'29 Ekim Dünya İnme Günü' dolayısıyla Beyin Damar Hastalıkları Hasta Derneği (BEYİNDER) Altunizade Kültür Merkezi'nde sempozyum düzenledi. İlki düzenlenen sempozyumda hasta ve hasta yakınlarının bilinçlendirilmesi hedeflendi. Sempozyumda, inmeden korunma, acil durumlarda yapılması gerekenler ve inme sonrası dikkat edilecek konular ele alındı.
HER 3 DAKİKADA BİR KİŞİ İNME GEÇİRİYOR
Türk Nöroloji Derneği ile birlikte yaklaşık bir sene önce BEYİNDER'i kurduklarını anlatan BEYİNDER Başkanı ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Derya Uludüz, "Ülkemizde her yıl 200 bin kişi inme geçiriyor. Her 3 dakikada bir kişi inme geçiriyor. Bu oldukça yüksek bir rakam, dünyadaki en büyük özürlülük ve üçüncü ölüm sebebi. Bu kadar sıkıntılı bir tabloyla karşı karşıyayız. İnmede farkındalığı oluşturmamız için Sağlık Bakanlığı, İl Sağlık Müdürlükleri, doktorların ve hastaların bir araya gelmesi gerekiyor" diye konuştu.
İNMEDE İLK 8 SAAT ÖNEMLİ
Günümüzde acile giden 9 hastadan 1'inin yürüyerek çıktığını belirten Prof. Dr. Uludüz, "Bizim için inme geçirenin hastanın ilk 8 saatte acile gitmesi çok çok önemli. Her geçen saniyede beyin dokumuz milyonlarca hücresini kaybediyor. Çünkü şu anda ilk 8 saatte hasta acile gittiğinde tedavi edilebilir. Daha önce acile giren 9 hastadan 1'i ölürken şimdi o 9 hastadan 1'i yürüyerek çıkıyor. Bu o kadar dramatik bir tedavi. Damarın içine girerek orada oluşan büyük pıhtıyı elektrik süpürgesi gibi bir aletle çekip alıyoruz. Acile hasta şuuru kapalı olarak giriyor yürüyerek çıkıyor" ifadelerini kullandı.
GENETİKTE ŞEKER VE TANSİYON VARSA RİSK YÜKSEK
İnmeyi tetikleyen birtakım risk faktörlerinin olduğunu söyleyen Prof. Dr. Uludüz, "En başta genetik geliyor. Eğer annenizde tansiyon ve şeker hastalığı varsa ileride sizde de böyle bir risk var demektir. Öyle durumda çocukluktan itibaren yaşam şekline,beslenmeye dikkat etmek gerekiyor. Çünkü bu hastalıkların zeminde var olması 30 yaşından sonra damarlarda kireçlenme dediğimiz damar tıkanıklıklarının yavaş yavaş oluşmasına neden oluyor" dedi.
TANSİYON, ŞEKER VE KOLESTEROL YÜKSEKLİĞİNİ HAFİFE ALMAYIN
Tansiyon, şeker ve kolesterol yüksekliğine dikkat çeken Prof. Dr. Uludüz, "Sigara inme riskini tek başına 4 kat artırıyor. Hiçbir hastalığınız olmasın sigara için bu tek baya paket fark etmez normal insanlara göre 4 kat inme riskiniz var demektir. Alkol de bu risk artıran başka bir faktör" diye konuştu.
TUZDAN UZAK DURUN
Tansiyon, şeker ve kolesterolün oluşmasını engelleyecek bir beslenme düzeninin de olması gerektiğini altını çizen Prof. Dr. Uludüz, "Aşırı tuzlu yemeyeceğiz, tuzu kısıtlayacağız. Eğer tuz kullanmamız gerekiyorsa kaya tuzu dediğimiz sodyum açısından daha basitleştirilmiş tuzları kullanacağız ama o da az miktarda. Bol su içmeliyiz, beyin suyla beslenir, yüzde 80'i sudur. Su olmayınca beyin kendini çalıştıramaz. Sonuçta damarlarda dolaşımı suyla sağlıyor. Yağlı yiyeceklerden de uzak durmalıyız" ifadelerini kullandı.
EKMEK,HAMUR İŞİ, POĞAÇA VE BÖREK BİZİM DÜŞMANIMIZ
Basit karbonhidratları yani içinde glikoz olan yiyecekleri tüketmek gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Uludüz, "Ekmek,hamur işi, poğaça ve börekten uzak duracağız. Bunlar bizim en büyük düşmanımız. Çaya şeker atmayacağız ve demli değil açık çay içeceğiz. Demli çay kansızlık yapar yine dolaşım sorunlarına neden olur ve ileride felci tetikler. Mümkün olduğunca protein ağırlıklı, yeşil sebzeyi bol tüketmeliyiz. Kırmızı et yiyelim ama haftada biri geçmemeliyiz. Bolca balık yiyelim çünkü omega 3 kaynağı bütün damarları temizliyor. Damarlarda olan kireçlenmelerin en önemli düşmanı omega 3'tür. Haftada en az 2 gün balık yiyerek bütün bu risklerden korunuruz" dedi.
İNME GEÇİRME YAŞI 30'A KADAR İNDİ
Felcin genel olarak 60 yaşın üstünde görülmesi gibi bir algı olduğunu belirten Prof. Dr. Uludüz, "Ama yaşam şeklimiz o kadar değişti ki endüstriyel beslenme, hızlı yaşam tarzı, hareketsizlik gibi faktörler bizim kireçlenme dediğimiz damar daralmalarını daha erken yaşa çekiyor. Artık 30 yaşından sonra kireçlenme başlıyor" diye konuştu.
HASTALARIMIZIN YANINDAYIZ
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Saime Füsun Domaç, "BEYİNDER'i bir yıl önce sadece hasta ve hasta yakınlarına daha rahat ulaşmak için kurduk. Hastalarımız da bize nasıl ulaşabilir, inme geçirmiş hastalarımıza nasıl yardımcı olabiliriz, bu hastaların doktora ulaşmaları, tedavi almalarında ve takip edilmelerinde nasıl yardımcı olabiliriz esas hedefimiz bu. İnme konusunda tüm hastalarımızın biz hekimler olarak yanındayız. Sempozyumu farkındalığı artırmak ve hastaları bilinçlendirmek için düzenledik. İnmeyi iyi biliyoruz, yeni tedavi yöntemleri var. Erkenden bize başvurursanız ve uygun bir hastaysanız siz de bu tedaviden faydalanabilirsiniz" dedi.