Kış aylarında havaların soğumasıyla daha da artan eklem ağrıları, birçok sebebe bağlı olabilir. Kıkırdak sıvısının azalması veya iltihaplanması gibi sorunlar özellikle ileri yaşlarda görülmesine rağmen gençlerde de görülebilir. İhmal edilmemesi gereken ağrıların başında gelen eklem ağrıları düzenli tedavi edilmediği takdirde yaşamı adeta esir almaktadır.
Memorial Antalya Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Op.Dr. Kemal Gökkuş,. eklem ağrılarının bağlı olduğu yakınmaların enflematuar süreçler ve kireçlenme yıpranma süreçleri olarak ayrıldığını belirterek eklem ağrıları ve nedenleri hakkında bilgi verdi. Romatizmal hastalıklar çoğunlukla kadınlarda görülmekle birlikte erkeklerde de ortaya çıkabiliyor. Halk arasında iltihaplı romatizma olarak da bilinen enflematuar süreçler (yangı-iltihaplı romatizma) içinde en sık görüleni “Romatoid Artrit’tir. Bu hastalık aslında bir bağışıklık sistemi hastalığıdır .Ekleme yük binmesi ,yaralanma gibi olaylarla ilgisi yoktur. En önemli ayırt edici özellikleri sabah sertliği dediğimiz günün sabah saatlerine özgü eklem şişliği ve sertliği; rutubetli ve yağmurlu havalarda eklemlerin sızlamasıdır. Enflematuar (yangısal-romatizmal) eklem hastalıklarında çoğunlukla özel kan tetkikleri hekimi tanıya götürmede yardımcıdır. Ancak muayene bulguları ve eşlik eden kas iskelet sistemi bulguları, göz, böbrek ve ciltte görülebilen ek bulgular ayırıcı tanıda yardımcıdır. Tedavisi kesinlikle uzmanlık gerektirir. Romatoloji ve fizik tedavi uzmanları bu hastalıkların tedavisinde hastalara yardımcı olur. Halk arasında “kireçlenme” diye tabir edilen hastalık aslında kıkırdak dokusunun yıpranıp yumuşaması-aşınması-eklemin hareket yeteneğini kaybederek, ağrıların artmasıdır. Kıkırdak dokusu vücutta kendini yenileyemeyen dokulardandır. Bu nedenle yıpranan kıkırdak bir daha sağlıklı olamaz. Bu hastalıkta en önemli etmenler aşırı kilo ve kişinin hayatın bir döneminde uğradığı travmalar (burkulma, incinme, çıkık) sayılabilir. Eklem kireçlenmeleri, romatizmal eklem hastalıklarından farklı olarak tedavi edilirler. Kilo verme ilk önleyici tedbirdir. Bu nedenle diyet yaparak kilo kontrolü sağlamak tedavinin ilk basamağını oluşturmaktadır. Eklem içi enjeksiyonlarda, eklem kayganlaştırıcı madde dediğimiz “hyalürinik asit özü” içeren sıvılar enjekte edilmektedir. Bu madde zaten normalde eklemde olması gereken vücudun kendi ürettiği bir sıvıdır. Hafif ve orta derecede ki kireçlenmelerde tercih edilir. Ağır kireçlenmelerde tercih edilmez. Yıpranmanın derecesine göre ilaç tedavisi, fizik tedavi, artroskopik yıkama ve en son çare olarak eklem protezleri (bütün diz ve kalça protezi gibi ) gerekebilir. Artroskopi, hastaya en az verilen doku hasarı ile büyük işlerin yapılabildiği ameliyatların ortak ismidir. Ekleme açılan en az iki küçük delikten birinden fiberoptik bir bir görüntü aktarıcı ile eklemin içinin görüntülenmesi, diğer delikten kibar cerrahi aletlerle eklemde tespit edilen hasarların düzeltilmesi işlemidir. Bu hasarlar, menisküs yırtığı, serbest cisim, kıkırdak yumuşaması-aşınması, bağ yırtığı şeklinde sıralanabilir. Kortizon enjeksiyonu, günümüzde çok tartışmalı bir konudur, ancak hekim kontrolünde ve uygun durumlarda halen tedavideki yerini korumaktadır. Kortizon enjeksiyonu bu konuda tecrübe kazanmış kişilerce ve uygun anatomik bölgeye yapıldığı sürece sistemik kortizon alımındaki gibi kilo alma, bağışıklık sisteminin baskılanması gibi etkilere yol açmaz. Günümüzde en önemli uygulama alanı plantar fasiit ( taban fasiyasını kemiğe tutunduğu yerde bulunan bölge) ve tenisçi dirseği gibi tendon yapışma yeri bölgeleridir