Kısa sürede kilo vermek isteyenlerin gözdesi haline gelen, 'Kan Grubu Diyeti'nin, insan sağlığını tehdit ettiğini biliyor muydunuz?
Her gün gazete, dergi, televizyon, internet gibi kitle iletişim araçlarında binlerce diyet ile karşılaşılmaktadır. Genel ilkeleri benzer olmakla birlikte, diyet mutlaka kişiye özel olarak hazırlanmalıdır. Çünkü herkesin metabolizması birbirinden farklıdır, tıpkı parmak izi gibi.
Zayıflama diyetlerinde temel ilke, bir yandan alınan enerjinin sınırlandırılması, diğer yandan fiziksel aktivite ile enerji harcanmasının artırılmasıdır. Günlük enerji alımının kısıtlanması, obezitenin tedavisinde en uygun yöntemlerden birisidir. Ancak kan grubu diyetinde olduğu üzere kontrolsüz bir şekilde ve kısa sürede hızlı ağırlık kaybını hedefleyen çok düşük enerjili diyetler çeşitli komplikasyonlara neden olmaktadır.
Yapılan araştırmalar kan grupları ile zayıflama diyetlerinin etkinliği arasında herhangi bir ilişki bulunmadığını göstermektedir. Bu diyette bazı besinlerin bazı kan gruplarında kullanılmaması gerektiği belirtilmektedir. Örneğin “0 kan grubundakiler süt ve türevlerini tüketmemelidir” gibi. Halbuki bu besin grubunun eksikliği kemik sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.
A Grubu
Kahvaltı
Limonlu su
Meyve suyuyla hazırlanmış pirinç gevreği
Kahve veya bitkisel çay
Öğle
Somon balığı (soğuk)
Limon suyu ve zeytinyağı ile tatlandırılmış yeşil salata
İkindi
Yarım kase ballı yoğurt
Akşam
Fırında balık
Salata
B Grubu
Kahvaltı
Üzüm suyu
Sütlü ve muzlu pirinç kepeği
Öğle
2 Dilim hindi eti
1 Dilim ekmek
Akşam
Izgara balık
Buharda pişmiş sebze
O Grubu
Kahvaltı
Marmelat sürülmüş 1 dilim ince kesilmiş ekmek
1 Adet yumurta
Öğle
Haşlanmış tavukgöğsü
Domates salatası
Akşam
Fırında balık
Salatalık
AB Grubu
Kahvaltı
1 Adet yumurta
Diyet reçel sürülmüş 1 dilim ekmek
Greyfurt suyu
Öğle
Karışık yeşil salata
Sebze kızartması
Akşam
Somon ızgara
Kuşkonmaz
Yukarıda yer alan 4 farklı kan grubu diyetinde de besinlerin tüketim miktarları belirtilmemiştir. Birer porsiyon şeklinde düşünüldüğünde önerilen enerji miktarının düşük olduğu; protein oranının yüksek, karbonhidrat oranının düşük olduğu dikkatleri çekmektedir. Tahıllara, baklagillere ve süt ürünlerine yeterince hatta hiç yer verilmemiş, çoğunlukla et ve salata ağırlıklı bir beslenme şekli benimsenmiştir.
Bu diyet başlangıçta hızlı kilo kaybı sağlasa da, kısa bir süre sonra bu kilolar fazlasıyla geri alınmaktadır. Vücut ağırlığının hızlı kaybı; yağsız vücut kitlesinin daha çok kaybına, bazal metabolizma hızının azalmasına, kaybedilen ağırlığın korunamamasına, bazı minerallerin düzeylerinin düşmesine neden olmakta ve ölümle sonuçlanabilmektedir. Bu tip diyetler sağlığa zarar vermenin ve metabolizmanın bozulmasını sağlayarak ömrü kısaltmanın yanı sıra, kişinin “ben bu işi başaramıyorum” diyerek umutsuzluğa kapılmasına neden olmaktadır.
Gerçek ağırlık kaybı vücuttaki yağ kitlesinin azalması ile mümkündür. Kas ve su kitlesindeki kayıplar hem sağlık açısından risklidir hem de kalıcı ağırlık kaybına neden olmamaktadır. Ağırlık kaybının hızlı olması öncelikle su, sonrasında kas kitlesindeki azalma ile ilişkilidir. Dengeli diyetlerde yağ, çok düşük oranlarda karbonhidrat içeren (ketojenik) diyetlerde su ve açlık halinde kas kaybı olmaktadır.
Zayıflama alanı çok geniş bir yelpazede iş olanağı sağlamaktadır. Diyet / light ürünlerden zayıflama ilaçlarına, aktarlarda bulunan karışımlardan ameliyatlara, spor aletlerinden zayıflama çaylarına kadar çok geniş bir pazar söz konusudur. Kimisi çıkıp tek tip diyetler, protein ağırlıklı formülalar, bitkisel tabletler, %100 doğal ürünler önermekte; kimisi de bazı iğneler ile kişileri zayıflattığını iddia etmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü ağırlık kaybının aylık 2 – 4 kg arasında olması gerektiğini vurgulamaktadır. Kişi çok şişmansa, ameliyata hazırlanacaksa, kişide kiloya bağlı olarak herhangi bir sağlık problemi oluşmuş veya oluşma sürecinde ise doktor ve diyetisyen gözetiminde ayda 6 kg verdirilebilir. Daha fazla ağırlık kaybının faydadan çok zarar vereceği asla unutulmaması gereken çok ciddi bir konudur. Kimse 10 senede aldığı kiloları 10 günde vermeye kalkışmamalı, sabırla tedavinin üzerine gitmelidir. Zayıflamanın temelinde eğitim yer almaktadır. Dahiliye uzmanı veya endokrinolog kontrolünde yapılacak klinik muayenenin ardından elde edilen kan tahlil sonuçları yorumlanarak, kişi diyetisyen eşliğinde tıbbi beslenme tedavisine alınmalıdır. Egzersiz ve davranış değişikliği tedavisinin yerleştirilmesi ile hedefe ulaşılmalı ve kişi koruma programına alınmalıdır. 3 ay süresinde diyet, egzersiz ve davranış değişikliği tedavisi uygulanmadan kimseye ilaç tedavisi ve/veya cerrahi tedavi uygulanmamalıdır.
Sonuç olarak; zayıflama programı kişiye özel, bireyin benimseyip, yaşam tarzı haline getirerek uygulayabileceği, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırabilecek özellikte olmalıdır. Ayrıca obezitenin tedavisinde tek başına diyet tedavisi yeterli olmamakta, beraberinde egzersiz programı ve davranış değişikliği tedavisi de gerekmektedir.