Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi'nden Duchenne Musküler Distrofi (DMD) Hastalığına Yeni Bir Yaklaşım

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyeleri, Duchenne Musküler Distrofi (DMD) kas hastalığında gen transferi uygulanan hücrelere nano ve mikro boyutta üst düzey analiz yapılmasını sağladı. Hastalıkla mücadelede Tıp Fakültesi ve Merkezi Araştırma Laboratuvarı (BARUM) tarafından FE-SEM cihazı ile insan hücrelerinin moleküler yapıları hakkında bilgilere ulaşıldığı duyurulan açıklamada, şu bilgilere yer verildi: 'Teknolojik adım, hastalığın teşhisi ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi açısından önemli bir gelişme olarak kabul edilmektedir. Elde edilen veriler, DMD patogenezinin daha iyi anlaşılması ve tedavi seçeneklerinin geliştirilmesi için değerli bir kaynak oluşturmaktadır. Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji branşının öncülüğünde yürütülen bu çalışma, hastalar ve aileleri için büyük bir umut ışığı olarak görülmektedir. Tıp Fakültemiz ve BARUM, bu tür inovatif çalışmalarla sağlık alanında öncü rol üstlenmeye devam etmektedir. DMD ile ilişkili moleküler süreçlerin aydınlatılması ve dolayısıyla hastalığının daha iyi anlaşılması ve tedavi edilmesi için üniversitemiz tarafından gösterilen bu çaba, tıp dünyasının geleceği adına umut vadeden bir adım olarak kayda geçmektedir.'

Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi (BŞEÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyeleri, Duchenne Musküler Distrofi (DMD) kas hastalığında gen transferi uygulanan hücrelere nano ve mikro boyutta üst düzey analiz yapılmasını sağladı.
Rektörlükten yapılan açıklamada, genetik kökenli kas hastalığı DMD'nin kasların giderek zayıflamasına ve fonksiyon kaybına yol açan bir durum olduğu belirtildi.
Hastalıkla mücadelede Tıp Fakültesi ve Merkezi Araştırma Laboratuvarı (BARUM) tarafından FE-SEM cihazı ile insan hücrelerinin moleküler yapıları hakkında bilgilere ulaşıldığı duyurulan açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
"Teknolojik adım, hastalığın teşhisi ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi açısından önemli bir gelişme olarak kabul edilmektedir. Elde edilen veriler, DMD patogenezinin daha iyi anlaşılması ve tedavi seçeneklerinin geliştirilmesi için değerli bir kaynak oluşturmaktadır. Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji branşının öncülüğünde yürütülen bu çalışma, hastalar ve aileleri için büyük bir umut ışığı olarak görülmektedir. Tıp Fakültemiz ve BARUM, bu tür inovatif çalışmalarla sağlık alanında öncü rol üstlenmeye devam etmektedir. DMD ile ilişkili moleküler süreçlerin aydınlatılması ve dolayısıyla hastalığının daha iyi anlaşılması ve tedavi edilmesi için üniversitemiz tarafından gösterilen bu çaba, tıp dünyasının geleceği adına umut vadeden bir adım olarak kayda geçmektedir."