Özel 29 Mayıs Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahı Prof.Dr.Cihangir Uyan önemli bilgiler verdi.
Kalp vücudumuza gerekli besin maddelerini ve oksijeni sağlayan kanı, dolaşım sistemimiz içinde hareket ettiren, çok dayanıklı kas grubundan oluşan bir pompadır. Vücudumuzun en önemli yapı taşlarının başında gelen bu organımız hakkında Özel 29 Mayıs Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahı Prof.Dr.Cihangir Uyan önemli bilgiler verdi.
Anne karnında 5.5 uncu haftada atmaya başlayan ve bu dönemde anne ile kan alışverişine girip anne-bebek ilişkisini oluşturan kalbimiz, çalışmamak üzere durduğunda da hayatımız sonlanmış olmaktadır. Vücudun en hassas organıdır; hislerimiz, üzüntülerimiz, korkularımız, aşklarımız hep orada toplanır. Vücudumuzun motorudur, yaşamımızın temelidir.
Böyle önemli, hassas organımıza iyi bakmamız menfaatimizedir. Bu konuda dikkat etmemiz gereken ana öğelere değinmek istiyorum.
Öncelikle beslenmemizde; beyaz et ağırlıklı (balık), yemeklerde sıvı yağ kullanarak, sebze ve meyveden zengin beslenerek yaşam tarzımızı düzenlememiz gerekmektedir. Eğer düzenli yürüyüş, her gün en az 20 dk tempolu, yapıyorsak diyetimizde biraz gevşek davranabiliriz.
Kalbimizi besleyen damarlarımızı sıkıntıya sokan başlıca etmenler; erkek cinsiyette olmamız, aileden gelen kalp damar rahatsızlıklarımız, kan yağlarımızın yüksek olması, sigara, şeker hastalığı, yüksek tansiyondur.
Kalp damar hastalıkları erkeklerde sıktır, kadınlarda menapoz sonrası sıklığı artmaktadır. Kadınlık hormonunun kan yağlarından kolesterolü düşürücü etkisi vardır. Bu değiştiremediğimiz ana risk faktörüdür.
Annemizde babamızda, birinci derece akrabalarımızda kalp damar hastalığı varsa, genlerle çocuklara geçmektedir. Bu da değiştiremediğimiz ana risk faktörüdür.
Kan yağlarının (kötü kolesterol ve trigliserid) yüksek olması, kalp damarlarını bozmaktadır. Damarların içinde oluşan kireç plaklarına oturtarak, kalp damarlarımızın daralmasına ve tıkanmasına neden olmaktadır. Aynı zamanda bu plakların oluşumunu hızlandırmaktadır. Bu değiştirebileceğimiz ana risk faktörüdür. Diyetimize dikkat ederek, düzenli egzersiz yaparak kan yağlarımızı kontrol atında tutabiliriz. Eğer kalp damarlarımızda bozukluk başlamış, darlık oluşmuşsa koleterol düşürücü ilaçları kullanmamız gereklidir.
Vücudumuza hiçbir yararı olmayan sigara; damarlarımızın yapısını bozmakta, nikotine bağlı oluşan kasılma (spazm) ile damardaki mevcut darlığı artırarak damarımızın tıkanması, kalp krizi ve ölüme neden olmaktadır. Bu değiştirebileceğimiz ana risk faktörüdür. Yaşamımızın temeli olan kalbimizi ve yaşamımızı kaybetmek istemiyorsak sigarayı içmemeliyiz.
Şeker hastalığı vücudumuzda bütün damarları etkilediği gibi kalp damarlarımızı da bozmaktadır. Şeker hastalığı olanlarda sinir kökü harabiyetinden dolayı ağrı eşiği yükselmiştir. Bu kişiler, kalp damar bozukluğuna bağlı oluşan göğüs ağrılarını hissetmeyebilirler. Sessiz sedasız kalp krizi geçirip, ani ölümle yaşamları sonlanabilir. Bu değiştirebileceğimiz ana risk faktörüdür. Şeker hastalarımız ilaçlarını düzenli kullanarak, kan şekerlerini normal sınırlarda tutmalıdırlar. Kalp damar hastalığı bunlarda sinsi seyrettiği için, şeker hastalığı olanlara koroner anjiyografi yapmak gereklidir.
Kan basıncımızın yüksek seyretmesi; kalbimizi ve kalp damarlarımızı bozmaktadır. Çocukluk döneminden az tuzlu yemeye alışmamız kalbimizin performansı ve ömrü açısından önemlidir. Dikkat edilmediğinde, ileri yaşlarda yüksek tansiyon hastası olma riskimizi artırmaktadır. Bu da değiştirebileceğimiz ana risk faktörüdür. Günlük aldığımız tuz oranına dikkat eder, tansiyon ilaçlarımızı yaşam boyu düzenli kullanırsak, kalp yetersizliği, kalp krizi, beyin kanaması, felç riskimiz oldukça azalacaktır.
Yaşamımızın temeli organlarından olan kalbimizi korumak ana hedefimiz olmalıdır. Sağlıklı kalpler dilerim.