Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi çocuk ve ergen psikiyatri uzmanı Emel Sarı Gökten, ders dinlerken, ödev yaparken ve kitap okurken problem yaşayan çocuklara dikkati çekerek, "Hiperaktivite, 'çok hareketli olması' demek ama çocuğun tanı alabilmesi için çok aşırı hareketli de olması gerekmiyor. Çok enerjik veya çok hareketli olabilir ama normal hareketli ya da oldukça sakin, hareketi çok sevmeyen bir çocuğa da dikkat eksikliği tanısı konabilir." ifadesini kullandı.
Bursa Kamu Hastaneleri Genel Sekreterliğinden yapılan yazılı açıklamada, Gökten'in çocuklarda hiperaktivite ve dikkat eksikliğine ilişkin değerlendirmelerine yer verildi.
Her yaramaz çocuk için "hiperaktif" tanımlaması yapılamayacağını, bu yaşlarda "dikkat eksikliği", "hiperaktive" ve "dürtüsellik" denilen üç sorun alanı bulunduğunu belirten Gökten, bu çocukların anlık dikkatlerinin genellikle iyi olduğunu ancak odaklanıp dikkati sürdürmede sıkıntı yaşadığını bildirdi.
Bu tür sorunları bulunan çocukların okulda dersi dinlerken, ödev yaparken, kitap okurken problem yaşayabildiğine dikkati çeken Gökten, şunları kaydetti:
"Bazen dikkatlerini sürdürmekte zorlanırlar. Hiperaktivite, 'çok hareketli olması' demek ama çocuğun tanı alabilmesi için çok aşırı hareketli de olması gerekmiyor. Çok enerjik veya çok hareketli olabilir ama normal hareketli ya da oldukça sakin, hareketi çok sevmeyen bir çocuğa da dikkat eksikliği tanısı konabilir. Bir diğer sorun alanı ise dürtüsellik yani sabırsızlık. Bu tür sorunlarda çocuğun beklemekte zorluk çekmesi, sırasını beklememesi, gerektiğinde duramaması ve aniden hareket etmesi, önce düşünmesi sonra hareket etmesi gereken noktalarda, önce hareket edip sonrasında bundan pişmanlık duyması gibi durumlar olabiliyor."
Gökten, tanının konulması için bu üç sorun alanındaki belirtilerin farklı şiddetlerde olması ve yaşamı olumsuz etkilemesi gerektiğini vurgulayarak, bu tür durumlarda ilaç tedavisi uygulanabileceğini ancak ailenin de tedavi süreciyle ilgili bilgilendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Kritik yaş 6
İlaç tedavisinde yüzde 80, bazen daha yüksek oranda fayda elde edilebildiğini belirten Gökten, şu değerlendirmelerde bulundu:
"İlaç tedavisi uzun soluklu, bir iki ay kullanılıp bırakılacak tedaviler değil ama bu süreler çocuktan çocuğa değişiyor. Kimi çocukta bir iki yıl olurken, bazılarında 5-6 yıla kadar uzayabiliyor. Bir kısmı büyüdükçe, ergenlikle beraber iyileşebilir. Bir kısmında ise erişkinlikte dahi belirtiler şiddet olarak azalarak devam edebilir. İşlevsellik olumsuz etkileniyorsa erişkinlerin dahi tedavi alması gerekir. Altı yaş kritik bir yaş. Bu çocuklarda bu duruma gelme daha sonraki yıllarda oluyor. Birinci sınıfa başlıyor ve artık sınıfta oturması, dinlemesi gerekiyor. Çok çabuk sıkılabiliyor çocuklar. Sırada oturmakta zorluk çekiyor. Derste kalkıp dolaşmak istiyor. Yerinde duramıyor. Dursa bile kıpır kıpır hareketli olabilir. Yanındaki rahatsız ediyor. Mesela dönüyor arkadaşındakiyle konuşuyor. Dışarıdan başka bir ses geliyor. Dikkati hemen oraya kayıyor. O sırada devam etmesi gereken konudan uzaklaşıyor."
Gökten, bu tür durumların öğrenmeyi de olumsuz etkilediğini vurgulayarak, "Çünkü dikkatini sürdüremiyor. Öğretmeni dinleyemiyor. Dikkat eksikliği, bu nedenle de ders başarısında kendini gösteriyor. Bu konuda ebeveynlerin dikkatli olması gerekiyor." ifadesini kullandı.