Meme Kanseri
Meme genel yapısı itibariyle sütü taşıyan kanallar, süt üreten üniteler ve destek dokularından oluşmaktadır. Memeyi oluşturan bu dokulardan herhangi biri sebebiyle oluşan kansere meme kanseri denilmektedir. Bu kanser türü dünyada kadınlar arasında daha yaygın olarak görülen maling tümörüdür. Kanser hastası kadınlardan yaklaşık %30′unda meme kanseri görülmektedir. Sağlık alanındaki teknolojik ilerlemelere, toplumun bu konudaki duyarlılığının artmasına rağmen, meme kanseri insan hayatını tehdit etmeye devam eden bir unsur halindedir. Meme kanserinin kadınlarda görülme oranı 20′li yaşlarda oldukça düşüktür. Menopoz döneminden sonra ise kadınlarda meme kanserine yakalanma oranı oldukça yüksektir.
Meme Kanseri Belirtileri Nelerdir?
Meme kanseri tedavisindeki en büyük avantaj, hastalık tanısının erken konulmasıdır. Fakat memede kanserleşmeye başlayan bir hücrenin tam olarak teşhisinin yapılması için belirli bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Bu yüzden kadınların kendilerini düzenli olarak elle muayene etmeleri büyük önem taşımaktadır. Bu belirtilerden birine rastlamış olanların mutlaka doktora başvurması önerilmektedir.
Memede değişik oranda büyüme, şekil bozukluğu veya asimetri
Memenin herhangi bir yerinde renginde değişikliği veya beklenmedik kızarıklık
Meme ve koltuk altı bölgesinde sertlik ya da kitle hissetme
Meme ucu derisindeki soyulma, kabuklanma gibi değişiklikler
Meme ucundan şeffaf ya da kanlı akıntı gelmesi
Meme yüzeyinde ödem ve içe doğru çekilmeler görülmesi
Meme Kanserinde Risk Faktörleri
Yaş: Meme kanserine yakalanmada risk faktörlerinden ilki yaş faktörüdür. İleri yaşa sahip olmak risk düzeyini artırmaktadır. Meme kanseri olduğu teşhis edilen kadınların üzerinde yapılan yaklaşık %70′lik kısmının 50 yaş ve üzerinde olduğu belirlenmiştir. 50 yaşın üzerinde olan kadınların diğer alt yaş gruplarına oranla 3 kat fazla risk bulundurduğu ortaya çıkmıştır.
Cinsiyet: Erkeklerde meme kanseri görülme ihtimali dünya genelinde %1 oranının altındadır. Kadınlarda ise en sık karşılaşılan kanser türlerindendir.
Genetik: Mutasyon sonucu genlerde oluşan bozuklar meme kanserine neden olan etmenlerdendir. Anne ve babadan geçen bu kalıtsal bozukluklar meme kanserine yakalanmada yaklaşık %10 oranında etkilidir. BRCA1 ve BRCA2 adlı genlerde mutasyon meydana gelmesi riski önemli derecede artırır.
Kişisel Meme Kanseri Öyküsü: Bir kez meme kanseri teşhisi konulmuş, daha sonradan tedavisi başarıyla gerçekleştirilip hastalığı yenmiş olan bir kadının, diğer memede de kanser gelişme olasılığı bulunduğu saptanmıştır. Bu gruptaki kadınların, daha önceden meme kanseri teşhisi konulmamış kadınlara oranlara yaklaşık 4 kat daha fazla risk taşıdığı belirtilmiştir.
Ailede Meme Kanseri Bulunması: Genetik faktörler bu hastalıkta büyük önem taşır. Aile fertleri arasında meme kanseri teşhisi konulmuş bir bireyin, meme kanseri olasılığı da artmaktadır. Anne, kız kardeş gibi yakın aile bireylerinden birinin meme kanseri olma riski diğer kadınlardan yaklaşık 5 kat yüksektir. Ailesinde meme kanseri bulunan birinin daha dikkatli olması ve sık sık kontrollere gitmesi önerilmektedir.
Adet Çağı Süresi: Östrojen hormonu meme kanseri üzerinde önemli rol oynamaktadır. Erken yaşlarda adet dönemi, geç yaşlarda da menopoz dönemi başlamış bir kadının doğurganlık çağı da uzamış olmaktadır. Bu da kadının daha fazla östrojen hormonu etkisinde olduğunu göstermektedir.
Doğurma Yaşı: Bir kadının doğum yapmış olması ve ilk çocuğunu doğurduğu yaş, kanser riskini de etkileyen faktörlerden biridir. İlk çocuğunu 20 yaşından önce doğuran birinin meme kanserine yakalanma riski oldukça azdır. Fakat 30 yaşından sonra doğurmuş olan kadınlarda risk oranı 2 kat daha artmaktadır. Hiç doğurmamış kadınlarda ise risk giderek katlanmaktadır.
Emzirme Faktörü: Araştırmalar sonucunda emziren kadınların, emzirmeyen kadınlara oranla meme kanseri riskinin azaldığı söylenmektedir. Emzirmek, meme kanseri riskini oldukça azaltan bir etmendir.
Doğum Kontrol Hapı Kullanımı: Bu faktörle ilgili çeşitli düşünceler bulunmakla birlikte, genel kanı doğum kontrol haplarının meme kanseri riskini artırdığı yönündedir.
Menopoz Sonrası Hormon İlaçları: Menopoz sürecindeki kadınların problemlerini azaltmak amacıyla, uzun süreli kullanımla verilen östrojen ve medroksiprogesteron asetat maddeleri içeren hormon ilaçları, östrojen içeren hormon ilaçlarından daha çok meme kanseri riskini yükseltmektedir.
Işın Tedavileri: Erken yaşlarda başka kanserlere yakalanma sebebiyle göğüs bölgesine ışın tedavisi uygulanan kişiler, yüksek meme kanseri riski bulundurmaktadırlar. Kişiye 40 yaş ve sonrasında uygulanmış olan ışın tedavisi ise meme kanseri riskinde herhangi bir etki göstermemektedir.
Sigara ve Alkol Kullanımı: Sigara ve alkol sadece kanser vakalarında değil, genel itibariyle sağlığı bozması açısından kullanılması sakıncalı maddelerdir. Araştırmalarda sigara kullanımının meme kanseri oluşumda risk taşıdığı da belirlenmiştir. Alkol kullanımının risk faktörü olduğuna ilişkin tam bir görüş ifade edilmemiştir, fakat alkol alınımının da kanser türevi hastalıkları tetiklediği bilinmektedir.
Fazla Kilo ve Yaşam Tarzı: Menopoz dönemi içerisinde veya sonrasındaki kadınların yağ oranının fazla olması da meme kanserini tetikleyen unsurlardandır. Özellikle 50 yaş ve üzeri grupta riski oldukça yükseltmektedir. Hareketli bir yaşantısı olan, düzenli egzersiz yapan bir kişinin meme kanseri riskinin de azalmış olduğu belirtiliyor.
Meme Kanseri Riski Nasıl Azaltılır?
Meme kanserinde en önemli bulgu, erken tanıdır. Meme kanserinin gelişimini yok edecek herhangi bir yöntem olmasa da, erken teşhisle birlikte bu sorundan kurtulmak mümkündür. Risk faktörlerini en aza indirgemek için yapılması gereken basit ve hayat kurtaran tedbirler şunlardır:
Düzenli olarak, ortalama ayda bir kez kendinizi muayene ediniz.
Eğer risk faktörlerinden herhangi birisi size uyuyorsa doktor desteği alınız ve takip ediniz.
40 yaş ve üzerinde kadınlar 2 yılda bir kere, 50 yaş ve üzerindeki kadınlar her yıl düzenli olarak mamografi çektirmelidirler.
Yaşam tarzı meme kanseri riskinde oldukça önemlidir. Yağlı besinlerden kaçınıp, ideal kilonuzu elde etmeye çalışmalısınız. Egzersiz ve fiziksel aktiviteleri kesinlikte ihmal etmemelisiniz.
Sigara tüketmemeli, aşırı ve sürekli alkol alınımından kaçınmalısınız.