Uzman Klinik Psikolog İpek Özaktaç, dünya ve Türkiye'de aşılama hızlanırken normalleşme adımlarıyla birlikte yeni bir stres faktörünün kendini göstermeye başladığına dikkat çekti. Özaktaç, "Mağara Sendromu (Cave Syndrome) olarak adlandırılan bu durum, bir yılı aşkın süredir iş ve sosyal hayattan uzak şekilde evde, karantina/izolasyon süreçlerinde yeni rutinler oluşturmuş olan kişilerin pandemi öncesindeki iş ve sosyal hayatlarına geri dönmeleri konusunda duydukları kaygı ve korkuyu ifade ediyor" dedi.
"MASKESİZ HAYATA DÖNÜŞTE KORKU YAŞANABİLİR"
Sokağa çıkma yasaklarının kaldırılması ve eski normal günlere dönüş ihtimali pek çok kişiyi heyecanlandırsa da bu durum bazı kişiler için stres kaynağı olabiliyor. Maskesiz eski hayata dönüşle ilgili yapılan bilimsel çalışmalarla ilgili bilgiler paylaşan İSÜ Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi'nden Uzman Klinik Psikolog İpek Özaktaç şu ifadeleri kullandı:
"Scientific American bilim dergisinde yayınlanan bir makalede, Kasım 2020'de Kovid-19 hastalığını geçiren ve Şubat 2021'de Pfizer aşısının ikinci dozunu yaptıran Amerikalı bir kadın Mağara Sendromu için örnek gösterilmiş. ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi tarafından ikinci doz aşısını olmuş bireylerin pandemi öncesindeki maskesiz rutin hayatlarına geri dönebileceğinin duyurulması ile bu kişinin aslında hayal ettiği özgür yaşamın onu heyecanlandırmadığı, hatta aksine korku ve kaygıya sebep olduğu belirtilmiş. Bir restorana gitmek, sosyal ortamlarda bir kişi ile yüz yüze ve maskesiz şekilde sohbet etmek, uçağa binmek gibi halka açık alanlarda yapılacak olan aktiviteleri nasıl gerçekleştireceğini düşünmekte dahi zorlandığı da eklenmiş."
"İKİ KİŞİDEN BİRİNDE ESKİYE DÖNME KAYGISI VAR"
Amerikan Psikoloji Derneği'nin yaptığı bir başka araştırmaya da değinen Özaktaç, katılımcıların yüzde 49'unun eski hayatlarına dönmek konusunda rahatsızlık duyduğunu belirttiğini, aşı olan kişilerde eskiye dönme kaygısını taşıyan kişilerin oranının ise yüzde 48 olarak kaydedildiğini belirtti.
"EL SIKIŞMAK BİLE TEHDİT EDİCİ HALE GELDİ"
Pandeminin sosyal hayat ve iş hayatına dair alışkanlıklarımız başta olmak üzere hayatımızdaki birçok şeyi değiştirdiğinin altını çizen Özaktaç, "Kültürel alışkanlıklarımıza baktığımızda, selamlaşırken el sıkışmak, öpüşmek, sarılmak oldukça alışılmış bir davranışken, şu anda en yakınlarımız ile karşılaştığımızda bile el sıkışan ya da sarılan kişileri gördüğümüzde tehdit hisseder hale geldik. Halka açık kalabalık alanlarda hastalık kapma korkusu ile seyredebilen ölüm korkusunun da ortaya çıkabildiğini söylemek de mümkün. Hal böyle olunca, sağlık anlamında kendimizi güvende hissetmek adına kalabalıktan uzak durmak, fiziksel temasta bulunmamak, sık sık el yıkamak ya da dezenfekte etmek gibi güvenlik davranışları günlük rutine eklendi" diye konuştu.
"DEĞİŞİM OLUMLU OLSA BİLE ZAMANA İHTİYAÇ DUYULABİLİR"
Oluşturulan bir alışkanlığı değiştirmenin başlangıçta oldukça stres ve kaygı yaratıcı olabileceğini vurgulayan Özaktaç, bu durumun hayattaki tüm değişimler ve yenilikler için geçerli olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Değişim olumlu da olsa olumsuz da olsa, kişi o yeni duruma uyum sağlaması için belli bir süreye ihtiyaç duyar. Örneğin, iş yerinde sergilenen yüksek performans sonucu terfi almak olumlu bir değişimken, performans düşüklüğü nedeniyle görev yerinin istenmeyen bir şekilde değiştirilmesi olumsuz bir değişimdir fakat her iki durum da yeni geçilen göreve, unvana, ortama veya varsa eğer yeni çalışma arkadaşlarına uyum sağlanması için belli bir zamana ihtiyaç duyulur. Bu noktada unutmamak lazım ki, her birey değişimlere uyum sağlama konusunda güçlü bir kapasiteye sahiptir."
"MAĞARA SENDROMU İNSANİ BİR DURUM"
Mağara Sendromu, psikiyatrik bir hastalık adı gibi duyulsa da kesinlikle bir hastalık ya da bir tanı olmadığının altını çizen Özaktaç, "Mağara Sendromu, aslında oldukça anlaşılır, olağan ve insani bir durum. Birçok insan pandemi öncesindeki eski alışkanlıklarına geri dönmek, evin konforundan çıkıp yeniden iş yerinde çalışmaya başlamak, trafik stresine girmek, formal kıyafetlere geri dönmek, yüz yüze toplantılara katılmak konusunda istekli ve motive hissetmediğimizi belirtiyor. Bu noktada, eski rutine dönmek konusunda sizde ortaya çıkan düşünceleri, sizi gerçekten endişelendiren konuların ne olduğunu ve bu düşüncelerin size ne hissettirdiğini bulmak önemli olacaktır" ifadelerini kullandı.
"PANDEMİ İNSANLIĞIN KIRILMA NOKTASI"
Pandeminin her birimizin hayatı için önemli bir kırılma noktası olduğunu hatırlatan Özaktaç şu önerilerde bulundu:
"Kırılma noktaları, fiziksel ve psikolojik bütünlüğümüze karşı tehdit hissettiren, travmatik yaşantılardır. Dolayısıyla, bir yılı aşkın süredir bu duygu ve düşünceler ile devam eden günlük yaşantının ardından bir anda normale dönülmesi nedeniyle şu anda kaygı, korku, isteksizlik hissediyor olmak beklenebilecek ve normal bir durum. Fakat eğer evden dışarı çıkmak konusunda oldukça kaygılıysanız, bu durumun uykunuzda, iştahınızda, iş hayatınızda ya da insan ilişkilerinizde bozulmalara yol açarak günlük işlevselliğinizi olumsuz şekilde etkilediğini gözlemliyorsanız, bir ruh sağlığı uzmanından destek alabilirsiniz."