Prof. Dr. Sarp, "Uzun süre ağlayan çocuğun ruhsal gelişimi bozuluyor. Depresyona giriyorlar, sosyal ilişkileri ve zekaları geriliyor" dedi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümü 'Çocuk Gelişimi ve Psikopatolojisi Sempozyumu'na ev sahipliği yaptı. Alanında uzman isimler, santralistanbul Kampüsü'nde düzenlenen etkinlikte, çocuk gelişimine dair mevcut durumu, sorunları ve çözüm önerilerini masaya yatırdı. Sempozyumda çocuk gelişiminde psikopatolojiyi anlamak hedefleniyor.
Çocuk gelişiminin önemine dikkat çekmek ve anne babaların yanı sıra kamuoyunda bilinç oluşturma amacıyla düzenlenen sempozyumda çocuk gelişimcinin gelişimsel psikopatolojideki yeri, bebeklik ve erken çocukluk psikopatolojileri, gelişimsel bozukluklar, çocuk gelişiminde anne baba ilişkisinin rolü ile teknoloji ve çocuk gibi konular ele alındı. Etkinliğe, çocuk gelişimci, eğitimci ve akademisyenlerin yanı sıra psikolog, psikiyatrist, ergoterapist ve fizyoterapistler yer aldı.
PSİKOPATOLOJİ; ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE YAŞANAN SORUNLAR
Sempozyumun açılış konuşmasını yapan BİLGİ Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Nilgün Sarp, bu alanda bir sempozyumun ülkemizde ilk kez yapıldığını söyledi. Prof. Dr. Sarp, "Çocukluk döneminde yaşanan sorunlar ve gelişimsel bozukluklar giderek artmakta, bu konuları tartıştığımız sempozyumda ailelere öneriler getirmemiz ve farkındalıkların artmasına olanak sağlamamız çok önemli. Gelişimsel psikopatoloji, anormal davranışın, kalıtsal, birey düzeyinde yapısal, biyokimyasal, bilişsel, duygusal, sosyal açıdan veya herhangi bir gelişimsel etkinin ölçüldüğü bir durumda incelenmesidir. Psikopatoloji çocukluk döneminde yaşanan sorunlardır. Çocuğun uyum sorunu, gelişiminde yaşanan bir takım engeller, eksikler, aile ile çocuk arasındaki ilişkiden kaynaklanan veya ailenin çocuğa yönelik yanlış davranışları veya çocuğun bazı yoksunluklara uğraması nedeniyle yaşadığı sorunları kapsıyor" dedi.
İLK 3 YAŞ ÖNEMLİ
Sempozyumda bebeklikten 18 yaşına kadar çocukların yaşadığı psikopatolojik süreçlerin ele alındığını belirten Prof. Dr. Sarp, "İlk oturumda 'bağlanma' konusu konuşuldu. Bağlanma bebek doğduğu andan itibaren eğer ihtiyaçları yeterince karşılanmıyorsa sağlıklı bir aile ortamında büyümüyorsa o zamandan sorunlar başlıyor. Çocuk yetişkinliğinde daha çekingen, güvensiz olabiliyor. İhtiyaçlarının karşılanmaması onu daha antisosyal, agresif veya depresif yapabiliyor. Çocuğun gelişimi için ilk üç yaş çok önemli. Zeka ve sağlıklı ruhsal gelişim için de bu gelişim süreci önem arz ediyor" ifadelerini kullandı.
"YENİ DOĞAN BEBEK AĞLAYARAK MESAJ VERİR"
Anne ve babalara büyük görev düştüğünü vurgulayan Prof. Dr. Sarp, "Anne ve baba bu konuda bilinçli olmak zorunda, çocuğun gelişim sürecini takip etmeleri gerekiyor. Mesela yeni doğan bir çocuk bütün ihtiyaçlarını ağlayarak söylüyor. Ağladığı zaman anne bunu anlamalı, 'yeni doyurdum, altını değiştirdim, ihtiyacı olmamalı' deyip yatağına koymamalı. Çocuk belki annesinin dokunmasını, onunla konuşmasını istiyor. Çocuklar ağlayarak mesaj verir" dedi.
"UZUN SÜRE AĞLAYAN ÇOCUKTA MUTLAKA BİR SORUN VARDIR"
Uzun süre ağlayan çocukların ruhsal gelişimlerinin bozulduğunu söyleyen Prof. Dr. Sarp, " Depresyona giriyorlar, sosyal ilişkileri düşüyor, zekaları geriliyor. Ama ağlamak da doğal bir eylem, çocuk hiç ağlamasın demeyeceğiz. Saatlerce çocuk ağlıyorsa mutlaka bir sorunu vardır. Her gün 3 saat 4 saat sürekli ağlayan çocuklarda sorunlar yaşanabiliyor. Çocuk gelişiminde kritik noktalarımız var, o kritik noktalarla ilgili ailelerin bilgilendirilmesi gerekiyor, ne zaman eline kaşığı alıp yemek yemesi gerekiyor, ne zaman emeklemesi lazım, ne zaman oturmalı, sosyal ilişkiye başlamalı gibi konularda aileler bilinçlenip çocuklarıyla ilgilenirlerse, gelişimsel geriliklerin erken saptanması sağlanabilir, dolayısı ile sorunları büyümeden halledebiliriz" diye konuştu.
UCL Klinik Psikoloji Doktora Programı Direktörü Prof. Dr. Pasco Fearon da sempozyumda bağlanma ve çocukların sosyal, duygusal gelişimi üzerinde durdu. Fearon, bağlanma faktörünün çocukların duygusal gelişimi üzerinde çok etkili olduğunu söyledi.