Acıbadem Bakırköy Hastanesi Radyoloji Uzmanı Dr. Ali Türk, manyetik rezonans görüntülemesinin, güçlü bir manyetik alan, radyo dalgaları ve bir bilgisayar yardımıyla vücudumuzdaki herhangi bir organ ve bölgenin oldukça ayrıntılı görüntülerini oluşturan bir teşhis yöntemi olduğunu belirtiyor.
Son yıllarda kullanıma giren Meme MR'ı, mammografi ve meme ultrasonu gibi diğer görüntüleme yöntemlerinin değerlendirmede yetersiz kaldığı bazı meme hastalıklarında, hastalıklı dokunun çok daha detaylı değerlendirilebilmesini sağlıyor. Bilgisayarlı tomografi ve röntgen incelemelerinin aksine MR’da X ışını kullanılmadığından radyasyon riski hiç bulunmuyor. Dr. Ali Türk, şöyle konuştu: “Mammografi ve meme ultrasonografisi, bazen kanserli dokuyu iyi huylu diğer meme hastalıklarından ve hatta bazen normal dokudan ayırt edemeyebilir. Eğer fiziki muayenede, mammografi veya ultrasonografide kanser açısından şüpheli bulgular mevcutsa ve bu incelemeler tüm soruları yanıtlamada yetersiz kalıyorsa, MR ile problemli alan çok daha ayrıntılı bir şekilde incelenebilir.” Meme tümörleri damarsal yapılardan oldukça zengin olduğundan damardan kontrast madde (boyar madde) verildiğinde parlayarak görünür hale geliyor. Kanser tanısında MR’ı, mammografi ve ultrasonografiden çok daha hassas yapan unsurun, kullanılan kontrast maddeden kaynaklandığını anlatan Dr. Ali Türk, şunları söyledi: “Eğer incelemede kontrast madde ile boyanan bir alan yoksa meme kanseri riski yok denecek kadar azdır. MR’da kullanılan kontrast maddeler, tomografide kullanılan kontrast maddelerin aksine iyot içermediğinden gerçek alerjik reaksiyon oluşturma riski çok düşüktür. En sık görülen yan etkileri baş ağrısı ve bulantıdır. Meme MR’ı, teknik olarak iyi yapılması ve yorumlanması en zor MR incelemelerinden biri olup, doğru tanı için bu konuda tecrübeli bir merkezde yapılması gerekmektedir.”