İstanbul Üniversitesi (İÜ) Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Buyru, "Yumurtalıklarla ilgili geçirilmiş ameliyatlar, yumurtalık kisti ameliyatı, doğuştan gelen birtakım genetik problemler, kromozomlarla ilgili birtakım problemler, ileri yaşta geçirilmiş kabakulak gibi problemler, erken menopoza neden olabiliyor" dedi. Buyru, AA muhabirine yaptığı açıklamada, menopozun her kadının yaşadığı doğal bir süreç olduğunu belirterek, üreme fonksiyonlarının bitmesi olarak değerlendirilen menopoza, her kadının farklı yaşta girdiğini söyledi.
Türkiye'de kadınların menopoza girme yaşının ortalama 49, 40 yaşının altında bu sürece girmenin de erken menopoz olarak adlandırıldığını ifade eden Buyru, bir kadının menopoza girdiğinin söylenebilmesi için 6 ay adet görmemesi gerektiğini kaydetti. Buyru, menopoza doğru ateş basması, terleme, uykusuzluk, vajinal kuruluk ve cinsel isteksizlik şikayetlerinin yanı sıra adet düzensizliklerinin de ortaya çıkabildiğini dile getirerek, şöyle devam etti: "Menopoz, doğal olarak kabul edilmesi gereken bir süreç. Hiçbir zaman bir yaşlanma belirtisi olarak kabul edilmemeli. Kadınlarda kalp damar hastalıkları riskinin menopozdan itibaren artmaya başlıyor. Kadınlık hormonu östrojenin kalp damar hastalıklarından koruyucu bir etkisi var.
Menopoza girdikten sonra kadınlarla erkekler kalp damar hastalıkları açısından eşit düzeye geliyor demek mümkün. Menopozla kanama olmayınca kansızlık problemi ortadan kalkıyor, adet ağrıları ortadan kalkıyor. Hormonal dengesizlik, adet öncesi görülen gerginlikler bu dönemde görülmüyor. Olumlu yanlarını da kabul etmek gerekir." "Hormon tedavisini, 5 yılla sınırlı tutuyoruz" Prof. Dr. Buyru, önceki yıllarda menopoza giren her kadına "hormonu yerine koyma tedavisi" uygulandığını belirterek, daha sonra gereksiz hormon kullanımının ya da 5 yıldan uzun süre hormon kullanımının birtakım riskleri beraberinde getirdiğinin anlaşıldığını söyledi. Kar-yarar dengesi göz önüne alındığında hormondan korkmadan kullanmak gerektiğini ifade eden Buyru, şunları kaydetti: "Örneğin, ateş basmaları, uykusuzluk problemi, terlemeleri olan ve günlük yaşamı bu şikayetlerden etkilenen bir kadının hormon kullanmasını öneriyoruz. Hangi yaşta olursa olsun artık hiçbir şikayeti olmayan bir kadının menopoza girdi diye hormon kullanmasına gerek olmadığını düşünüyoruz. 2003'ten sonra bunu biliyoruz. 5 yıldan uzun süre, ileri yaşta hormon tedavisi alan kadınlarda meme kanseri riskinin biraz arttığı görülmüş. Bu, son derece küçük bir artış, bunu baştan söyleyip kullanımı 5 yılla sınırlı tutuyoruz. Çoğu erken menopozun nedeni bilinmiyor. Ailevi bir eğilimden söz etmek mümkün. Annesinde, ablasında veya teyzesinde erken menopoz söz konusuysa o kadın erken menopoz açısından risk altında demektir.
Yumurtalıklarla ilgili geçirilmiş ameliyatlar, yumurtalık kisti ameliyatı, doğuştan gelen birtakım genetik problemler, kromozomlarla ilgili birtakım problemler, ileri yaşta geçirilmiş kabakulak gibi problemler, erken menopoza neden olabiliyor. Tiroid hastalıkları, D vitamini eksiliği de araştırılması gereken problemler arasında." Prof. Dr. Buyru, sigara kullanımının da doğal menopoz yaşını birkaç yıl öne çekebildiğini vurgulayarak, 40 yaşından önce erken menopoz görülme olasılığının 100 kadında bir, 30 yaşından önce ise binde bir olduğunu anlattı. Özellikle erken dönemde girilen menopozda östrojen eksikliği nedeniyle hemen kemik erimesinin başladığını anlatan Buyru, 30 yaşından sonra kemiklerde bir kayıp söz konusu olduğunu, buna östrojen eksikliğinin de eklenmesi durumunda sürecin çok daha hızlı gerçekleştiğini kaydetti. Buyru, doğurganlık çağındaki her kadının yılda bir kez muayene olması gerektiğini vurgulayarak, jinekolojik muayene esnasında yumurtalıkların ultrasonografi ile görünümünün kadının doğurganlığıyla ilgili kendilerine fikir verdiğini söyledi. - Kocaeli