Önceki yıllarda salgınlar şeklinde görülen kızamık, aşılama çalışmaları sayesinde sıfıra yaklaşırken yurt dışı kaynaklı vakalar yüzünden yeniden hortladı. Vakalardaki artışın özellikle Güneydoğu ve Akdeniz illerinde yaşanması gözleri bu illerde yoğunlaşan Suriyeli mülteci kamplarına çevirdi.
Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, İstanbul Bağımsız Milletvekili Levent Tüzel'in soru önergesini cevaplandırdı. Müezzinoğlu, son 1 yıldaki artışın gerekçesini şu şekilde açıkladı: "Ülkemiz, bulunduğu konum ve günümüzde artan insan hareketleri sebebiyle yurtdışı kaynaklı risk altındadır. Nitekim bir süredir, yurtdışı kaynaklı kızamık vakaları görülmekte olup gerekli çalışmalar sürdürülmektedir. Halen ülkemizde kontrollü bir kızamık vaka artışı yaşanmaktadır. Kızamık vaka sayıları 2001 yılında 30.509 iken, gittikçe azalmış ve 2012 yılında 349 olarak gerçekleşmiştir. 2008-2012 yıllarında görülen az sayıdaki kızamığın tamamı yurt dışı kaynaklıdır. 1 Ocak 2012-19 Haziran 2013 tarihleri arasında (349 adedi 2012 yılında olmak üzere) toplam 6196 adet kızamık vakası bildirilmiştir. Vakaların yüzde 29'u 0 yaş altı bebekler, yüzde 25'i ise 1-4 yaş grubu çocuklardır. 93 vaka sağlık çalışanlarında görüldü. Şimdiye kadar iki adet şüpheli kızamık ölümü bildirildi."
DSÖ UYARMIŞTI
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de, Ürdün, Lübnan, Irak ve Türkiye'deki kamplarda kalan Suriyelilerde kızamık, verem ve çeşitli bulaşıcı deri hastalıklarına rastlandığına dikkat çekmişti. Türk Tabipleri Birliği de Suriye'den yaşanan mülteci göçünün, kızamık vakalarının yayılmasında etkili olduğu konusunda düşünceler olduğu uyarısında bulunmuştu.
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Torunoğlu, Türkiye'deki kızamık vakalarının kaynağına ilişkin "Virüs Suriye değil Avrupa kaynaklı'' dedi.
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Torunoğlu, AA muhabirine, Sağlık Bakanlığı olarak bir halk sağlığı problemini toplumdan gizleme yoluna asla gitmediklerini söyledi. Torunoğlu, "Vaka sayıları ve diğer konularla ilgili Dünya Sağlık Örgütüne anlık bildirimler yapıyoruz. Geçen yıl ve bu yıl vaka sayılarında artış söz konusu. Gereken önlemleri bilim kurulunun önerileri doğrultusunda alıyoruz" diyi konuştu.
Torunoğlu, geçen yıl ve bu yıl kızamık vaka sayılarında artışın söz konusu olduğunu belirterek, "Gereken önlemleri Bilim Kurulunun önerileri doğrultusunda alıyoruz. Vaka sayıları çok azaldı. Vaka artışı kontrol altına alınmış durumda" dedi. Bakanlık olarak gelişmeleri yakından takip ettiklerini bildiren Torunoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Vakalara baktığımızda aşılı bir toplumdaki vaka artışı profilini görüyoruz. 6-7 ay önce Bilim Kurulunun önerisi doğrultusunda 12. ayda yapılan kızamık, kabakulak ve kızamıkçık aşısının 9. aya alınmasına karar vermiştik. Aşı 12. ayda da tekrar ediliyor. Bu uygulamamız sürüyor. Bu nedenle bebekleri olan aileler aşılarını ihmal etmesin. Hastalık daha çok henüz aşılanmayan 0 yaş grubundakiler ile aşılanmamış ya da eksik aşılanmış 20 yaş üstündekilerde görülüyor. Bu nedenle yine Bilim Kurulunun kararı doğrultusunda askerlerimizi de aşılıyoruz."
"Virüs Suriye değil Avrupa kaynaklı"
"Türkiye'de görülen kızamık vakalarının Suriye kaynaklı olduğu" iddiasını da yalanlayan Torunoğlu, "Virüs Suriye değil Avrupa kaynaklı. Bu laboratuvar bulgularıyla da kanıtlanmış durumda. Çünkü Avrupa'da büyük bir kızamık salgını yaşanıyor" dedi. Bununla birlikte Suriye'den Türkiye'ye gelen ailelerin çocuklarına da Türkiye'deki aşı takvimini uyguladıklarını bildiren Torunoğlu, "Kamplarda kalanların 5 yaş altındaki çocuklarını kızamık, çocuk felci, tetanoz ve difteriye karşı aşılıyoruz. Dışardakilerin aşılarını da aile hekimleri takip ediyor" şeklinde konuştu.
"Suriye kaynaklı şark çıbanı vakası arttı"
Türkiye'de de görülen ve son yıllarda vaka sayıları gittikçe azalan Şark çıbanının farklı türleri olduğunu ifade eden Torunoğlu, şunları kaydetti:
"Suriye'de resmi rakamlara göre 50 bin resmi olmayan rakamlara göre ise 200 bin civarında Şark çıbanı vakası görülüyor. Bu nedenle Suriye kaynaklı vakalarda biraz artış oldu ancak endişe edilecek bir durum yok. Bu organları tutan bir Şark çıbanı türü değil sadece deride görülüyor. Bununla ilgili hem sivrisinek ilaçlaması yapıyoruz hem de ilaçla tedaviyi gecikmeden uyguluyoruz. Vakalar kontrolümüz altında. Hayati tehlike yaratan bir hastalık değil zaten."