Acıbadem Sağlık Grubu endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları uzmanı normalde insan vücudunda yaklaşık olarak 50 milyon kıl kökü bulunduğunu belirterek, "bunların 100 bin ila 150 bini kafa derisinde bulunur.Ayak tabanları, avuç içleri ve dudaklar kıl köklerinin olmadığı bölgelerdir.Doğumdan sonra kıl kökü sayısında çok az artış olur ve 40 yaşından sonra kıl kökü sayısında azalma başlar." diyor.
Vücutta yapısal olarak iki tip kıl bulunuyor.Vellüs tipi kıllar, renksiz, ince, genelde 2 milimetreden kısa ve tüm vücutta yaygın olarak bulunan tüyler.Terminal kıllar ise daha uzun, renkli ve sert kılları oluşturuyor. Bu kıl tipine kaşlar, kirpikler, saçlar ve erkeklerin çoğu vücut ve yüz kılları giriyor.
Erkeklik hormonlarının etkili oldukları alanlarda vellüsleri terminal kıl haline çecirdilkelrini söylüyor ve ekliyor:
"Kafadaki saçlı deride ise tam tersine terminal tip kılları vellüstipine çevirirler.Kıllanma artışının teminal veya vellüs tip kıllardan kaynaklanıp kaynaklanmadığı ve erkek tip kıllanma artışı olup olmadığı belirlenmelidir.Üst dudak çene, boyun, göğüs, sırt ve karın bölgesi, kol ve uyluklardaki terminal kıllar değerlendirilerek hirşutizm tanısı konulur."
Hirşutizm, altta yatan ciddi bir hastalığın yansıması olabileceği gibi genellikle iyi huylu bir duruma bağlı olarak gelişebiliyor.Yumurtalık veya böbreküstü bezlerinden erkeklik hormonu salımının artması aşırı tüylenmenin en önemli nedeni olarak kabul ediliyor. Uzmanlar yumurtalıklardan kaynaklanan sorunlardan en sık gozlenenın polikistik yumurtalık hastalığı olduğunu belirterek şunları söylüyor:
"Bu hastalıkta, kıllanma artışı, şişmanlık, adet düzensizlikleri ve kısırlık gözlenmektedir.Böbreküstü bezlerinin iyi veya kötü huylu tümörleri de aşırı tüylenmeye yol açmaktadırlar.Bu hastalarda, androjen fazlalığına bağlı deride aşırı yağlanma, akneler, ses kalınlaşması, saç dökülmesi, memelerde küçülme ve vücut hatlarının erkeksi özellik kazanması da gözlenebilir.Hipofiz bezinden kaynaklanan hormon bozuklukları da hirşutizme yol açabilir.Aşırı tüylenme fenitonin, minoksidil, danazol, anabolik steroidler, kortizon ve idiopatik dediğimiz nedeni belirlenemeyen etkenlerle de ortayaçıkabilir."
Aşırı tüylenme ortaya çıktığında hemen bir hekime başvurulmalı polikistik yumurtalık hastalığı gibi önemli salık sorunlarının saptanması açısından büyük önem taşıyor.
Eğer hormon kökenli bir neden söz konusuysa hekime başvurulmadan tüylerin mekanik yok edilmeye çalışılması bir sonuç vermiyor.Ayrıca altta yatan hastalık bu dönemde ilerleyebiliyor. Uzmanlar aşırı tüylenmenin nedenlerini belirlerken izledikleri yolu şöyle anlatıyor:
"Aşırı tüylenmeyle başvuran hastada iyi bir öykü almak önemlidir.Kıllanmanınn başlangıç yaşı, olayın gelişme hızı, adet düzeni, şişmanlık öyküsü, kıllanma artışı yanında saş dökülmesi, ses kalınlaşması gibi bulguların olup olmadığı ve aile öyküsü sorulmalıdır.
Fizik öuayenede vellüs ver terminal tip kılların miktarı ve dağılımı not edilmelidir.Düzenli adet gören, ciddi kıllanma artışı olmayan ve muayenesinde herangi bir hastalık belirtisi olmayan kişilerde hormonal inceleme gerekmeyebilir.
Aşırı tüylenme saptanan kadınlarda öncelikle kanda testosteron ve DHEAS bakılmalıdır.Özel bir homon hastalığını düşündürecek bulgular varsa bunlara yönelik hormon tetkiklerin yapılması uygun olacaktır.Hormon tetkiklerinde polikistik over hastalığı düşündüren bulguları olan veya böbreküstü bezi ile ilgili sorun düşünülen hastalarda ise ultrasonografik inceleme yapılması uygun olacaktır.Ayrıca diyabet ve hipertansiyon açısından ileri tetkikler planlanmalıdır."
Aşırı tüylenme probleminin tedavisi gerekli testlerin yapılmasından sonra varılan sonuca göre planlanıyor. Neden belirlendikten sonra ilaç tedavisi ve kılların mekanik olarak ortadan kaldırılması yöntemlerine başvuruluyor.Yumurtalık veya böbreküstü bezi tümörleri saptanırsa cerrahi olarak çıkarılmalarının uygun olacağını belirten uzmanlar şöyle devam ediyor: "Hormon tedavisi olark kullanılan ilaçlar, adrojenlerin salgılanmasını veya kıl kökü cevabını engelleyerek tepki gösterirler.
Spironolaton, siproteron asetat, oral kontraseptifler ve glukokortikoidler tanıya göre kullanılan ilaçlardır.Bu ilaçların önemli yan etkileri olabileceğinden mutlaka doktor kontrolünde kullanılmalıdır.Hormon tedavisi etkisinin ortaya çıkması için 6 ila 12 aylık tedavi gerekir.Varolan kılların ortadan kaldırılması için epilasyon gibi depilatuvar yöntemler ile mekanik uzaklaştırma yapılmalıdır.
6 aylık bir tedavi sürecinde elde edilen cevap kabaca yüzde 60 civarındadır.İlaç tedavisi ile terminal kıllar daha ince ve renksiz hale gelebilmektedir.Bunların ortadan kaldırılması için mekanik olarak yok edilmeleri gerekmektedir.Hafif kıllanması olan kişilerde ilaç tedavisi çok iyi sonuç vermektedir.
Ancak iyi bir tedavi sonucu için birkaç yıllık tedavi sürecinin gerekebileceği unutulmamalıdır. varolan kılların ve androjen hormon fazlalığına bağlı olmayan aşırı tüylerin mekanik olarak ortadan kalkmasında en uygun olabilecek yöntemin seçiminde ve uygulama aşamasında dermatoloji uzmanları ile işbirliği yapmaktayız.