Trafik kazalarında genellikle baş ve gövde yaralanmaları görülüyor ve bu yaralanmalar ölüme yol açıyor.
Uzmanlar, bütün vücut bölgesi göz önüne alındığında kafa, karın, göğüs, bacaklar ve kolların en önemli yaralanma bölgeleri olduğunu belirterek, göğüs kafesi, göğüs içi organlarının bir dereceye kadar korusa da kemik iskeletin kırılması ve içeriye doğru yer değiştirmesi ile akciğerler, kalp ve hayati olan büyük damarların yaralanması ile kısa sürede ölümlerin meydana geldiğini ifade ediyor. Ufuk Üniversitesi Kalp ve Damar Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Coşkun İkizler, AA muhabirine yaptığı açıklamada, karayolları üzerindeki kazalara neden olan araçların, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de genellikle otomobiller olduğunu ifade ederek, "Genel olarak yaralanma bölgesine göre, baş ve gövde yaralanmaları en sık yaralanan ve ölüm sebebi olan bölgelerdir" dedi. İkizler, emniyet kemeri kullanmayı önemsemeyen sürücü ve sürücü yanında oturan yolcularda göğüs bölgesi travmaları görüldüğünü belirterek, şöyle devam etti: "Bütün vücut bölgesi göz önüne alındığında kafa, karın, göğüs, bacaklar ve kollar sıra ile en önemli yaralanma bölgeleridir. Göğüs kafesi, göğüs içi organları bir dereceye kadar korusa da kemik iskeletin kırılması ve içeriye doğru yer değiştirmesi ile akciğerler, kalp ve hayati olan büyük damarların yaralanması ile kısa sürede ölümler meydana gelmektedir. Göğüs yaralanmalarında sıklık en çok kaburga kırıkları olarak karşımıza çıkar. Daha sonraki sıklıkta göğüs ön kemiği, kalp ve akciğer yaralanmaları ve göğüs boşluğu ile karın boşluğunu ayıran diyaframa yaralanmaları gelmektedir. Bu organların yaralanmaları sonucu ölümün, kalp, ana şah damarı ve diğer büyük damarların parçalanması veya akciğerlerin büyük ölçüde yaralanmaları ile ortaya çıkan kan kaybı sonucu geliştiğini anlatan İkizler, bu sürecin çok kısa olduğunu vurguladı. İkizler, kazadan sonra kalbin ve büyük damarların yaralanmaları sonucu kazazedelere tıbbi yardım ulaştırmanın ve hayat kurtarıcı tedavi yapabilmenin hemen hemen imkansız olduğuna dikkati çekerek, "Kazazedeyi nispeten yavaş ölüme götüren yaralanmaları hemen tanımak ve doğru tedavi uygulamak ilk yardım ekibinin bilgi ve becerisine bağlıdır" diye konuştu. Kaza yerine yetişen tıbbi ekibin genellikle çok iyi görüntüleme tekniklerine sahip olmadığını ifade eden İkizler, bu süreçte gözlem, muayene ve çabuk karar vermenin hayat kurtarıcı olduğuna işaret etti. İkizler, karayollarında ölümle sonuçlanan trafik kazalarında sürücü hatalarının ön sırada geldiğini belirterek, hataların ölümle veya ciddi yaralanmalar ile sonuçlanmasını önlemek için sürücü ve yolcuların tedbir almaları gerektiğini söyledi. Koruyucu tedbirler içinde araçlarda sürücü ön ve yan, yolcu ön ve yan hava yastığı bulunmasının çok önemli olduğunu vurgulayan İkizler, şunları kaydetti; "Önden çarpmalarda ön hava yastıkları gereğini yerine getirebildiği halde, yandan çarpmalar ve aracın takla atması durumunda yan hava yastıkları önem taşımaktadır. Ayrıca araçta ön ve arka kapıların iç bölmesinde metal koruyucu çubukların bulunması gerekmektedir. Yolculuk sürecinde özellikle gömlek ve ceketlerin ön ceplerinde delici ve kesici materyaller, özellikle karşılıklı çarpışma ve aracın devrilmesi sırasında göğse batarak iç organları yaralamaktadır. Bu nedenle, ceplerde bu tür şeylerin bulunmamasına özen gösterilmeli. Araç içinde seyahat süresince emniyet kemerleri bağlı tutulmalı. Göğüs travmalarından sonra hastalar araç içinden çıkartılırken ve nakledilirken, göğüs kafesini rahatsız edici manevralardan kaçınılmalı. Çünkü, bu şekilde muhtemel kaburga kırıklarının, akciğer ve kalbin yaralanmalarına mani olunabilir. Olası müdahalede göğüs bölgesi yaralanmalarına genellikle karın içi yaralanmalarının da eşlik edilebileceği unutulmamalı. Kazalarda, baş, boyun, kol ve bacaklar ve omurga yaralanmalarının da göğüs yaralanmalarına eşlik edebileceği göz önünde tutulmalı. " İkizler, şiddetli göğüs içi yaralanmalarında ölümün önlenmesinin en kısa sürede yapılan cerrahi metotlarla sağlanabildiğini ifade ederek, bunun için kazazedelerin komplike girişimler için donanımlı sağlık merkezlerine ulaştırılabilmesi gerektiğini söyledi. Donanımlı ambulanslarda göğüs içi kanamaların, akciğer yaralanmaları sonucu oluşan göğüs içi hava birikimlerinin basit cerrahi müdahalelerle boşaltılabilmesinin hayat kurtarıcı olduğunu ifade eden İkizler, ambulanslarda görev alan sağlık ekibinin bu düzeyde eğitilmelerinin çok önemli olduğuna dikkati çekti.