Ciltte yer alan yağ bezlerinin aşırı aktif hale gelmesi ve gözeneklerdeki iltihaplanmayla akne ve sivilcelerin oluştuğunu belirten Dermatoloji Uzmanı Uzm. Dr. Hikmet Orbay, "Akne gelişimine karşı bazı bireylerde bir yatkınlık söz konusu olabilir. Hormonal değişiklikler, bazı ilaçların kullanımı, işlenmiş karbonhidrat içeren ürünlerin aşırı miktarda tüketilmesi ya da aile içerisinde bu şikayeti bulunan diğer bireylerin bulunması, akne ile ilişkili temel risk faktörleridir" dedi.
Birçok akne formu olduğunu ifade eden Medicana Kadıköy Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Uzm. Dr. Hikmet Orbay, "Akne, kronik bir cilt problemi olup özellikle yüzde olmak üzere omuz, sırt, boyun, göğüs ve üst kol bölgesinde ortaya çıkar. Sivilce, karabaş, kist ve nodül başta olmak üzere birçok akne formu mevcuttur. Aknenin ilk ortaya çıkışı genellikle ergenlik döneminde meydana gelir. Bunun nedeni ise ciltteki sebase bezler adı verilen yağ üreten yapıların bu yaşlarda aktif hale geçmesidir. Bu durum her ne kadar tehlikeli olarak değerlendirilmese de cilt görünümünü olumsuz yönde etkileyerek kozmetik kaygılar ile sonuçlanabilir. Akne problemi her yaşta ortaya çıkabilir. Ancak özellikle 12-24 yaş arasındaki bireyleri etkilediği gözlenmektedir" diye konuştu.
'GENETİK FAKTÖRLER ETKİLİ OLABİLMEKTEDİR'
"Aknenin ortaya çıkışında ciltteki gözeneklerin yağ, ölü deri hücresi ve bakteriler nedeniyle tıkanması etkili olur" diyen Orbay şu ifadeleri kullandı:
"Bu gözenek yapıları deride bulunan tüylerin yüzeye açılan bölümüdür. Tüylerin kök kısmında ise kıl folikülü olarak adlandırılan bir yapı ve ona eşlik eden küçük yağ bezleri yer alır. Yağ bezlerinden üretilen salgılar tüy boyunca devam ederek gözenek yapılarına ulaşır ve oradan cilt yüzeyine atılır. Böylelikle hem saç telinin hem de cildin nemlendirilmesi ve yumuşatılması sağlanmış olur. Bu nemlendirme sürecinin herhangi bir noktasında meydana gelen problemler akne gelişimi ile sonuçlanabilir. Foliküllerdeki bez yapılarından çok fazla yağ salgılanması, ölü deri hücrelerinin gözenek içerisinde birikimi ya da bu açıklıklarda bakteri üremesi gibi nedenler sivilce ve akne gelişmesinin nedenlerini oluşturur. Akne gelişimine karşı bazı bireylerde bir yatkınlık söz konusu olabilir. Hormonal değişiklikler, bazı ilaçların kullanımı, işlenmiş karbonhidrat içeren ürünlerin aşırı miktarda tüketilmesi ya da aile içerisinde bu şikayeti bulunan diğer bireylerin bulunması, akne ile ilişkili temel risk faktörleridir."
'BU BELİRTİLERE DİKKAT'
Akne oluşumundaki belirtilerin değişkenlik gösterebildiğine dikkat çeken Orbay, "Akne gelişimi ile ortaya çıkan belirtiler oluşan lezyonun türüne göre değişkenlik gösterir. Gözeneklerin tıkanması ile meydana gelen akne lezyonları sivilcelerdir. Gözenekler açıkken oluşan lezyonlar ise karabaş olarak kendisini gösterir. Küçük, kırmızı ve hassas yumrular şeklinde oluşan bu yapıların uç kısmında bir iltihaplanma bölgesi yer alır. Bazen küçük sivilceler yerine nodül olarak isimlendirilen daha büyük ve ağrılı lezyonlar da oluşabilir. Akne bazı bireylerde yüz dışında alın, göğüs, sırtın üst bölgesi ya da omuzlarda da meydana gelebilir" ifadelerini kullandı.
'GÖZENEKLERİN YENİDEN AÇILMASI HEDEFLENİR'
Akne oluşuma engel olmanın en temel formülünün kişisel hijyen olduğunu vurgulayan Orbay, "Basit sivilceler ile seyreden akne olgularında cilt hijyenine önem verilmesi ve kullanılan kozmetik ürünlerin gözenek tıkayıcı olmayanlarının tercih edilmesi fayda sağlayabilir. Bu yöntemlerle kontrol altına alınamayan olgularda ise çeşitli ilaçlar kullanılarak akne nedenleri arasında yer alan bakterilerin ortadan kaldırılması, ölü deri hücrelerinin temizlenmesi ve gözeneklerin yeniden açılması hedeflenir. Semptomatik seyreden akne vakalarında diğer tedavi yöntemleri ile şikayetlerin kontrol altına alınamaması halinde A vitamini kökenli ilaçlara başvurulabilmektedir. Bu ilaçların oldukça başarılı olabilir ancak oluşabilecek ciddi yan etkiler nedeniyle dikkatli olunması gerekmektedir" diye konuştu.