Kongrede, toklukta kan yağlarının önemi, tiroid hastalıklarında lipid metbolizması ile ilgili son gelişmeler gözden geçirildi. Kılavuzlara göre hedeflenen lipid düzeylerinin gerçeğe ne kadar yakın olduğu konuşuldu. Özel durumlarda; özellikle gebelik ve çocukta hiperlipidemiye yaklaşım, lipid ilaçlarına bağlı yan etkiler gözden geçirildi.
Aynı gün yapılan “İnsülin Pompası ve Glukoz İzlem Sistemleri Kursu”na 64 kişi katıldı. İlk bölümde gebe ve erişkinde pompa uygulaması, karbonhidrat sayımı, olgu tartışmaları ve pratik uygulamalar vurgulandı. Kursun ikinci bölümünde cilt altı glukoz seviyelerini sürekli izleyen sensör uygulamaları gözden geçirildi. Bu kursa İspanya’dan Marga Gimenez katıldı ve bu alandaki son gelişmeleri özetledi.
Şimdi de üç tam bir yarım gün olarak gerçekleşen kongre programı ile bilgi verelim. Kongrede uzmanına danış (8), güncelleme (4), konferans (8), panel (5), karşıt görüş (3) ve satellit simpozyum başlığı altında toplantılar yer aldı. Ayrıca sayısının gelecekte daha da artmasını temenni ettiğim 18 sözlü bildiri ve 217 poster ile endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları alanındaki son gelişmeleri izleme imkanı bulduk.
Kongremiz, açılış törenini takiben Sağlık Bakanlığı’nın işbirliği ile İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi tarafından gerçekleştirilen “Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışması-II (TURDEP-II)” paneli ile başladı ve çalışmanın ilk sonuçları açıklandı. Bunları birazdan sizlere sunacağız.
Kongrenin ilk günü TEMD konferansı Prof. Dr. Tümay SÖZEN tarafından verildi. Sayın SÖZEN’in endokrinolojinin dünü ve bugününü adeta bir senfoni tarzında özetleyen konuşmasını zevkle dinledik. Uzmanına danış toplantılarını her zaman ilgi uyandıracağını düşündüğümüz konulardan seçtik. Konuyu deneyimli uzmanlardan dinleyerek güncel yaklaşımları tartışıp paylaştık. Hipofiz insidentaloma, hiperparatiroidi, Cushing ve tiroid nodülü ve diferansiye tiroid karsinomu güncellemeleri bu konudaki bilgilerimizi tazelememize yardımcı oldu. Stres ve obezite, hipoglisemi gibi paneller büyük ilgi uyandırdı.
Kongremize Finlandiya, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nden birer ve İngiltere’den iki davetli konuşmacı katıldı. Kongreyi 600’e yakın katılımcı takip etti.
Ayrıca bilimsel olarak henüz üzerinde uzlaşıya varılmamış üç konuda karşıt görüş oturumları geniş katılımlı ve bol tartışmalı geçti.
Prof. Dr. Faruk Alagöl Prof. Dr. İlhan Satman
Kongre Başkanı Kongre Sekreteri
İstanbul Tıp Fakültesi İstanbul Tıp Fakültesi
Endokrinoloji ve Metabolizma B.D. Endokrinoloji ve Metabolizma B.D
Ülkemizde yıllardır hizmet veren Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları uzmanları Bilim Dalımızın yeterince tanınmadığından yakınmaktadırlar. Endokrinoloji esas olarak hormonal ve metabolik hastalıklar ile ilgilenmekte, bu hormonların eksiklikleri /aşırı salınmaları, endokrin bezlerin urları ve metabolik değişiklikler tüm vücudumuzu etkilemektedir. Özellikle şeker hastalığı, guatr gibi tiroid bezinin hastalıkları, kemik erimesi (osteoporoz) ve paratiroid bezi hastalıkları, D-Vitamini eksikliği, kortizon-büyüme hormonu-prolaktin (süt hormonu) gibi hormonların salgılanmasında rol alan hipofiz bezinin hastalıkları, böbrek üstü bezi ve yumurtalıkların hastalıkları hep Endokrinoloji uzmanlarının yönetiminde olması gereken hastalıklardır. Ayrıca obesite (şişmanlık)kan basıncı yüksekliği (hipertansiyon) ve lipid bozuklukları (kolesterol yüksekliği) İç Hastalıkları uzmanları ile birlikte Endokrinoloji uzmanlarının denetiminde olmalıdır. Bu bilgiler kişilerin hangi hekime başvuracaklarını bilmeleri açısından önemlidir.
Son yıllarda bilimsel geçerliliği kanıtlanmamış ya da alternatif tanı yöntemleri (York testi) ve bitkisel maddeler halkımız tarafından sıkça kullanılmaya başlanmıştır. Bu gibi tanı yöntemleri/tedaviler gereksiz harcamalara yol açmanın yanı sıra hasta sağlığı açısından zararlı (toksik) etkiler gösterebilir. Örneğin, İngiltere’de sağlık otoritesi tarafından York testinin kullanılmaması önerilmektedir.
Endokrinolojinin son yıllardaki ilgi alanları arasında çevre kirliliğinin endokrin sistemler üzerindeki etkileri sayılabilir. Kullanılan çeşitli kimyasallar metabolizmayı ve endokrin organların fonksiyonlarını bozmaktadırlar. Çeşitli gıdaları koyduğumuz kaplardaki bisphenol A batılı ülkelerde yasaklanma aşamasındadır ve metabolik etkileri vardır. “Su içsem yarıyor” diyen hastalarımız acaba haklı mıdır? Yine sıvı sabunlar ve bazı el sabunları dahil, çeşitli maddelerde bulunan Triclosan sulara karıştığında 40 yıl kalıcı olabilmektedir. Teflonda bulunan bazı maddelerin ise tiroid hastalıkları ile ilişkili olabileceği hayvan deneyleri ile gösterilmektedir. “Endokrin Bozucular” olarak bilinen bu maddelerin listesi uzamaktadır.
Bütün bu hastalıklar ve sorunlarla uğraşan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları uzmanları büyük bir özveri ile hastalarına ve topluma yararlı olmaya çalışmaktadırlar. Kongremizde açıklanan çalışmalardan da görebileceğiniz gibi sorunları tespit etmeye yönelik araştırmalar yapmakta, halkımızın sağlıklı yaşaması ve yaşlanması için beslenme, egzersiz, tütün ürünlerinin tüketilmemesi konularında halk eğitim toplantıları yapmaktadırlar. Her şey hormonlarımızın ve bizim sağlığımız için!
Prof. Dr. Sema Akalın
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Başkanı