Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Niyazi Emre Turgut, çocuk sahibi olmak isteyen kadınlarda miyomların tehlikeli olabileceğini belirtti ve "Miyomlar bebeğin rahim içinde yerleşeceği yerde bulunup kanamaya, ara kanamaya, ağrılı adete, çocuğun yerleşememesine ve hatta düşmesine yol açabilir" dedi.
Konu ile ilgili önerilerde bulunan Bahçeci Umut Tüp Bebek Merkezi'nden kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Dr. Turgut, şunları söyledi:
"Çocuk sahibi olmak isteyen kadınların rahmindeki miyomların takip edilmesi gerekiyor ancak cerrahi müdahale için miyomun bulunduğu yer önemlidir. Rahim içerisindeki polipler küçükse ve bebeğin yerleşeceği bölgeye uzaksa dokunulmamalıdır. Vücuttan atılmaları gibi bir durum yok ama büyüyebilirler. Takip edilir ve büyürse cerrahi müdahale gerekir. Miyom da kendiliğinden yok olmaz. Büyür, küçülür veya aynı boyutta kalırlar, doğumla kaybolmazlar. Miyomun yerleşim yeri çok önemlidir. Rahmin dışına yerleşip büyük boyutlara kadar ulaşabilirler fakat herhangi bir şikayete sebep olmadıkları için müdahalede bulunulmayabilir. Ama başka bir tanesi küçük boyutta olmasına rağmen bebeğin rahim içinde yerleşeceği yerde bulunup kanamaya, ara kanamaya, ağrılı adete, çocuğun yerleşememesine ve hatta düşmesine yol açabilir."
'HASTANIN YAŞI TEDAVİDE ÇOK ÖNEMLİ'
Çocuk sahibi olmak için uğraşan kadın hastalarda miyom ve kistlerde operasyona karar verirken hastanın yaşının önemli olduğunu belirten Dr. Turgut sözlerini şöyle noktaladı: "Hastaların yaşı tüp bebek tedavisinde önemli. Mesela 40 yaşında bir hasta var ve yumurta rezervleri az. Altı ay deneme yaptıktan sonra bu hastada tedaviye başlamak riskli olabiliyor. Maalesef bazen insanların 42-43 yaşına kadar gecikme söz konusu olabiliyor. Çikolata kisti gibi durumlarda da ameliyat kararının belli noktalara dikkat ederek verilmesi, canlı dokulara zarar verilmemesi gerekir. Çikolata kisti ameliyat edilmediyse, bulunduğu bölgeyi baskı altında tutarak yumurtalık rezervinin gün be gün azalmasına sebep oluyor. Ameliyat edildiğinde ise, canlı dokulara zarar verildiği için yine yumurtalık rezervini azaltan bir durum ortaya çıkıyor. Hasta çocuk istiyorsa, yumurta rezervi sınırdaysa (8-10), günlük yaşamı etkileyen bir durum yoksa öncelikle operasyon önerilmemektedir. Eğer eşinin spermin durumu normalse, hastanın tüpleri normalse, 2-3 yıldır bebek deniyorsa o zaman öncelikle tüp bebek yapılmaktadır. Yumurtalarını toplanıyor, spermlerle birleştiriliyor ve embriyoları donduruluyor. Ardından ameliyatı yapılıyor ve embriyo transferi gerçekleştiriyor. Bu hastalarda kişiye özel bir yaklaşım gerekir."