer yargılarımız devreye girer. Oysa değer yargılarıyla davranışları ayırt edebilmeliyiz. Sorunları ayırt edebilmek ve müdahalelerimizi gereken yerlerde ve doğru olarak yapabilmek için bir davranış penceresi çizelim.
Kabul edilir bölüm
Kabul çizgisi
Kabul edilemez bölüm
Çocukların ve izlediğimiz her kimsenin davranışları bu pencerenin içinde yer alır. Davranışların kabul edilip edilmemesi, bizlerin o davranışa tanık olduğumuzda yaşadığımız duygularla bağımlıdır. Şöyle ki davranış oluştuğunda (örneğin çocuk burnunu karıştırıyor) olumsuz duygular yaşıyorsak (kızıp bağırıyorsak) davranışı kabul etmeyiz. Olumsuz duygular yaşamıyorsak (örneğin yakın bir arkadaşımızla o anda hararetli bir konuşma yapmaktayız) o davranışı görmezlikten gelebilir, tepki göstermeyebiliriz.
Bu durumda kabul çizgisinin devamlı aynı yerde durmadığını, değişken olduğunu düşünmek zorundayız. Kabul çizgisinin değişkenliğini 3 önemli etken yaratır:
1)Ben
2)Çocuk
3)Çevre
1)Ben: Eğer keyifli günümdeysem benim ve ailemin herhangi bir sağlık veya diğer önemli sorunu yoksa acelem yoksa eşimle kavga etmemişsem vs. o gün birçok davranışı kolay kabul edebilir hatta genellikle kızdığım davranışları dahi göz ardı edebilirim. Ama zor günümdeysem “Kabul Çizgim” çok yukarıdadır.
2)Çocuk: Davranışların kabul edilip edilmemesi çocuğun yaşına ve cinsiyetine bağlıdır. 2 yaşındaki çocuğun parmağını emmesi kabul edilebilir ama 8 yaşındaki çocuğun bu davranışı kabul edilmez. Ayrıca anne-babalar kendilerine benzeyen çocuklarına daha farklı tepkilerde bulunabilirler. Bu farkında olmadan, düşünmeden sadece yakın hissettiğimiz için gösterdiğimiz tepkilerdir.
3)Çevre: Çevreye verdiğimiz önem davranışı kabul edip etmememizi etkiler. Örneğin evde çocuğun istediği gibi yemesine izin verirken bir yere misafirliğe gittiğinde daha özenli yemek yemesini isteriz.
Mesaj ile iligli sorunlar
Sözle aktarılan bir mesajın dinleyeni şöyle etkilediği görülmüştür.
Söylediğiniz şeyin –sözel mesajınızın-inandıracak payı yalnızca %7 dir.
Onu söyleme tarzınızın-ses tonunuzun-payı %38dir.
Konuşurken hareket etme tarzınızın-gönderdiğiniz sözsüz mesajların- dinleyicinizin inanacağı şeydeki payı %55 gibi inanılmaz bir orandır.
Sözel mesajlar
Olumlu Olumsuz
* .... tarzın hoşuma gidiyor *Saçmalama!
* Bana bundan söz etsene *Sana kaç kez söylemem lazım?
* Daha fazlasını duymak istiyorum *Sen hiçbir zaman...
* Nasıl yardım edebilirim *Sen hiçbir zaman...
* Kendini gerçekten kötü hissetmiş olmalısın *Sen her zaman...
* Seni seviyorum *Sen hiçbir zaman... Bu çok aptalca!
Ses Tonu Mesajları
Olumlu Ses Tonu Mesajları -- Olumsuz Ses Tonu Mesajları
İlgili Onaylayıcı -- Alaycı Suçlayıcı
Sevecen Düşünceli -- Sert Dışlayıcı
Yumuşak Tarafsız -- Yargılayıcı Katı
Sakin Hoşnut -- Kızgın Engellenmiş
Destekleyici İçten -- Duygusal Korkmuş
Neşeli -- Gergin Azarlayıcı
Sözsüz Mesajlar
Olumlu İşaretler-- Olumsuz İşaretler
Gülümseme Göz teması -- Kaba hareketler Sırıtma
Başıyla onaylama Dokunma -- Çatık kaşlar Eller havada
Açık kollar Gevşemiş vücut -- Ağlama Dürtme
Dikkat kesilme Öne eğilme -- Tiksinme Parmak işaretleri
Yakınlaşma -- Uzaklaşma Gösterme
İletişimde Engeller
Yetişkinlerin çocuklarıyla iletişimde aldıkları tavırları belli başlıklarla özetleyebiliriz:
Emir verme, yönetme:
“Yapman gerekir....yapacaksın....yapmak zorundasın.”
Söylenenin tersini “denemeye” davet edebilir.
Uyarma, tehdit etme:
“...yapamazsın.....ya yaparsan....yoksa...”
Korku boyun eğme yaratabilir.
Ahlak dersi verme:
“...yapmalıydın....senin sorumluluğun....şöyle yapmak gerekir....”
-İnatlaşmaya davet çıkarır, Çocuğun durumunu daha şiddetle savunmasına yol açabilir.
Öğüt verme, çözüm getirme, fikir verme:
“Ben olsam....neden böyle yapmıyorsun?...Bence,,,sana şunu önereyim...”
Çocukların kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima eder.
Mantık yoluyla inandırma:
“İşte şu nedenle hatalısın....” “Olaylar gösteriyor ki....”Evet..ama...”“Gerçek şu ki...”
Çocuğun kendini beceriksiz ve yetersiz hissetmesine neden olabilir.
Yargılama, eleştirme, suçlama:
“Olgunca düşünmüyorsun...” “Sen zaten tembelsin...”
Yetersizlik, aptallık ve yanlış değerlendirme anlamı taşır.
Övme, görüşüne katılma, teşhis koyma:
“Çok güzel...” “Haklısın,o öğretmen berbat birine benziyor..”
Ailenin beklentilerinin çok yüksek olduğunu anlatır.
Ad takma, gülünç duruma düşürme:
“Koca bebek..” “Hadi bakalım süpermen..” “Gerizekalı”...
Çocuğun kendini değersiz hissetmesine yol açar.
Tahlil etme, teşhis koyma:
“Senin derdin nedir biliyor musun?” “Her halde çok yorgunsun.”
“Aslında sen öyle demek istemiyorsun.”
Tehdit edici,tedirgin edici olabilir.
Başarısızlık duygusunu uyandırabilir.
Teskin etme:
“Zamanla kendini daha rahat hissedersin...”
Çocuğun kendini “anlaşılmamış” hissetmesine neden olur.
İnceleme, araştırmak, soruşturmak:
“Neden...?Kim?....Sen ne yaptın?...Nasıl?....”
Çocuklar sorulara genellikle hayır demeye, yarı doğru cevaplar vermeye başlarlar.
Konu değiştirme, işi alaya vurma,şaka yolu:
“Sen neden dünyayı yönetmiyorsun?”
Yaşamın güçlükleriyle savaşmak yerine, olaylardan kaçmak gerekli,mesajını ime edebilir.
Yetişkinlerin %90'ında biraz önce söz edilen davranış özelliklerinin bulunduğu gözlenmiştir. Bu tipik cevaplar çocukla ileri derecede bir iletişimi engellediği için “iletişimi engelleyen kategoriler” olarak anılırlar. Çocuklar böyle bir cevap karşısında iletişimi genellikle keserler. Ya da karşı saldırıya geçip kendilerini savunurlar. Yetersizlik ve aşağılık duygusu hissederler.
İletişim engelleri, kendini anlatmaya çalışan çocuğa yardımcı olmadığı gibi, onun ileriki sorunlarını da anlamamasına, içine atmasına neden olur.
Etkili İletişim Yolları
Sessizlik: Sessizlik kadar kişiye konuşma olanağı tanıyan güçlü bir etken yoktur. Sadece sessiz durarak karşıdaki kişiye, çocuğa konuşma alanı bıraktığımız için, çocuk konuşmaya yönelebilir.
Duyguların Anlaşılması: Kişiye gerçekten anlaşıldığı, dinlenildiği ve değer verildiği hissi uyandırır. Son derece etkilidir.
“Korkmuş görünüyorsun”
“Öğretmenine biraz kızmış gibisin”
Kabul Mesajları: Gözlerine bakmak, ses tonunu kullanmak, onaylamak, başınızı sallamak, ellerinizi omzuna koymak gibi doğru yerde doğru beden dilini kullanmak şifre çözücü etki yapar.
Ben dilini kullanmak: “Sen” yerine “Ben” dilini kullanmak, en azından kavgayı, inatlaşmayı ve direnci kırar.
“Ayakkabılarınla içeri girdiğinde ve yerler çamur olduğunda üzülüyorum”
Uzman Psikolog Ramazan ŞİMŞEK
Çocuk ve Aile Terapisti