5 Milyon Kişi Glokoma Bağlı Körlük Yaşıyor"
11-17 Mart Dünya Glokom Haftası nedeniyle erken teşhise dikkat çeken Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları uzmanlarından Prof.Dr. Mehmet Selim Kocabora "Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Glokom dünyada körlük nedenleri arasında ikinci sırada yer alıyor.
11-17 Mart Dünya Glokom Haftası nedeniyle erken teşhise dikkat çeken Medipol Mega Üniversite Hastanesi Göz Sağlığı ve Hastalıkları uzmanlarından Prof.Dr. Mehmet Selim Kocabora "Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre Glokom dünyada körlük nedenleri arasında ikinci sırada yer alıyor. Dünyada yaklaşık 60 milyon kişi glokom hastası olmakla birlikte 5 milyon kişi de glokoma bağlı körlük yaşıyor. Bu körlüğün geri dönüşü yok. Geç fark edilen bu sinsi hastalığa erken tanı koyabilmenin tek yolu rutin göz muayenesidir" dedi.
Halk arasında "Göz Tansiyonu" olarak bilinen glokomun özellikle 40 yaş ve üstünde görüldüğünü vurgulayan Dr.Kocabora, "Glokom genellikle göz içi basıncının artışına bağlı gelişen kronik bir görme siniri hastalığıdır. 40 yaş üstünde ki nüfusta glokom sıklığı yüzde 2'nin üzerindedir. Yaş ilerledikçe glokom riski de orantılı olarak artmaktadır ve birinci derece akrabasında glokom öyküsü olanlarda bu risk 10 kat daha fazladır" diye konuştu.
Açık ve kapalı açılı olarak iki ana çeşit glokom türü olduğunu belirten Dr.Kocabora, "Ülkemizde daha sık rastladığımız açık açılı glokomlar sinsi seyirlidir. Kapalı açılı glokom zaman zaman özellikle akşamları gelişen gelip geçici baş ve göz ağrıları ve buna eşlik eden görme bulanıklığı şikayetlerine neden olabilir. Kapalı açılı glokomun daha az görülen akut formu "glokom krizi" denen acil bir durumdur, ani olarak gözde kızarma ve şiddetli ağrı eşliğinde görme bulanıklığı ayrıca bulantı-kusma ortaya çıkar. Etnik kökene göre glokom tipi de farklıdır. Doğu Asya kökenlilerde kapalı açılı glokom, Afrika ve Avrupa kökenlilerde ise açık açılı glokom daha sıktır" dedi.
GLOKOM TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?
Glokomun tedavisinin 'göz içi basıncı' nın düşürülmesine dayandığını ifade eden Dr.Kocabora şunları söyledi;
"Tedavide ana amaç var olan görmeyi korumaktır, görme artışı genellikle mümkün olmaz. İlk aşamada damla tedavisi ile genellikle yüzde 30-40'lık bir göz içi basıncı düşmesi elde edilir. Damla kullanımı ile hastaların yarısına yakınında göz içi basıncında yetersiz düşme, hastanın doz atlaması, unutması, ilacı kullanmayı bırakması veya gelişen yan etkiler nedeniyle başarısız olmaktadır. Bu durumda lazer ve cerrahi tedavilere başvurmak durumunda kalınıyor. Kapalı açılı glokomda ani basınç artışını önleyici lazer tedavisi yanında katarakt ameliyatı da görmenin korunmasına yardımcı olur."
- İstanbul