Sevdiğimiz birisine diyabet, kanser veya benzeri ölüm riski olan bir hastalık tanısı konulduğunda, birçoğumuz kendimizi umutsuz ve çaresiz hissederiz. Tıpkı bu teşhisi alan kişi gibi, biz de bir yandan bu durumu kabullenmekte zorlanırken , bir yandan da tedavi için çareler aramaya başlarız. Fakat kronik hastalık, ömür boyu devam eder. Bu da hasta kadar, yakınını da savunmasız ve güçsüz hissettirir. Kronik hastalığı olan yakınımıza herhangi bir yardımımız olamayacağını düşünürüz. Fakat bu her zaman böyle olmak zorunda değil.
Kronik bir hastalığa sahip olmak, fiziksel şikayetlerin yanında izolasyon ve bağımsızlık kaybı hislerini de beraberinde getirir. Kronik bir hastalığı olan kişi için önemli olan sevildiğini ve düşünüldüğünü hissetmek. Dolayısıyla yakınlarının onunla nasıl iletişim kurduğu, ona nasıl davrandığı çok önemli.Araştırmalar bu hastalıkların tedavisinde ,aile ve yakınların desteğinin önemini vurguluyor.
Kronik hastalık kişinin yaşamı ve yaptıkları değişiyor. Dolayısıyla ilişkilerde de yeni gereksinim ve sıkıntıları göz önüne almak, o kişiyle olan iletişiminize eskisi gibi değer verdiğinizi göstermek ve beraber yapılan planları yeni koşullara göre ayarlamak gerekli.
Aşağıda hastalara nasıl destek verilebileceğine dair bazı öneriler sıralanıyor
Ailedeki sırları kaldırın! Bazen insanlar sevdiklerini korumak, üzmemek için kötü haberleri saklarlar. Fakat ciddi bir hastalığı aile üyelerinden gizlemek aile içinde başka problemlere neden olabilir. Aile üyeleriyle açık ve dürüst iletişim, paylaşımı da destekleyecektir.
Çocukları da dahil edin! Çocukların olayları anlama kapasitesi bazen bir yetişkine göre daha az olsa da, etraflarında olup biteni öğrenmek isterler. Ailede bir huzursuzluk, mutsuzluk, öfke varsa bunu fark ederler ve nedenini bilmedikleri zaman bu onları da huzursuz yapar. Çocuklar kimi zaman ortaya çıkan problemlerin veya olayların sorumlularının kendileri olduklarını düşünürler. Bu yüzden, ebeveynlerden birinin rahatsızlığında da bu rahatsızlığın kendi yaptıkları bir şey yüzünden olduğunu düşünebilir, kendilerini suçlayabilirler. Çocuklara karşı dürüst ve açık olun, soru sormalarına izin verin. Çocukların varlıklarıyla hastaları neşelendirebileceğini unutmayın.
Seçici olun! Kendi veya yakınınızın hastalığını kiminle paylaşacağınızı karar verirken dikkatli olun. Böyle bir haberi paylaşmak, bazı dostlukları güçlendirirken bazılarını bozabilir. Önemli olan, bu özel bilgiyi paylaşmanın size daha güçlü bir destek sağlayacağını hissetmeniz.
Açık ve net olmaya çalışın
Yardım teklif ederken net olun, “Herhangi bir konuda yardıma ihtiyacın olursa söyle” demek yerine, yapabileceğiniz şeyleri sıralayın. Alışverişi veya çocukların okuldan alınmasını yapabileceğinizi söyleyin. Onu doktor randevusuna veya tedaviye götürmeyi teklif edin.
Kronik hastalığı olan yakınınız hastalığı hakkındaki endişe ve korkularından bahsederse, “Yakında iyileşeceksin” diyerek hastalığını küçümsemeyin, değersizleştirmeyin. Onu dinleyerek ve “Kötü hissettiğin için üzgünüm” diyerek ona destek olduğunuzu gösterin.
Kronik hastalığı olanların en büyük kaygılarından biri de bu süreçte yalnız kalmaktır. Böyle zamanlarda yakınlık ve seven, düşünen insanlarla birlikte olmak ihtiyacı artar. Bu yüzden kronik hastalığı olan yakınınızın yanında olun. Birlikte oturma, elele tutuşma, sarılma, gülme, konuşma ve dinlemenin iyileştirici gücü olduğunu unutmayın.
Kronik hastalığı olan yakınınızı dinlerken, sadece söylediğine değil, nasıl söylediğine ve neyi söylemediğine de dikkat edin. “Sana nasıl yardım edebilirim?”, “Seni en çok endişelendiren ne?”, “Özellikle görmek istediğin birileri var mı?” gibi sorular sorun. Ve unutmayın ki her zaman ne söylemeniz gerektiğini bilemeyebilirsiniz. “Ne söyleyeceğimi bilemiyorum” demekten çekinmeyin.
Son olarak, eğer sevdiğiniz biri kronik bir hastalığın tedavisini görüyorsa, hastalık hakkında bilgi sahibi olmaya çalışın, kendi sağlığınıza dikkat edin, onun günlük işlerine yardımcı olun ve duygusal destek verin. Yanında olduğunuzu ve ona destek olmak için orada olduğunuzu ona hissettirin. Bazen sadece orada, o kişinin yanında olmak bile yeterlidir.
Uzm.Psk. Aylin Sezer